Türkiyede "İslamcı" bir geçmişin mirasçısı sayılmasına karşın ABDye ve Avrupaya yakın duran ve güçlü bir parlamento çoğunluğuna sahip bulunan, deneyimsiz bir yeni hükümetin işbaşına gelmiş bulunması ilk anda ABD yönetiminin işine geldi sanırım. Demokratik emperyalistler, Irak operasyonunda ve bölgeyi yeniden yapılandırma çalışmalarında, AKP hükümetiyle yakın bir işbirliği yapabileceklerini düşündüler. Savaş planları da buna göre yapıldı.Türkiyede de kamuoyunun savaşa karşı olduğu biliniyordu ama Meclise yeni girmiş, rahat bir çoğunluğa sahip AKP grubunun ABDye savaş için kolaylıklar sağlayan tezkerenin eninde sonunda onaylayacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Meclisimiz, cumartesi günü aldığı kararla bu beklentiyi yıkarken demokratik emperyalistlere de unutamayacakları bir demokrasi dersi verdi. Demokrasinin bu kadarı fazla mı gelmişti acaba Wolfowitz gibilerine? Devrilecek ilk hedef olarak Saddam Hüseyin rejimini seçen ve Ortadoğuyu bütünüyle yeniden biçimlendirmek hevesinde olan Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz gibi demokratik emperyalistlerin Bush yönetiminde önemli bir ağırlığı var. Saddamı askeri güç kullanarak devirmek ve Iraka zorla demokrasi getirmek isteyenlerin başını da bunlar çekiyor. Dünyanın dört bir yanında yükselen savaş karşıtı dalga ise umurunda değil bu demokrasi zorbalarının. ABDnin gücü kaç para eder? ABD tartışmasız dünyanın tek süper gücü. Özellikle askeri alanda rakipsiz görünüyor. Askeri harcamalarını sürekli artıran ABDnin savunma harcamalarının, diğer tüm ülkelerin toplam savunma harcamalarını geçmesi bekleniyor. Askeri alandaki bu üstünlüğüne güvenerek her sorunu askeri güçle çözmeye heveslenen ABDnin bu gücüne bakarak ABDyi her alanda rakipsiz görenler, ABDnin son birkaç yılda çok ciddi zaaf belirtileri gösterdiğini, fiyasko üzerine fiyasko yaşadığını göz ardı ediyorlar. Amerika şoktaymış. Tezkereyi çantada keklik sayan bizim Amerika hayranlarının da şokta olduğunu düşünmek pek zor değil. Acaba TBMMnin bu kararı nedeniyle özür mü dilesek Amerikadan? "Aman bize kızmayın, hatamızı düzeltiriz" mi desek? AMERİKAN FİYASKOSU Başkanlık seçiminde oy sayımını haftalarca sonuçlandıramadı Amerika ve sonunda Al Goredan daha az oy olan George W. Bush, şaibeli bir mahkeme kararıyla Başkan oldu. Dünyanın en gelişmiş istihbarat örgütüne sahip olduğu varsayılan ABD 11 Eylül saldırısını önleyemedi. 11 Eylülün baş faili olduğu söylenen Usame bin Ladin hâlâ ele geçirilemedi. Enerji devi Enronun büyük bir yolsuzluk skandalıyla çöküşü ABD şirketlerinin ve onları denetlemekle yükümlü kurumların güvenilirliğine büyük bir darbe vurdu. Enronun çöküşünü Worldcom gibi gene 1990larda yükselen diğer bazı dev şirketlerin ve efsanevi yöneticilerinin şaibeli çöküşleri izledi Bu skandalların yarattığı güven bunalımı "yeni ekonomi" balonunu patlattı ve hisse senedi borsalarının 1990lardaki çılgınca yükselişi yerini çöküşe bıraktı. ABD borsalarındaki şirketlerin toplam değer kaybının 13 trilyon doları bulduğu hesaplanıyor Borsalar çökerken ABD ekonomisinin büyümesi de durakladı. Uzay mekiği Columbia inişe geçerken parçalandı. Amerikanın ünlü bir tıp merkezinde Meksikalı bir kıza uyumsuz kan grubundaki bir vericiden kalp nakli yapıldığı için kız öldü. ABDnin son yıllarda ve son aylarda yaşadığı irili ufaklı fiyaskoların hemen akla geliverenlerini bir hatırlayalım: ABD şimdi askeri harcamalarını daha da artırarak dünyaya korku salmaya çalışırken diğer alanlardaki zaafiyetini kamufle etmeye çalışıyor. Ancak bunu yaparken ABDnin dış ve iç açıkları sürekli olarak büyüyor. ABDnin dış ticaret açığı geçen yıl 435 milyar doları buldu ve cari işlemler açığı GSMHsinin % 5ini geçti. Öte yandan, askeri harcamalardaki artışın ve ekonomiyi canlandırmak için yapılan vergi indirimlerinin de etkisiyle giderek büyüyen bütçe açıklarının da GSMHnin % 3ünü geçmesi bekleniyor. Bütün bunlar bizde yaşansaydı herhalde "biz adam olmayız" edebiyatının yeni örnekleri sergilenirdi. Ama bütün bunlar Amerikada yaşandı ve Amerikayı her alanda rakipsiz görenler bunlardan hiç ders almadı. DANDİK DOLAR MI? ABDnin gerçek gücünün kaç para ettiğini tartışmanın tam zamanı galiba. Dış ve iç açıkları sürekli büyüyen ABD, tıpkı Türkiye gibi, bu açıkları dışarıdan finanse etmek zorunda. Dış dünyanın ise farklı açılardan zaafiyet belirtileri gösteren, üstelik kabadayılık gösterileriyle dünyayı ürküten ABDyi finanse etmeye eskisi kadar hevesli olmadığı görülüyor. Bu eğilimin süreklilik ve derinlik kazanması halinde ortaya çıkacak sonuçlardan biri de ABD dolarının tepetaklak yuvarlanması olabilir. Doların değer kaybının % 30dan % 50ye kadar çıkabileceğini ileri süren ciddi yorumcular var. AKP güvensizlik çemberini kırabilir mi? AKP iktidarını kuşatan güvensizlik çemberi, ünlü tezke- renin Mecliste gerekli çoğunluğu sağlayamayıp reddedilmesiyle yeni bir boyut daha kazandı. AKP liderliği ve hükümet ile AKP Meclis Grubu ve TBMM Başkanı arasındaki güven bunalımının da hatırı sayılır boyutta olduğu anlaşıldı. AKP yönetiminin dış dünyada ABD ile ve Kuzey Iraktaki Kürt gruplarla ilişkilerinde karşılıklı bir güven eksikliği yaşanırken AKPnin Cumhurbaşkanı Sezerle, askerle ve kamuoyu ile ilişkilerinde de iki yönlü bir güven eksikliğinin izleri görülüyor. Piyasalar sarsılırsa sorumlusu kim olacak? oulagay@milliyet.com.tr Irakla savaşmayı kafasına takmış olan Bush yönetimi ile AKP hükümeti arasındaki pazarlık sürerken, anlaşma sağlanması halinde ABDden gelecek paranın Türkiyenin ekonomik sorunlarına deva olacağı havası estirildi. ABDden alınacak hibeyle sağlanacak kredilerin Türkiyenin borç sorununu çözeceği, faizlerin düşeceği, ekonominin canlanacağı umudu yaratıldı. Meşhur tezkere oylamasına da bu gözle yaklaşıldı ve tezkerenin onaylanmaması halinde çok kötü şeylerin olacağı, ABDnin doları 3.5 milyon liraya yükselteceği, borsanın çökeceği tehdidi kullanılarak tezkereye destek sağlanmak istendi. İş aleminin önde gelen bazı dernekleri ve bazı medya mensupları da bu tehdidi dillendirdi. Bu ortamda Amerikadan gelecek paraya güvenerek doların düşüşüne oynayanlar şimdi umutlarını yitirip tersini yaparlar mı bilmiyorum ama tezkerenin reddi nedeniyle piyasalarda bir çalkantı yaşanırsa bunun baş sorumlusu, "tezkere geçmezse felaket olur" yaygarasını koparanlar olacak.