Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ya dünyayla ve ekonomiyle buluşmanın, bütünleşmenin sağlıklı bir yolunu bulacak ve ekonomimizi sürdürülebilir büyüme rayına oturtacağız, gelişme ufkumuz açılacak; Ya da "müstemleke oluyoruz" edebiyatıyla puan toplamaya çalışanların dümen suyuna girip tepkici siyasete teslim olacağız; Dervişi kaçırıp IMF ile bozuşacağız; borcumuzu ödeyemez duruma düşüp sonra dünyaya meydan okuyacağız ve kısa sürede yeni bir krize sürüklenerek, dikta heveslilerinin kol gezdiği bir müstemleke ülkesine benzeyeceğiz. The Banker dergisi tarafından "2001 yılında dünyanın en başarılı ekonomi bakanı" seçilen Kemal Dervişin bu payeyi aldığı törende ve ertesi gün düzenlenen panelde yapılan konuşmaları dinlerken Türkiyenin önündeki iki ana seçenek birden daha net göründü gözüme. Bana öyle geldi ki biz: Gerçekten bu iki seçenekle karşı karşıya isek ve ikinci seçeneğin gerçekleşmesini istemiyorsak o zaman toplumun dünyayla ve ekonomiyle tanışması, buluşması büyük önem kazanıyor. Derviş ve toplum Kendisini "yılın bakanı" seçen The Banker dergisinin düzenlediği toplantıda sürekli olarak "Ortada bir başarı varsa bu, insanımızın direnci ve gücü sayesinde oldu" diyen Kemal Derviş, programın hazırlanmasında ve uygulanmasında büyük payı bulunan bürokrasinin ve reform yasalarını çıkartan Meclisin (TBMMnin) katkılarını vurgulamaya da özen gösterdi. Programın başarısının, tüm bu unsurların programa sahip çıkmasına bağlı olduğunu da bir kez daha hatırlatan Derviş, "genç nesillerdeki bilgi ve bilincin" Türkiyenin bundan sonraki başarılarında belirleyi olacağını da söyledi. "Müstemleke" edebiyatıyla Dervişi kaçırmaya çalışan muhterem zevatı belki biraz daha üzeceğim ama şu an için bu işi, yani halkımızı dünyayla ve ekonomiyle buluşturma işini Dervişten daha iyi yapacak biri de yok ortalıkta. Bir kere dış dünyayı, IMF ve Dünya Bankasını çok iyi tanıyor, düşünce tarzlarına, dillerine aşina, dolayısıyla onlardan alınacak desteğin önemini bildiği gibi koşullarını ve sınırlarını da biliyor. İkincisi, ekonomik programın ancak halkın desteğiyle başarıya ulaşacağına inanıyor Derviş. Özalı aşmak Şimdi Özalın sevap ve günahlarını iyi analiz etmiş bir Kemal Derviş var karşımızda. Tempo dergisinin son sayısında yer alan Verso anketinin sonuçları, Dervişin merkez sağdan sola doğru açılan yelpazede hatırı sayılır bir siyasi destek bulabileceğini gösteriyor. "Mevcut liderlerden sonra kim?", sorusuna verilen cevaplardan Dervişin DSPde İsmail Cemden, CHPde Zülfü Livaneliden, ve ANAPta Sadettin Tantandan sonra ikinci aday olarak öne çıktığı görülüyor. Siyasete gireceğini bile beyan etmemiş biri için kayda değer bir destek bu. Bu tablo bana 1983 seçimi öncesini hatırlatıyor ve "Derviş Türkiyeyi dünyayla ve ekonomiyle buluşturacak siyasetçi olabilir mi?", sorusunu aklıma getiriyor. oulagay@milliyet.com.tr Dervişi dinlerken ister istemez Turgut Özalı hatırladım. Özal, 1980lerde Türkiyeyi dünyayla ve ekonomiyle buluşturmayı başarabildiği için o yıllara damgasını vurmuş; dış dünyada itibar kazanan Türkiye, IMFye muhtaç kalmadan, "müstemleke" çağrışımları yaşamadan, ekonomisini geliştirebildiği bir dönem yaşamıştı. Ancak rahmetli Özalın çapı yetmedi, Türkiye bu fırsatı sağlıklı ve sürdürülebilir büyümeye geçiş için kullanamadı; enflasyonu bünyeden atamadı, büyüyen kamu açıkları ve bu açıkları finanse etmek için düşülen "sıcak para" tuzağı, Türkiyeyi on küsur yıldır aşmaya çalıştığı derin çıkmaza sürükledi.