Ekimin ikinci yarısında tekrar Türkiye'ye gelmesi beklenen Carlo Cottarelli'yi herhalde çok özleyeceğiz. Kimileri ucuz "show"lar yapmak için, kimileri kuru sıkı atıp tutmak için, kimileri kebap yedirmek, kimileri de haber yaratmak için "bizim Carlo"nun dönüşünü dört gözle bekleyecek. Olaya biraz daha ciddiyetle yaklaşanlar için ise IMF Türkiye Masası Şefi'nin 2001 yılı bütçesini gördükten sonra neler söyleyeceği merak konusu olacak.
2001 yılı bütçesi, hükümetin enflasyonla mücadele programını sürdürme konusunda ne kadar ciddi olduğunu gösterme açısından önemli bir belge niteliği taşıyacak. Hükümet 2001 yılını 2000 yılı bütçesi büyüklüğünde bir bütçeyle geçirme kararlılığını gösterirse bu davranış, piyasalara ve uluslararası kuruluşlara olumlu bir sinyal verecek. Ancak bu sinyal bile uygulanan programın geleceği konusundaki kuşkuları gidermeye yetmeyecek. Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Ajay Chibber'in geçenlerde Antalya'da yapılan "Ekonomi Zirvesi" sırasında dağıttığı rapor özetlerini dikkatle okuyunca bunu daha iyi anladım.
Dünya Bankası'nın değerlendirmesinde, faizlerin düşmesi, ekonominin ısınması, dış açığın büyümesi gibi, bizdeki tartışma gündemini belirleyen konuların, programın yalnızca bir bölümünü oluşturduğunu belirtiliyor ve kamu açıklarında sağlanan düşüşün kendi başına yeterli bir güvence olmadığı hatırlatılıyor.
"Türkiye'de bundan önceki istikrar denemeleri, kamu açıklarının yapısal nedenleri ortadan kaldırılamadığı için başarılı olamadı ve inandırıcılık sağlanamadı", diyen Dünya Bankası, yapısal reformların gecikmeden gerçekleştirilmesinin programın başarısı için şart olduğunu vurguluyor. Bu bağlamda sosyal güvenlik reformunun yeni düzenlemelerle tamamlanması, enerji ve telekom sektörlerinin rekabete açılması, tarımd Oaki reformun tamamlanması, mali sektörle ilgili kapsamlı yeniden düzenlemenin ve kamu bankaları reformunun bir an önce gerçekleştirilmesi gerekli görülüyor.
Bu kapsamlı listeye bakınca ve hükümetin son dönemdeki mehter adımlarını hatırlayınca, "bu hükümet bütün bunları nasıl yapacak?", sorusunu sormadan edemiyor insan. "Canım bazılarını yapar" diyerek geçiştirmek de mümkün değil olayı. Yapısal reformları yarım yamalak yapmanın başarı için yeterli olmayacağını net bir dille belirtiyor Dünya Bankası ve şu ilginç uyarıyı yapıyor:
"2000 yılının son çeyreğinde reform çabalarının gücünü kaybetmesi halinde kamu borçlanma gereği yeniden yükselmeye başlar ve sonuçta enflasyonun yeniden üç haneli rakamlara fırlaması riski yükselir. Bu ortamda yükselen faizler özel yatırımları olumsuz etkiler ve büyüme hızı da düşer."
Ne diyelim, Tanrı biz korusun.
Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr