Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İddialı süper gücün ekonomisi taşıma suyla dönüyor Tek başına dünyaya hükmetme iddiasındaki ABDnin ekonomisi taşıma suyla dönüyor, ABD doları dışarıdan sağlanan finansman desteği sayesinde ayakta durabiliyor. Uluslararası Para Fonunun (IMF) geçen hafta yayımlanan "Global Financial Stability" (Küresel Finansal İstikrar) raporunda yer alan veriler üretim değeri bazında dünyanın en büyük ekonomisine sahip olan ABDnin giderek büyüyen tasarruf açığı ve dış açığı nedeniyle büyük ölçüde dış kaynağa bağımlı hale geldiğini gösteriyor. 1. NOLU grafikte de görüldüğü gibi dünya sermaye pazarlarına arz edilen sermayenin % 71.5ni tek başına ABD kullanıyor. IMF verilerine göre 2003 yılında dışarıdan ABDye toplam sermaye akışı 829 milyar doları bulmuş. Ancak bu toplamın içindeki doğrudan yatırım payı yalnızca 40 milyar dolar. 2000 yılında 321 milyar dolara kadar tırmanan ve ABDye dış kaynak girişinin % 31ini oluşturan doğrudan yatırım sermayesi akışının büyük çapta gerilemesi ABDyi giderek büyüyen miktarlarda borçlanmaya itiyor. ABD, dev boyutlara varan cari işlemler dengesi açıklarını finanse edebilmek için artan boyutlarda kamu kağıdı ihraç etmek zorunda kalıyor.Sermaye fazlasını ihraç ederek ABDnin açıklarını finanse eden ülkeler arasında Japonya açık farkla başı çekerken onu Almanya, Çin, Rusya ve İsviçre izliyor. Japonya ve diğer Asya ülkeleri, ABD kamu kağıtlarına ve diğer dolar borç enstrümanlarına büyük ölçüde yatırım yaparak paralarının dolar karşısında değerlenmesini önlüyorlar. Bunun sonucunda dünyadaki döviz rezervlerinin % 21i Japonyada, % 62si Çin ve diğer Asya ülkelerini de içeren "Yükselen Pazar" diye tanımlanan ülkelerde toplanmış bulunuyor. Bu durumda ABD dolarının değeri büyük ölçüde, doların düşmesini önleyerek ABD pazarına ihracat olanaklarını koruyan Asya ülkelerinin tercihine bağlanmış görünüyor. ABDye yatırım azalıyor Dünyadaki başlıca ekonomik büyüklükleri gösteren 2. NOLU grafiğe baktığımızda GSYİH rakamıyla ifade edilen üretim değeri bazında % 30 payla dünyanın en büyük ekonomisine sahip olan ABDnin borsalarda işlem gören hisse senetlerinin toplam kapitalizasyon değerinde de açık farkla dünyanın en büyüğü olduğunu görüyoruz. Kapitalizasyon değeri bazında dünya toplamının % 45i ABDde bulunuyor. Devletin ve özel sektörün ihraç ettiği tahvil ve bono gibi borç enstrümanlarında da dünya toplamının % 42si ABDye ait, Türkiyeyi de içeren "yükselen pazarlar"ın toplamdaki payı yalnızca % 6. Banka aktiflerinde ise dünya toplamının % 45ini elinde bulunduran AB ülkelerinin ABD ve Japonyaya fark attığı görülüyor.Evet ABD dünyanın en büyük ekonomisine sahip ama büyük iç ve dış açıklar veren bu dev ekonominin dışardan kaynak ithal etmeden dönmesi olanaksız. Tek başına dünyaya hükmetme hevesine kapılan ABD, aslında büyük ölçüde dışa bağımlı hale gelmiş durumda. Büyük ama ele muhtaç Başbakan Erdoğanın ne tür kişisel ve çevresel baskılar altında, nasıl bir ruh hali içinde, ya da hangi hesapla Avrupa Birliğine rest çektiğini kimse net olarak bilmiyor ya da açıklayamıyor. Ben bu yazıyı yazarken, Sayın Erdoğanın bu resti hangi noktaya kadar sürdüreceği de belli değildi. Bizim siyasetçiler, başları sıkıştığında "Allahtan başka kimseden korkmam" lafına sarılırlar. Benim izleyebildiğim kadarıyla Başbakan Erdoğan bir de piyasalardan çok korkuyor. Bu kez de atacağı adımlarda piyasaların tepkisi belirleyici olabilir.Partisinin iktidardaki performansını öncelikle Avrupa Birliği yolundaki gelişmelere endeksleyen Başbakan Erdoğanın, tam da hedefe bu kadar yaklaşılmışken sergilediği davranış biçiminin bir açıklaması şu olabilir: AKP tabanının hiç değilse bir kesiminin gönlünde yatan önceliklerle hükümetin önceliklerinin bugüne dek pek örtüşmemiş olması sonunda Erdoğanı bu tepkiye zorladı.Anımsanacağı gibi bir süre önce de "IMF ile tamam mı, devam mı" sorusu tartışma gündemine gelmiş ve sonunda Başbakan "devam" kararını bizzat açıklayarak bu tartışmaya nokta koymuştu. Başbakan, IMF ile kendi tabanını da rahatlatacak bir yeni anlaşma yapabileceğini umuyordu galiba. Türkiyedeki IMF heyetinin İstanbuldaki temasları, bu umudun gerçekleşmesinin pek kolay olmayacağının ilk işaretlerini vermiş, IMFden "Borç oranınızı düşürmeden faiz dışı fazlayı düşüremezsiniz" mesajı alınmış. Başbakanın patlamasında bunun da payı var mı acaba? oulagay@milliyet.com.tr Erdoğanın patlamasında IMFnin de payı var mı?