Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bizim ilginç özelliklerimizden biri de çoğu sorunu ya da hastalığı akut hale gelene kadar görmezden gelme konusunda gösterdiğimiz inanılmaz başarı. Bunun son örneği Başbakan Ecevit'in sağlığı konusunda yaşandı. Benim gibi televizyonu fırsat buldukça izleyen birinin bile kolaylıkla görebildiği gibi, Sayın Ecevit son Hindistan gezisi sırasında ve sonrasında hiç de sağlıklı bir insan görünümünde değildi. Gözlerindeki bakış, dayanma gücünün sınırında olduğunu ortaya koyuyordu. Hal böyleyken konunun önemsenmesi ve manşetlere taşınması için Sayın Ecevit'in yatağa düşmesi ve evinden çıkamaz hale gelmesi gerekti.
Sayın Ecevit'in durumu ister istemez Boris Yeltsin'in Devlet Başkanlığı görevini bırakmadan önceki durumunu anımsatıyor bana. Sağlık durumu nedeniyle görevini yapamaz durumda olan Yeltsin ani ve şaşırtıcı hamleler yapma konusundaki ustalığını bir kez daha göstererek yaklaşan Başkanlık seçimleri öncesinde görevden çekilince Putin'in önü bir anda açıldı; Yeltsin tarafından Başbakan yapılana dek adı bile bilinmeyen Putin seçimi kolaylıkla kazandı ve Devlet Başkanı oldu.
Ben tıp doktoru olmadığım gibi Sayın Ecevit'in yakınında da değilim ama Sayın Ecevit'in genel sağlık durumunun ve çalışma kapasitesinin önümüzdeki dönemin güç şartları altında onu zorlayacağını hissediyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimi mevcut koalisyonu fazla yaralamadan atlatılsa bile ondan sonra hükümeti bekleyen çetin sorunlar var. Bunların başında da enflasyonla mücadele programının gereklerinin yerine getirilmesi geliyor.
Herkesin bildiği ve ekonomiyi yorumlayan birçok arkadaşımızın yazdığı gibi halen uygulanmakta olan enflasyonla mücadele programı, ilgili taraflar arasında bir protokole bağlanmış ve bir deklarasyonla açıklanmış bir "toplumsal uzlaşma"ya dayanmıyor. İşçi - memur kesimindeki huzursuzluk daha şimdiden protesto gösterilerine yansıyor. Buğday gibi ana tarım ürünlerinde programın ruhuna uygun fiyatlar açıklanırsa bunun ne gibi tepkilere yol açacağı bilinmiyor. Hükümetin önünde çeşitli tepkilerin göğüslenmesini gerektiren çok kritik bir dönem var. Bu dönemde oyunun bütün taraflarının programa katkıda bulunmaya ikna edilmesi ve programın tutacağına inandırılması gerekiyor.
Başarısızlıkla sonuçlanan son Anayasa değişikliği serüvenine kadar Sayın Ecevit'in kişiliğine duyulan güvenin özlenen toplumsal uzlaşmayı sağlamada olumlu bir etken olabileceğini düşünenler vardı. Belki hala da vardır ama bunun yeterli olacağını düşünmek giderek zorlaşıyor.



Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr