Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Erdoğan şu anda yolun yarısına yaklaşmış durumda. Bu noktaya hiç yalpalamadan geldiği söylenemez ama geldi işte. Dünya ekonomisinden yükselen dumanın ve püsküren lavların da şu ana kadar Erdoğan'ın üzerinde yürümeye çalıştığı teli yaladığı ama eritemediği söylenebilir. Başbakan Erdoğan 2006 yılında, hayli zor bir görevle karşı karşıya. Türkiye'yi, önemli olumsuzlukların yaşanmadığı 2005 yılı ile Cumhurbaşkanlığı seçiminin ve genel seçimin yapılacağı yıl olan 2007 yılı arasındaki uçurumdan, ince bir telin üzerinden yürüyen bir cambaz gibi geçirmek zorunda. Cambazın elindeki denge sırığının iki ucunda da oynak ağırlıklar var. Telin altındaki uçurumda ise patlamaya hazır bir volkan gibi homurtular çıkartan dünya ekonomisinin varlığı hissediliyor. Erdoğan'ın, tel üzerindeki yolculuğunun bundan sonraki bölümünde daha dikkatli davranması gerekebilir. Bir kere dünya ekonomisinden yükselen duman ve lavlar daha yakıcı hale gelebilir. İkincisi, denge sırığının iki ucundaki ağırlıklar arasındaki dengeyi korumak zorlaşabilir.Erdoğan'ın elindeki sırığın bir ucunda iş dünyasının ağırlığı var. İş dünyası, tam da ekonomik ve siyasi istikrara kavuşmanın lüksünü yaşamaya alışırken, bu istikrarın kalıcı olmayabileceğini gördü ve fena halde irkildi. Döviz kurunda ve faizlerdeki istikrarlı trendin yerini belirsizliğe bırakması özel sektörün hesaplarını altüst etti. İş dünyası şimdi hükümetin birinci önceliği ekonomiye vermesini ve istikrarı geri getirmesini istiyor.Hükümetin, bu talep karşısında sinirlenmesi ve iş dünyasını nankörlükle suçlaması yersiz. Evet, istikrar ortamını bu hükümet yarattı ama iş dünyası da yaptığı yatırımla ve üretimle hızlı büyümeyi gerçekleştirerek buna cevap vermiş oldu.Erdoğan'ın elindeki sırığın diğer ucunda ise seçmen tabanının ağırlığı var. Erdoğan seçmen tabanına fazla bir şey veremediğinin farkında. 2006 yılında bunu bir miktar telafi etmek istiyordu belki de. 2006'nın ilk yarısındaki kimi açılımlar ve niyet beyanları bunun sinyallerini veriyordu. İş dünyası ve seçmen Son aylarda yaşananlar anlayana şunları gösterdi: Dünya ekonomisindeki olumlu tablonun sona erdiği bir yılda, Türkiye'nin mali disiplini gevşetme ve seçim ekonomisine yönelme lüksü olamaz.Hükümetin kendi tabanına yakın görünmek için iç siyasette bir cepheleşmeyi göze alması siyasi istikrarı bozar.Hükümetin gerçek hedefleri ve Türkiye'ye vereceği yön konusunda tereddütlerin belirmesi, dış dünyada ve uluslararası piyasalarda yaratmış olduğu güveni yok eder.İçte ve dışta güveni sağlayamayan bir hükümet ekonomiyi bu zor dönemden geçiremez. Erdoğan'ın bu gerçekleri kavrayarak yola devam etmesi ekonominin geleceği açısından doğru tercih olabilir ama sırığın öbür ucundaki seçmen tabanının ağırlığı ne olacak? Evet, Sayın Başbakan'ın işi hiç de kolay değil aslında. oulagay@milliyet.com.tr Zor dönem