Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Geçen hafta genç piyanistimiz Emre Elivar'ı dinledik İstanbul'da. Bach, Beethoven, Chopin ve Liszt'in eserlerinden oluşan iddialı bir programla karşımıza çıkan 21 yaşındaki Emre'yi ilk kez dinlerken ondan övgüyle söz etmiş olan değerli dostum Mordo Dinar'ın ve sevgili Evin İlyasoğlu'nun ne kadar haklı olduklarını düşündüm. Emre'nin her parçadan önce mendiliyle sildiği tuşlarla parmakları buluştuğunda bunun sıradan bir buluşma olmadığını hemen hissediyor insan.
Emre Elivar'ın olağanüstü Bach yorumundan tam bir hafta sonra bu akşam da Fazıl Say'ı Bach çalarken dinleyeceğiz. Aids Savaşım Derneği yararına düzenlenen konserin ikinci bölümünde ise piyasaya yeni çıkan diskindeki Gershwin parçalarından bölümler çalacak ve doğaçlamalar yapacakmış Fazıl Say.
Fazıl Say uluslararası alanda adını duyuran bir piyanistimiz. New York'ta, Londra'da, Paris'te büyük müzik mağazalarının klasik müziğe ayrılan bölümlerinde dolaşırken bir Fazıl Say diskiyle karşılaşmanız artık yüksek bir olasılık. Fazıl Say'ı dinlerken de farklı duygulara kapılıyor insan, piyano çalmanın ötesinde bir şey yapan, müzikle bütünleşmenin coşkulu heyecanlarını tadan ve tattıran bir müzisyenle buluşmanın ayrıcalığını hissediyor.
Fazıl Say klasik müzikle yakından ilgili olmayanların bile aşina olduğu bir isim. Emre Elivar'ın adını da her halde daha çok duyacağız. Kamuran Gündemir adını ise itiraf edeyim ki ben de yeni duydum. Hem Fazıl'ın hem de Emre'nin hocası olan Kamuran Gündemir'in önemini Fazıl Say'ın bugünlerde piyasaya çıkan Uçak Notları adlı kitabını karıştırırken kavradım.
Öğrencilerine daha fazla vakit ayırmak için sabahın yedibuçuğunda okula gelen,
kaloriferleri yanmayan konservartuara evinden soba getirerek öğrencilerinin parmaklarının donmasını önleyen hocasını anlatırken şunları yazmış Fazıl Say:
"Kamuran hoca için ders vermek, öğrencisine kendisini adamaktı. Bizi adam etmeye andiçmiş gibiydi.. Bach ve Beethoven'in yapıtlarında bazı anlam sorunlarını çözmek için Kamuran hocamız seksen tane seçeneği sergiler, sonra en doğrusunu seçip öğretirdi... Hocamın başka bir özelliği ise müzikle edebiyat, müzikle resim ve müzikle felsefe arasındaki bağlantıları bulup göstermeseydi.. Kamuran Gündemir'in olağanüstü çabaları öğrencilerine uluslararası kariyerde başarılar getirdi.."
Herkesin herkese "hoca" dediği bir ülkede Avrupa'ya kabul edilmenin sevincini yaşarken, klasik müziğin beşiği olan Avrupa'da bile benzeri zor bulunan Kamuran hoca gibi gerçek hocalarımızın hakkını verebiliyor muyuz acaba?



Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr