Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Galatasaray Fenerbahçe'yi yenerse Türkiye gelecek hafta yapılacak maçlara kilitlenecek. Dedikodular, pazarlıklar, şike iddiaları, suçlamalar ortalığı kaplayacak, göz gözü görmeyecek. Bu tartışmalar belki de haftalarca sürecek. Çin, üzerindeki baskılara dayanamayıp daha esnek bir kur rejimine geçerse, bu adım dünya ekonomisinin işleyiş biçimini ve dünya para sisteminde ağırlığı olan paralar arasındaki ilişkileri derinden etkileyebilecek. Bu nedenle gözler Çin'in üzerinde, bu yöndeki adımı ne zaman atacağı ve bunun olası sonuçları tartışılıyor. Yazının başında iki noktayı hemen belirteyim. Birincisi, Fenerbahçe - Galatasaray maçının sonucuyla Çin'in kur rejimini değiştirmesi arasında benim bildiğim gizli bir ilişki yok. İkincisi, benim amacım, ipe sapa gelmez tahminler yaparak bu alanda isim yapmış futbol ve ekonomi üstatlarıyla aşık atmak değil, ortalığı karıştıracak olasılıklara dikkat çekmek. Yazının başlığını oluşturan olasılıklar gerçekleşirse seyreyleyin siz gümbürtüyü. Çin'in bu adımı atması 1995'den bu yana korunan 1 ABD doları = 8.28 yuan paritesinin bozulması ve Çin parasının ilk aşamada değerlenmesi anlamına gelecek. Çin'in sabit kurdan daha esnek bir kur rejimine nasıl geçeceği tam olarak bilinemediği ve bunun sonuçlarının ne olacağı kestirilemediği için Çin parasının (yuan ya da renminbi) ABD doları karşısında ne kadar değerleneceği de bilinemiyor. Çin'in, parasının belirlenmiş bir bant içinde, sınırlı oranda değer kazanmasına (ya da kaybetmesine) olanak tanıyan bir düzenlemeyi tercih edeceğini tahmin edenler olduğu gibi, sabit kur rejiminden tamamen vazgeçmeden sınırlı bir değerlenmeye izin vererek parasını bu kez dolara değil, bir para sepetine bağlayacağını düşünenler de var. Çin'in beklenmedik şekilde daha cesur bir adım atıp bir tür dalgalı kur rejimine geçmesi halinde ise Çin parasındaki değerlenmenin ilk aşamada % 20'yi bulabileceği belirtiliyor.Çin'in kur rejimini değiştirmesi, bir süredir oynanmakta olan 'oyun'un bozulması anlamına gelebileceği için çok önemli bir gelişme. Bu 'oyun'da Çin (ve başta Japonya olmak üzere diğer bazı Asya ülkelerinin merkez bankaları) ABD Hazine kâğıtlarını ve diğer dolara dayalı enstrümanları büyük miktarlarda satın alarak ABD'nin dev açıklarını finanse ediyor, ABD de bu sayede faizlerini düşük tutarak tüketimini ve ekonomik büyümesini sürdürme olanağını buluyordu. ABD'deki tüketim furyasının sürmesi de ABD'nin özellikle Çin'den çok büyük miktarlarda ithalat yapmasına olanak veriyordu. ABD'nin Çin'le yaptığı ticarette verdiği açık yıllık bazda 170 milyar doları bulmuştu. Çin ise ABD'ye yaptığı ihracat sayesinde büyümesini sürdürmek ve istihdam sorununu hafifletmek olanağını buluyordu. 'Oyun' nasıl bozulacak Bu 'oyun' her iki tarafa da yarar sağladığı için bu kadar uzun süre sürebildi ama bu 'oyun'un sürgit devam edemeyeceğini ve bir noktada farklı bir 'oyun'a geçmenin gerekeceğini de herkes biliyordu.Ancak yeni bir 'oyun'a geçmenin her iki taraf için çok ciddi riskler taşıdığı da bir gerçek. Çin parasının değerlenmesinin ABD'nin dış ticaret açığının kısa sürede kapanmasını sağlamayacağı ve ABD'deki korumacı baskıları gidermeye yetmeyeceği sanılıyor. Çin'in ABD'nin açıklarını finanse etmekten vazgeçmesinin ise ABD'de faizlerin yükselişini tetikleyerek tüketimi ve ekonomik büyümeyi ciddi biçimde frenlemesi olası. Öte yandan sabit kurdan vazgeçmek, Çin'e kendi para politikasını izleme olanağını vereceği için olumlu bir adım olacak ama liberalleşme sürecinde Çin mali sistemindeki zaafiyetin açığa çıkması ve ihracattaki artışın zayıflaması olasılığı Çinlileri düşündürüyor. Yeni 'oyun'a geçişin ilk aşamada dünya ekonomisini yavaşlatıcı bir etki yapması da göz ardı edilmemesi gereken bir olasılık. oulagay@milliyet.com.tr Riskli yeni 'oyun'