Doping gölgesindeki olimpiyatların gündeme getirdiği felsefi soru Türkiyenin yaşadığı Süreyya Ayhan şoku Atina 2004 Oyunlarının ev sahibi Yunanistanın yaşadığı şokun yanında hafif kaldı. Yunanistanın en çok umut bağladığı iki sporcunun, olimpiyat madalyalı kadın sprinter Katerina Tanu ile açılış gecesi olimpiyat meşalesini ateşlemesi beklenen olimpiyat şampiyonu sprinter Kostas Kenterisin doping kontrolünden kaçtığı ve bu nedenle oyunlara katılamayabileceği haberi Atina Oyunlarının görkemli açılışı öncesinde gündemi değiştirdi. Atina 2004 Oyunlarının her bakımdan mükemmel olması için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan Yunanistanın gözbebeği olan iki sporcunun, bir kara bulut gibi oyunların üzerinde dolaşmakta olan doping iddialarının son kurbanları olarak oyunlar dışında kalması Yunanistanı sarsmakla kalmadı, "olimpiyat ruhu"nun daha oyunlar başlamadan yara aldığı yorumlarını da beraberinde getirdi. Neydi bu "olimpiyat ruhu?" Olimpiyatların, dünyanın dört bir yanından gelen sporcuların, kardeşlik ve dostluk ortamında yarışması için düzenlenen bir şölen olmasını öngören "olimpiyat ruhu"nun, giderek yaygınlaşan doping skandallarıyla gölgelenmesi neyin göstergesiydi? Hayatın her alanında rekabeti özendiren ve her ne pahasına olursa olsun rakibi yenmeyi ve kazanmayı insanlık için tek amaç haline getiren anlayış mıydı bunun sorumlusu? Yoksa teknolojideki gelişmeler mi işi çığırından çıkarmış ve dopingi hayatın kaçınılmaz bir gerçeği haline getirmişti?Yıllarca Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) üyeliği yaptıktan sonra Dünya Antidoping Ajansının (WADA) kurucu başkanı olan Dick Pound şöyle yaklaşıyor soruna:"Ahlaki pusulasını kaybetmiş bir dünyada yaşıyoruz. Etik kuralların yönlendirdiği bir dünyadan hızla uzaklaşıyoruz. İş hayatında, siyasette, dini kurumlarda, akademik hayatta ve medyada bunun örnekleriyle karşılaşıyoruz. Bu koşullarda, spor alanında da etik kuralların hiçe sayılması ve bu eğilimin IOC bünyesine de sızması pek şaşırtıcı değil. Bugün sportif yarışma alanında hile yapılıyor, kazanmak için performans yükseltici ilaçların yanı sıra şiddetin bile kullanıldığı görülüyor. Öte yandan yarışma alanlarının perde gerisinde, komite toplantılarının yapıldığı odalarda hakem heyetleri henüz yapılmamış yarışmaların nasıl sonuçlanacağını kararlaştırabiliyor. Hile yapmak, aslında olimpik hareketin temsil ettiği her şeye karşıdır. Sporda hile yaparak elde edilmiş bir başarı, bir atletin var olma gerekçesini yok eder.."Dick Poundun isyanı kendi alanındaki, yani spordaki yozlaşmayla sınırlı değil. Mutlaka kazanma hırsının, belli kurallar içinde insanca yarışma olanağını yok ettiği bir dünyanın iç kapayıcı tablosunu gözler önüne seriyor dopingle mücadelenin bayraktarı Pound. IOC Başkanı Jacques Rogge de dopingle mücadelenin önemine inanmış bir kişi olarak WADAnın çabalarına destek veriyor ve "olimpiyat ruhu"nu dopingden arındırmak için çaba harcıyor. Doping kontrollerinin sıklaştırılmasıyla doping skandallarının artması da bunun doğal bir sonucu. "Olimpiyat ruhu"na gölge Öte yandan dopingin yasallaşmasını savunan anlayışın da giderek güç kazandığı görülüyor. The Economist dergisi 7 Ağustos tarihli sayısında bu konuyu kapak konusu yaptı ve genetik bilimindeki gelişmelerin yarışmacıların performansını temelden etkileyecek genetik manipülasyonu gündeme getirdiği bir ortamda performans yükseltici maddeleri yasaklamakla uğraşmanın anlamsız olduğunu ileri sürdü. Bu görüşe bilim çevrelerinden de ciddi destek geliyor ve dopingin yasaklanması değil, tersine yasallaşması öneriliyor.Hayat, her olanağın kazanmak için seferber edileceği bir yarışma olarak algılanacaksa, belki de dopingin yasallaşmasını savunanlar haklı, en azından daha gerçekçi sayılabilir. Ama hayat gerçekten de bir yarışmadan mı ibaret? Doping yasallaşmalı mı? 6 MİLYAR EURO - Atina 2004 için bu güne dek yapılan harcamaların toplamı.1.2 MİLYAR EURO - Oyunların güvenliğinin sağlanması için yapılan harcama.70.000 - Oyunların güvenliğini sağlamak için Atinada görev yapacak görevli sayısı43.000 - Yunanistanın sınır ve kıyı güvenliğini sağlayacak görevli sayısı3.000 - Oyunlar boyunca sporculara uygulanacak doping testi sayısı100 - 24 saat görev yapan doping kontrol görevlisi sayısı1.130 - 301 branşta dağıtılacak olan toplam altın madalya sayısı RAKAMLARLA ATİNA 2004 Yeni Avrupada hanehalkı en varlıklı ülke Türkiye Türkiyede Koçbankın ortağı olan Uni Credit Grubunun yaptırdığı bir araştırma, Avrupa Birliğine yeni üye olan on ülke ile Türkiyeden oluşan "yeni Avrupa"da hanehalklarının sahip bulunduğu mali varlıkların bir envanterini çıkarıyor. Araştırmaya göre 101.5 milyar euroluk bir mali varlığa sahip görünen Türkiyedeki hanehalkı "yeni Avrupa"daki en yüksek mali varlığa sahip hanehalkı. Polonya 87.2 milyar euroyla 2. sırayı, Çek Cumhuriyeti 57.1 milyar euroyla 3. sırayı alırken, söz konusu 11 ülke hanehalkının mali varlık toplamı 335 milyar euroyu, kişi başına düşen mali varlık ortalaması da 1.897 euroyu buluyor. Türkiyede ise bu rakam 1.424 euroda kalıyor. Ancak Türkiyede hanehalkının bu hesaba dahil edilmeyen 73 milyar euroluk altına sahip olduğu, ayrıca yastık altındaki döviz birikiminin de tam olarak saptanamadığı belirtiliyor.Araştırmaya göre 15 AB ülkesinde hanehalkı mali varlıkları toplamının GSYİHye oranı % 170 iken, "yeni Avrupa"yı oluşturan 11 ülkede bu oran % 47de kalıyor. Bu karşılaştırma, "yeni Avrupa"daki hanehalkı mali varlığının AB üyeliğiyle birlikte hızlı bir yükselişe geçebileceğini de gösteriyor. oulagay@milliyet.com.tr