Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

IMF bu açıklamayla birlikte Türkiyenin IMF Direktörü Rodrigo Ratoya sunduğu niyet mektubunu ve göreve yeni başlayan İspanyol direktörün Türkiye ile ilgili değerlendirmelerini de açıkladı. Türkiyenin IMFye verdiği, Devlet Bakanı Ali Babacan ile TC Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçtinin imzalarını taşıyan niyet mektubunda, Türkiyenin IMF onayıyla sürdürülen makroekonomik programa sadık kalmasının, dış dünyadan kaynaklanan olumsuz yansımaların etkisini azalttığı belirtilerek şöyle deniyor: IMF İcra Direktörleri Kurulu önceki gün yaptığı toplantıda, Türkiye ile sürdürülmekte olan programın 8. gözden geçirme aşamasının tamamlandığını ve Türkiyenin 661 milyon dolarlık kredi dilimini derhal kullanabileceğini açıkladı. Böylece beklentilere uygun bir açıklama yapılmış oldu. Kimse IMFnin bu aşamada Türkiyeye zorluk çıkarmasını beklemiyordu. "Geçmiş yıllarda ekonomimizi etkilemiş olan "dur - kalk"("stop - go") politikalarına son vermeye kararlıyız. Son dönemde iç tüketim talebinde gözlenen hızlanmanın ve buna bağlı olarak ithalatta gözlenen artışın, frenlenmeden sürmesi halinde ekonomimizdeki büyümenin sürekliliği tehdit altına girebilirdi. Ancak piyasa faizlerindeki yükseliş ve kredi genişlemesinin yavaşlaması iç talebi frenleyebilir ve Türk lirasının değer yitirmesi de cari açığı olumlu yönde etkileyebilir. Bütçedeki uygulama sonuçlarının beklenenden iyi olması da iç talep baskılarını gidermeye yardımcı olabilir."Mektubun geri kalan bölümünde de hükümetin, uygulanmakta olan programın mali ve parasal hedeflerine sadık kalma ve bu hedefleri destekleyecek yapısal reformları gerçekleştirme konusundaki kararlılığı vurgulanıyor ve 8. gözden geçirmenin tamamlanması talep ediliyor. Niyet mektubunda, Türkiyenin enflasyonu düşürmek ve borç yükünü azaltmak için yüksek faiz dışı fazla verme hedefinden 2005 ve sonrasında da vazgeçmeyeceği belirtilerek bunun büyüme ortamının sürekliliği için gerekli olduğu ifade ediliyor.IMFye verilen niyet mektubundaki ifadelere bakacak olursak, Türkiyede, IMF gözetimi altında sürdürülen programın, istikrarlı büyüme için şart olduğuna inanmış, bu nedenle de bu programı eksiksiz uygulamaya çalışan bir hükümet bulunduğuna inanabiliriz. Bu hükümetin, ekonomiyi rayından çıkarabilecek olan iç talep baskılarının ve bunun yarattığı dış açık tehlikesinin farkında olduğunu da düşünebiliriz. Niyet mektubu IMF Direktörü Ratonun, İcra Direktörleri Kurulu toplantısı sonrasında yaptığı değerlendirme de bu yönde bir varsayıma dayanıyor. Türkiyede hükümetin mali disipline uymada gösterdiği titizliğin Merkez Bankasının övgüye değer para politikasıyla birlikte başarının koşullarını yarattığını belirten Rato, Türkiyenin önündeki en büyük tehdidin ise genişlemekte olan cari işlemler açığı olduğunu vurguluyor ve şöyle diyor: "Cari işlemler açığından kaynaklanan risklerin netleşeceği noktaya kadar sıkı bir mali disiplinin sürdürülmesi, makroekonomik programın başarısının devamı için şarttır."IMF Direktörünün verdiği mesaj, Türkiyedeki durumu ve hükümetteki eğilimleri daha yakından izleyen TC Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçtinin ısrarla vermeye çalıştığı "gevşersek yanarız" mesajından çok farklı değil aslında. Aradaki vurgu farkı, Türkiyenin niyet mektubunu okuyan Ratonun, hükümetin IMFye beyan ettiği niyet ile asıl maksadının aynı olduğunu varsaymasından kaynaklanmış olabilir. Bu varsayıma ne kadar güvenilebileceğini önümüzdeki dönemde daha iyi anlayacağız. oulagay@milliyet.com.tr Rato ve Serdengeçti