Geçen gece uykumu feda edip Başkan Bush’un Türkiye saati ile sabaha karşı 3’te düzenlediği basın toplantısını izledim. İlginç sorular yöneltildi George W. Bush’a. Irak’a karşı açılacak bir savaşın meşruiyeti ve haklılığı konusunda ne düşündüğü, savaşa karşı yaygınlaşan tepkileri nasıl değerlendirdiği soruldu. Başkan Bush’un tüm bu sorulara verdiği cevap ise iki cümlede özetlenebilirdi: "Irak’ta bizi tehdit eden, Saddam diye kötü bir adam var; ben gidip, zor kullanarak o adamı devireceğim" diyordu. Kim ne sorarsa sorsun, bozuk plak gibi bunu tekrarlıyordu ABD Başkanı.
Dünya, hem de 21. yüzyıl dünyası, işte bu adamın vereceği bir kararla, ne gibi gelişmelere yol açacağını kimsenin net olarak kestiremediği bir savaşa sürüklenmek üzere. Üstelik Türkiye’nin yanı başında, Irak’ta patlayacak bu savaş. Aslında aklı başında herkesin karşı çıkması lazım bu savaşa ama Başkan Bush ile yardakçısı Tony Blair’in estirdiği rüzgara kapılıp savaşı "kötülerin iyisi" olarak gören ve "bir an önce çıksa da işimize baksak" diye düşünenler de var. Bunlara göre Türkiye bu "kaçınılmaz" savaşta ABD’ye her türlü olanağı sağlamalı ve savaşın ganimetlerinden de payını almalı. ABD’nin Türkiye’ye sağlayacağı mali destek paketinin, Irak’a ilk bombanın atıldığı anda devreye girecek olması da bu savaş simsarlarının sabırsızlığını artırıyor.
İYİMSER SENARYO
Başkan Bush ve ekibinin dünyaya sunduğu savaş senaryosu fevkalade basit ve iyimser bir senaryo. Amerika’nın her yaptığında büyük keramet arayan ve çok boyutlu düşünmeyi hiç sevmeyen düşünce tembellerinin bu senaryoya dört elle sarılması ve bunun dışındaki tüm olasılıkları göz ardı etmesi de bundan. Bu senaryoya göre ABD, savaşı kahredici bir hava bombardımanı ile başlatacak ve Irak’a iki gün içinde üç bin akıllı bomba yağdıracak. Bu bombardımanın yaratacağı tahribat ve moral çöküntüsü, Irak ordusunun ve Saddam yandaşlarının direncini kıracak ve ABD ile koalisyon ortakları kolay bir zafer kazanacak. Böylece Irak halkı Saddam Hüseyin’in mezaliminden "kurtarılmış" olacak ve "büyük kurtarıcı" ABD’nin gözetiminde Irak’ta demokrasinin inşasına başlanacak.
"Gel vatandaş gel" diye bağırarak semt pazarlarında bile satılan ucuz mallara benzeyen bu senaryo, belki de bu senaryoyu pazarlayanların iddia ettiği gibi, gerçekleşme olasılığı en yüksek görünen senaryo. Bu nedenle de özel bir çekiciliği var. "Kötü adam" ölüyor, "bizim çocuklar" fazla zayiat vermeden zaferi kazanıyor ve Bush ekibinin çok sevdiği deyimle "dünya daha iyi bir yer" haline geliyor. Eh bu arada "kötü adam"ın ülkesinde birkaç yüz bin kişi ölürse ölecek, ne yapalım, "demokrasi" ve "uygarlık" ithal etmenin de bir bedeli var.
JEOPOLİTİK DEPREM
Bu ucuz senaryoyla yetinmeyip olaya biraz daha geniş bir çerçeveden bakabilenler için tablo çok daha karmaşık ve dehşet verici. ABD ile İngiltere, akla gelebilecek her türlü tehdit ve rüşvet yöntemlerini kullanarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden savaşın yolunu açacak yeni bir karar çıkartabilirlerse, savaşa bir anlamda meşruiyet kazandırmış olacaklar. Ancak eğer bunu başaramazlarsa ve veto yetkisine sahip Fransa, Rusya ve belki de Çin’in vetosuyla karşılaşırlarsa o zaman çok farklı bir durum ortaya çıkacak. ABD (ve belki de İngiltere’nin) buna karşın savaşı başlatmaya karar vermesi dünyanın jeopolitik dengelerini temelinden sarsacak küresel bir depreme yol açacak. ABD’nin, Birleşmiş Milletler dahil hiçbir uluslararası örgütü ve kuralı tanımadığı ve askeri gücüne dayanarak kendi kurallarıyla dünyaya hükmetmeye karar verdiği açık biçimde kanıtlanmış olacak.
Fransa, Rusya ve Almanya, ABD’nin bu yola girmesini bu noktada durduramadıkları takdirde ipin ucunun kaçacağını ve ABD’nin kendi oyununu onlara empoze edeceğini fark ettikleri için bu noktada direnmeye ve uluslararası düzeni korumaya çalışıyorlar.
KÜRESEL TEPKİ SELİ
Öte yandan ABD’nin savaşa karşı tepkileri göz ardı ederek Irak’a saldırması, bugüne dek benzeri görülmemiş bir küresel tepki patlamasına ve farklı eylem biçimlerine yol açabilir. İletişim devriminin küresel tepkileri koordine etmeyi de kolaylaştırdığı ortamda küreselleşmeye karşı oluşan tepkilerin ABD hegemonyasına karşı tepkilerle ve İngiltere, İspanya hatta ABD’de, savaşı destekleyen hükümetlere karşı tepkilerle bütünleşerek yaşamı felç edecek boyutlar kazanması beklenebilir. ABD, Irak’ta hızlı ve kolay bir zaferle bu tepki seli oluşmadan işi bitirebileceğini düşünüyor ama bu ucuz senaryonun dünyadaki ve ülkemizdeki yandaşları çok acı sürprizlerle de karşılaşabilirler. Ne de olsa 21. yüzyılda yaşıyoruz ve her şey o kadar ucuz değil belki de.