Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Jan Nahum otomotiv sanayiinin Türkiye'deki gelişimi sırasında kazandığı deneyimi, dünyanın önde gelen otomotiv firmalarından Fiat'ın Uluslararası İş Geliştirme Başkanı olarak uluslararası boyutta geliştirmiş olan bir yönetici. Bu görevinden yeni ayrılan Nahum şimdi bu engin deneyimini Türkiye'nin sanayide ve ekonomide yeni atılımlar yapması için kullanmak niyetinde. Türk otomotiv sanayiinin geleceği konusunda yazacağı kitabın hazırlığı içinde olan Nahum, Avrupa Birliği (AB) üyeliğinin Türkiye'ye yeni ufuklar açacağına içtenlikle inanıyor ve bu fırsatın iyi değerlendirilmesine katkıda bulunmak için elinden geleni yapmanın heyecanını şimdiden yaşıyor.
Günümüzde kalkınma ve imalat sanayiinde atılım deyince akla ister istemez Çin geliyor. Otomotiv sanayiinde de çok büyük bir atılım yapan ve dünyanın önde gelen üretim merkezlerinden biri olma yolunda ilerleyen Çin'in bu atılımı nasıl başardığını sordum ilk olarak Jan Nahum'a.

Jan Nahum'a göre Çin'in ekonomideki ve otomotiv alanındaki atılımının ardında yatan belirleyici etken bilinçli devlet politikası. Otomotiv alanında önce yabancı sermayeye davetiye çıkartarak "iştah" yaratmış Çin ve dev Çin pazarının çekiciliğine dayanamayan uluslararası firmalar Çin'e akın etmeye başlamış. "Bu ilk dönemde Çin'de yüksek kârlılık oranları yakaladı bazı firmalar, örneğin Volkswagen bir ara dünyada elde ettiği toplam kârın üçte ikisini Çin'den sağladı ama bu dönem çok sürmedi, firmaların kendi aralarındaki yoğun rekabet kaliteyi yükseltti, fiyatları ve kârları düşürdü" diyor Jan Nahum. Otomotiv devlerinin muazzam Çin pazarının tadını aldığı ve Çin'de üretim yapmanın avantajlarını iyice algıladığı noktada pazarlık gücü artan Çin yönetimi, kendi şartlarını firmalara empoze etmeye başlamış. Bu süreç içinde bir yandan teknoloji geliştirme çalışmalarının bir bölümünü Çin'e taşımak zorunda kalan firmalar Çin'de üretilmiş parça (komponent) kullanımı oranını da artırmaya zorlanmış. Bunun sonucunda Çin'de oto yan sanayii de gelişmeye başlamış ve Çin büyük bir üretici olmanın yanı sıra bazı komponentlerde ölçek ekonomilerini yakalayarak ciddi bir ihracatçı konumuna gelmiş.
Türk otomotiv sanayiinin kaçırdığı fırsatları ve şimdi önünde bulunan fırsatları kaçırmamak için neler yapması gerektiğini yazacağı kitapta ortaya koyacağını belirten Jan Nahum'a göre Türkiye de bilinçli tercihler yapabilir ve otomotiv sanayiini doğru hedeflere yönlendirebilirse, özellikle bazı komponentlerde dünya liderliğine oynayabilir. "Önümüzdeki on yılda Türkiye'nin özellikle iç pazara ve Avrupa pazarına yönelik bir otomotiv üretim merkezi olarak ciddi gelişme potansiyeli var ama Türkiye bunun ötesini de düşünmeli ve otomotivin hangi alanında dünya lideri olabileceğini belirlemeli" diyen Nahum'a göre Otomotiv Sanayicileri Derneği firmalar üstü strateji belirleme çalışmaları için uygun bir platform.

Türkiye'nin AB içinde yer almasının Türkiye için olduğu kadar Avrupa için de "kaçırılmaması gereken bir fırsat" olduğunu düşünen Jan Nahum, Türkiye'nin AB vizesinin almasının Avrupa'dan Türkiye'ye doğrudan yabancı sermaye akışını tetikleyeceğine güveniyor. Türkiye'deki sanayi deneyimini Avrupa'daki ve dünyadaki örneklerle karşılaştırma olanağını bulan Nahum'un gözlemleri, yabancı yatırım sermayesinin neden Türkiye'ye yönelmesi gerektiğini açıklayacak nitelikte. "Bunu laf olarak söylemiyorum, bizim insan gücü kaynağımız çok güçlü. Türk işçisi, çok ciddi bir işçi. İyi eğitilmiş, kendini ispat etmek için çabalayan, 'ben daha iyisini yaparım' diyen, uyum yeteneği fevkalâde yüksek, müthiş disiplinli bir işçi. Rahatını düşünen Avrupalı işçide bu nitelikleri bulmanız kolay değil. Ayrıca Avrupa'da yeni yatırımları destekleyecek bir ortam da yok" diyen Nahum, Avrupa yatırım sermayesinin AB üyeliği yolundaki bir Türkiye'ye yönelmesi için pek çok neden bulunduğunu belirtiyor.
Geleceğe umutlu bakan Nahum'un vurguladığı eksiklik ise yaratıcılığın geliştirilmesine yeterince önem verilmemesi: "Başarının bir sırrı da yaratıcılık" diyor.