Osman Ulagay
ATO, TOSYÖV ve TBMM'deki KOBİ çalışma grubu ortak toplantı yaptı
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Ahmet Çavuşoğlu KOBİ'lerle ilgili bir müsteşarlık kurulmasını teklif etti. 8 temmuz salı günü ATO KOBİ Grubu ile TOSYÖV(Türkiye Orta Ölçekli İşletmeler, Serbest Meslek Sahipleri ve Yöneticiler Vakfı) yetkilileri ve KOBİ Meclis Çalışma Grubu'nun katıldığı toplantıda konuşan Çavuşoğlu aktif görev yapacak bir müsteşarlığın KOBİ'lere yardımcı olabileceğini, bunun yanı sıra KOBİ'lere hizmet veren kurumları biraraya getirmek ve koordine etmek için bir KOBİ Konseyi ve KOBİ Yüksek Koordinasyon Kurulu kurulmasının gerekli olduğunu söyledi.
Toplantıda ATO ile TOSYÖV arasında bir işbirliği anlaşması imzalandı. Anlaşma TOSYÖV'ün geliştirmekte olduğu Kooperasyon Borsası konusunda işbirliği, ortak toplantılar düzenlenmesi ve öncelikle KOBİ yetkililerinin konuşacağı bir KOBİ Şurası toplanması konularını kapsıyor. TOSYÖV Genel Müdürü Baki Mert Ankara Sanayi Odası ile ve nihai olarak TOBB ile verimli bir işbirliği yapmanın da önemli hedefleri arasında bulunduğunu söyledi.
Meclisten talepler
KOBİ'lerle ilgilenen parlamenterlerin TOSYÖV tarafından biraraya getirilmesiyle oluşturulan KOBİ Meclis Çalışma Grubu'ndan toplantıya DSP'den Hilmi Develi, Ali Rahmi Beyreli ve Tahir Köse, ANAP'tan Ünal Yaşar ve Nejat Arselen ile bağımsız milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır katıldı. KOBİ Çalışma Grubu üyesi parlamenterler görevlerinin yasama ile ilgili sorunların Meclis'te gündeme getirilmesi olduğunu hatırlatarak, "Sivil toplum kuruluşları sorunlarını bize iletsinler, biz de bu sorunları ve çözüm önerilerini TBMM'ye iletelim", dediler. TBMM Meclis Grubu'nun sözcülüğünü üstlenen Hilmi Develi, KOBİ'lerle ilgili yasa ve tebliğlerin takibi için de çalışacaklarını söyledi.
Toplantıda Çalışma Grubu'nun Meclis'teki lobi faaliyetlerinde daha aktif olması gerektiği konusunda da görüş birliğine varıldı. Grup bundan sonra ayda bir kez toplanacak.
Yılmaz hükümetinin programında KOBİ'lere yönelik birçok vaat var. Programdaki vaatler aynen şöyle:
* Ekonomik ve sosyal gelişmenin kaynağı ve kalkınmanın orta direği olan küçük ve orta ölçekli işletmeler ile esnaf ve sanatkarlarımızın, yoğunlaşan rekabet ortamında toplumun talep ve ihtiyaçlarına cevap verebilmeleri için gereken bütün tedbirler süratle uygulamaya konulacaktır.
* Esnaf ve sanatkarların kredi olanakları artırılacak ve bu kesimin çalışma şartlarını ağırlaştıran vergi mevzuatı yeniden düzenlenecektir.
* KOBİ'lerin üretim ve istihdamdaki paylarının artırılması, çağdaş teknoloji kullanarak uluslararası düzeyde rekabet edebilir hale gelmeleri için gerekli bütün tedbirler uygulamaya konulacaktır.
* KOBİ'lerin iç ve dış piyasalara ulaşabilme ve rekabet yeteneğinin artırılması amacıyla bilgiye erişim ve bilgi kullanabilme olanaklarının uluslararası düzeye yükseltilmesi temin edilecektir.
* KOBİ'lerin organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi sitelerinde faaliyetlerini koordineli bir şekilde sürdürebilmeleri, sektörel ve çok ortaklı kaynaklarla desteklenmeleri sağlanacaktır.
* Yaratıcı düşüncenin rekabetçi yeni ürünlere dönüşebilmesi için kişilere ve KOBİ'lere karlı ve verimli projeleri hayata geçirebilmelerine imkan verecek finansman desteği Risk Sermayesi Yatırım Ortaklıkları oluşturularak sağlanacak; kredi temini amacıyla da kredi garanti fonu uygulaması yaygınlaştırılacaktır.
* KOBİ'lerin Türk Cumhuriyetleri ile Avrupa Birliği ülkeleri arasında bir köprü görevini görecek şekilde yönlendirilmelerine önem ve öncelik verilecektir.
Bütün bunlar yapılırsa KOBİ'ler gerçekten yeni bir atılım yapabilir ama bu kadar kapsamlı vaatlerin peşpeşe sıralanması bunların ne kadarının gerçekleşebileceği sorusunu akla getiriyor, ister istemez.
Yazılım alanındaki ilk sektörel dış ticaret şirketi olan Tursoft, Türkiye'nin yakın çevresinde ihraç pazarı arıyor. Bilgisayar yazılımı üreten 70 kadar KOBİ'nin biraraya gelerek oluşturduğu Tursoft'un Genel Müdürü Ahmet Güvener eski Sovyet Cumhuriyetleri, Doğu Avrupa ülkeleri, Ortadoğu gibi bölgelerin bilgi teknolojisi gereksiniminin önemli bölümünün Dünya Bankası'nca finanse edildiğini, bu süreç hakkında bilgi edinmek için geçtiğimiz günlerde Washington'da temaslarda bulunduklarını söyledi.
Güvener hedef pazarlarına ve Dünya Bankası projelerine nasıl yaklaşılması gerektiği hakkında bilgi aldıklarını belirterek, "Yakın çevremizdeki kalkınmakta olan ülkelerin pazarına girmek için hem belirli bir sürenin, hem de yerel firmalarla birlikte çalışmanın şart olduğunu anladık", dedi. Tursoft'un hedef olarak seçtiği alanlar bankacılık, devletin yeniden yapılandırılması, telekomünikasyon ve tapu - kadastro otomasyonu.
Türkiye'nin şansı
Güvener'in verdiği bilgiye göre Dünya Bankası'nın dünya çapında desteklediği projelerin toplamı yılda 22 milyar dolara ulaşıyor. Bu toplamdan bilgi teknolojisi projeleri 1 milyar dolarlık, ayrıca bilgi teknolojisiyle ilgili danışmanlık projeleri de 1 milyar dolarlık pay almakta. Ahmet Güvener Dünya Bankası projelerinde kalkınmakta olan ülkelerin payının arttığını belirterek, "Dünya Bankası'nın yeni aldığı bir karara göre bundan sonra açılacak tüm danışmanlık projesi ihalelerinde, teklifleri değerlendirilecek ilk 5 - 10 ülke arasında en az bir kalkınmakta olan ülke olmak zorunda. Türkiye'nin bu fırsatı değerlendirmesi gerek", diye konuştu.
Türkiye'deki KOBİ'lerin durumlarını Avrupa'daki benzerleriyle karşılaştıran bir araştırma Türkiye'deki KOBİ'lerin birçok bakımdan Avrupadakilerden çok daha iyimser olduğunu ortaya koyuyor. Grant Thornton Türkiye tarafından Türkçeye çevrilen ve önceki gün Esbank'ın sponsorluğunu yaptığı bir panelde tartışılan "European Business Survey"(Avrupa Ticaret Araştırması)nın özet sonuçlarını daha önce 27 haziran tarihli sayfamızda yayınlamıştık.
Araştırmanın bulguları özellikle Almanya, Fransa, Avusturya gibi ülkelerde firmaların ciro artışı, karlılık artışı, satış fiyatı artışı beklentilerinin çok olumsuz olduğunu ve bu olumsuzluğun AB ülkeleri ortalamasına da yansıdığını gösteriyor. Almanya ve Fransa gibi ülkelerde karlılık, istihdam ve satış fiyatı artışı bekleyen KOBİ'lerin düşüş bekleyenlerin çok altında kaldığını, buna karşılık Türkiye'de artış bekleyenlerin düşük bekleyenlerin çok üstünde olduğunu görüyoruz. Bu arada İngiltere ve Norveç gibi bazı ülkelerde de iyimserlik oranının hayli yüksek olduğu görülüyor.
Bu iyimserliğin söz konusu ülkelerdeki genel havayla ve KOBİ'lerin motivasyonuyla bir ilgisi var kuşkusuz ama Türkiye örneğinde yüksek enflasyon ortamının da bu iyimserlikte bir rolü olduğunu düşünmek gerekiyor. Yüzde 80'lerde bir enflasyonla yaşayan bir ülkede cirolarda, karlarda ve hele satış fiyatlarında artış beklenmesi son derece doğal. Çoğu kimse ciro, kar ve fiyat artışlarını enflasyondan arındırarak düşünmediği için biraz da aldatıcı olan bir iyimserliğe kapılabiliyor.
AIESEC (Uluslararası İktisadi ve Ticari İlimler Staj Komitesi) İzmir şubesi tarafından düzenlenen "Girişimcilik ve Toplumsal Gelişim" konulu uluslararası kongre 14 temmuzda İzmir'de başlıyor. Gençleri girişimcilik konusunda bilinçlendirmeyi amaçlayan kongrede 87 ülkeden gelen 100 katılımcıya, dört gün boyunca uzmanlar tarafından eğitim verilecek. Kongre kapsamında girişimci işadamlarının katılacağı bir panel düzenlenmesi de var. Sloganı "Girişimci ruhunu keşfet!" olan kongre bir hafta sürecek.
Kongre çeşitli şirketler ve İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Valiliği tarafından destekleniyor.
Yazara EmailO.Ulagay@milliyet.com.tr