Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Sabah gazetesinde Necati Doğru'nun dünkü yazısının başlığı "Komedi" idi. Birkaç gündür Türkiye'de enerji kısıntısını gündeme getiren traji - komik gelişmeleri irdeliyordu Necati. Evet, Avrupalı olmaya heves ederken, Avrupa Birliği (AB) ortalamasının üçte birini bile bulmayan, AB'ye aday ülkelerin yarısı düzeyindeki kişi başına enerji tüketimiyle acıklı (ya da loş mu desem) bir görünüm sergileyen Türkiye, enerji sıkıntısı çekiyordu şu 2000 yılında. Kırk yıldır bu ülkenin kaderiyle oynayan koca koca liderler, "baraj kralları", köykent mucitleri yetiştiren, "Ortadoğu ve Balkanlar'ın bu en büyük ülkesi", şimdi zaten sönük yanmakta olan ampullerini söndürmenin hesabını yapıyordu, 21. yüzyıla bol palavralı bir söylemle girerken.
"Komedi" başlığı aslında bugün Türkiye'deki her köşe yazarının defalarca kullanabileceği bir başlık. Hele şu son günlerdeki gelişmeler karşısında "Komedi" başlığını kullanmak adeta bir zorunluk haline geldi galiba.
Arkadaşımız Meral Tamer, 17 Ağustos depremi sonrasında yazdığı yazılarda Cumhurbaşkanı Demirel'e hakaret ettiği gerekçesiyle 1 yıl 4 ay hapse mahkum oldu. Yargı kararı hakkında bir şey diyemiyoruz ama şu günlerde Cumhurbaşkanı Sezer hakkında söylenen ve yazılanlara bakınca hakaret sınırının nereden geçtiğini iyice merak etmeye başladım doğrusu.
Cumhurbaşkanı Sezer ile onu cumhurbaşkanı adayı olarak keşfeden Sayın Ecevit arasındaki ilişkiler bana göre son günlerin en eğlenceli gelişmeleri arasında. Başbakan Ecevit'in artık bir alışkanlık haline gelen ağlamaklı haliyle dile getirdiği yakınmalar, nedense oyuncağı elinden alınmış çocukların sızlamasını anımsatıyor bana ve ister istemez gülmeye başlıyorum. İllet olduğum bazı reklam klipleri gibi, bu sahneyi defalarca seyretmek ve aslında hiç de komik olmayan bir şeye gülmek istiyorum garip bir biçimde. Sayın Sezer'in CHP'li olduğu için böyle davrandığı ve Sayın Ecevit'i üzdüğü iddiası karşısında ise gülmenin de ötesinde kahkahalar atasım geliyor.
CHP deyince bir kez daha kurultay toplayan bu güzide partimizdeki gelişmeler karşısında ne yapmak, ne söylemek gerektiğine de bir türlü karar veremiyorum. Ağlamak ya da gülmek yetmiyor artık CHP'nin haline. Siyaset bilimcileriyle tarihçilerin, sosyologların, antropologların ve psikologların bir arama konferansı düzenleyip CHP olayını açıklamaları lazım bence. Ben kendi hesabıma, bir kez daha liderlik oynamaya heveslenen Sayın Baykal'ın kurultay salonuna bu kez nasıl gireceğini merak ediyorum. Bir defasında Ricky Martin şarkısıyla dumanlar arasından çıkıp dik bir merdivenden zorlukla inerek Kurultay'a duhul eden Sayın Baykal'ın bu kez "süpermen" gibi kanatlanarak kurultaya konması hoş olabilir mesela.
Şimdi biz bu kadar eğlenceli bir ülkede yaşarken ne yazık ki bunun keyfini yabancılara doğru dürüst anlatamıyoruz ve IMF Başkanı'nın Prag'da Türk heyetine hatırlattığı gibi, yabancı sermaye gelmiyor Türkiye'ye. Neler kaçırdığını bilseydi gelirdi mutlaka.


Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr