Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ali Babacan, Türkiye'yi ciddi biçimde sarsan küresel dalganın olumsuz etkilerini yaşamaya devam edebileceğimizin farkında. Bu dalgalar karşısında "korunaklı" politikalar izlemenin gerekli olduğunu düşünen Babacan, mali istikrarı korumaya kararlı olduklarını ve enflasyonla mücadeleye öncelik vereceklerini vurgularken inandırıcı göründü. Ali Babacan, istikrarı korumayı ve enflasyonu düşürmeyi hedefleyen politikalarda ısrar etmenin seçmenin güvenini ve desteğini kazanmak yönünden en geçerli yol olduğuna da inanmış görünüyor. Küresel dalganın etkisiyle Türkiye'de yaşanan kur ve faiz şokunun mali piyasalarda ve reel sektörde yarattığı güven depreminin ve bunun olası sonuçlarının ise ekonomi yönetimince hafife alındığı ve öngörülere dahil edilmediği izlenimi doğdu bende. Küresel dalganın dünya ekonomisinde yaratabileceği sonuçlar ve bu sonuçların Türkiye'ye etkileri konusunda da Sayın Babacan'ın neler düşündüğünü öğrenemedim, çünkü bu konuda bir şey söylemedi. Sayın Babacan, dış dünyanın ve yabancı medyanın Türkiye'ye neden olumsuz bakmaya başladığını ise hiç anlayamamış bence. Sorunu salt bir iletişim sorunu olarak görüyor ama öyle değil. Devlet Bakanı Ali Babacan, önceki gün İstanbul'da, ekonomi gazetecileriyle bir sohbet toplantısı yaptı. Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı'nın da katıldığı toplantıda edindiğim izlenimleri şöyle özetleyebilirim: Önümüzdeki dönemde küresel ekonomide ve mali piyasalarda nelerin yaşanacağını kestirmek kolay değil ama olası senaryolardan birini birkaç maddede özetleyebiliriz: ABD ekonomisinde beklenen yavaşlama gerçekleşecek. ABD ekonomisinin yavaşlaması ABD'deki faiz artırımlarının sonunu getirecek ve küresel fonların akış yönü bundan etkilenecek. Dolar değer kaybetmeye devam edebilecek. ABD'de talebin düşmesi özellikle ABD pazarına yönelik çalışan Asya ülkelerindeki büyümeyi olumsuz etkileyecek. Bu gelişmeler dünya ekonomisinin büyüme hızını bir miktar düşürecek. Petrol ve diğer temel maddeler üzerindeki talep baskısı hafifleyecek ve bu ürünlerin fiyatlarındaki aşırı artışlar yerini fiyat düşüşlerine bırakacak. Gelirini bu maddelerden elde eden ülkelerin parlak günleri geride kalabilecek. Avrupa ise ekonomideki canlanmayı bir süre sürdürebilecek. Küresel senaryo Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde (1) ABD'deki faiz artışlarından olumsuz etkilenen, (2) Petrol ve temel madde fiyatlarındaki artışlardan olumsuz etkilenen, (3) Daha çok Avrupa'ya ihracat yapan Türkiye'ye bir fırsat penceresi açılabilir. Küresel fonların bir bölümü yeniden 'Yükselen Pazar'lara yöneldiğinde Türkiye de bundan bir pay alabilir.Ancak bu fırsatın kullanılabilmesi için YTL'nin değerinin rekabetçi bir düzeyde istikrar kazanması ve hükümet'in iç ve dış piyasalara yeniden güven aşılaması şart. İnsanları ve piyasaları ekonominin siyasete feda edilmeyeceğine, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Türkiye'yi farklı bir rejime götürme niyeti bulunmadığına ve dünyadaki gelişmelerin doğru okunduğuna inandırmanın Sayın Babacan'ın sandığı kadar kolay olmayacağını düşünüyorum. oulagay@milliyet.com.tr Türkiye'nin şansı