New York'ta tamamlanan Birleşmiş Milletler Milenyum Zirvesi küreselleşmeyi ve sorunlarını bir kez daha dünyanın gündemine getirdi. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri
Kofi Annan, zirve öncesinde yaptığı bir açıklamada, "küreselleşmeye karşı olmanın yerçekimine karşı olmaktan farkı yok ama yalnızca ağır sıkletlerin yaşamasına olanak veren kanunları da kabul edemeyiz; tam tersine küreselleşmeyi, yokluk ve sefalet içindeki insanları bu durumdan kurtaracak bir süreç haline getirmeliyiz", diyordu.
Avrupa'nın sosyal demokratlarını temsil eden İngiltere Başbakanı
Tony Blair, Almanya Başbakanı
Gerhard Schröder ile Hollanda Başbakanı
Wim Kok ve İsveç Başbakanı
Goran Persson da zirve vesilesiyle yaptıkları ortak açıklamada, küreselleşmenin potansiyelini en iyi biçimde değerlendirip yarattığı sorunları aşmak için bir
"ilerici program" önerdiler. Dört başbakan International Herald Tribune gazetesinde yayınlanan açıklamalarında "küresel gelişme" gündeminin üç temel ayağı olduğunu belirtiyor ve özetle şöyle bir gündem öneriyorlar:
*
Birincisi, yeni ekonomiden kazançlı çıkanların oluşturduğu halkayı hızla genişletmeliyiz. Makroekonomik istikrar bunu sağlamak için gerekli fakat yeterli değildir. Devletin aktif olarak devreye girerek insanların iş hayatına katılmalarını ya da kendi işlerini kurmalarını sağlayacak önlemleri alması, eğitimin yaygınlaşmasına ve refah devletinin modernizasyonuna öncülük etmesi gereklidir.
*
İkincisi, hem devletin aşırı müdahalesine hem de piyasa güçlerinin giderek artan gücüne karşı dengeleyici bir rol oynayan sivil toplumu desteklemeli ve güçlendirmeliyiz. Haklarla sorumlulukların dengelendiği bir ortamda kucaklayıcı bir anlayış benimsenmeli, her türlü ırkçılığa ve yabancı düşmanlığına karşı çıkılmalıdır.
*
Üçüncüsü, yeni bir "uluslararası sosyal anlaşma" yapılmalı ve yoksul ülkelerin borçlarının affı, ticaretin geliştirilmesi, çatışmaların önlenmesi, sağlık ve eğitim programlarının koordine edilmesi ve çevrenin korunması gibi tüm insanlığı ilgilendiren konularda bir mutabakat sağlanmalı ve gündem belirlenmelidir.
Bu tür niyetler daha önce de belirtilmiş, bu tür açıklamalar daha önce de yapılmış, ancak küreselleşme sürecinin küresel eşitsizliği artırdığı yolundaki izlenimin yaygınlaşması ve buna bağlı tepkilerin tırmanması bugüne dek önlenememiştir. Bakalım Milenyum Zirvesi ve sosyal demokratların son çağrısı bu tehlikeli gidişatı değiştirecek yeni adımların başlangıcı olabilecek mi?
Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr