Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ağustos ayının ikinci yarısında bu köşede yer alan bir dizi yazıda ekonomimizin 2000 yılı sonbaharına "bıçak sırtında" girdiğini belirtmiş ve net bir tercihle karşı karşıya bulunduğumuzu vurgulamıştım. Ya uygulanmakta olan enflasyonla mücadele programını hedeflerine ulaştırmak için gerekli önlemleri alacak, yapısal reformları sürdürecek ve düzlüğe çıkacaktık. Ya da uygulamayı sulandıracak, reformları savsaklayacak ve yeni bir krize davetiye çıkaracaktık. Yükselecek olan muhalefetin de etkisiyle hükümetin bu ikinci seçeneğe doğru sürüklenmesi tehlikesi vardı ve beni kaygılandıran da buydu.
Erken ötmenin fazla prim yapmadığı bir ülkede yaşadığımı bir kez daha göz ardı ederek bunları yazdıktan (ve tabii fazla ilgi görmedikten) sonra geçen beş - altı haftada yaşananlar kaygılarımı daha da artırdı. Özellikle yapısal reformlar ve özelleştirme konusunda adım atmanın bu hükümet için ne kadar zor olduğu bir kez daha ortaya çıkarken, IMF (Uluslararası Para Fonu) ile ilişkilerde balayı döneminin bittiği ve dış dünyanın bekle - gör havasına girdiği görüldü. Bizim iş aleminde de gelişmeleri kaygıyla izleyenlerin sayısı arttı. Hükümet, tam işin zor kısmına gelindiğinde, kendi programını uygulama konusundaki kararlılığını kaybetmiş görünüyor, bu gibi durumlarda hep yapıldığı gibi Sayın Başbakan, IMF ile tartışma kapısını açan demeçler veriyor.
Bu gelişmeler hükümetin ekonomide duruma hakim olduğu ve programı hedeflerine vardıracağı inancını artırmıyor, tersine azaltıyor ve muhalefet için hayli elverişli bir ortam yaratıyor. Deniz Baykal'ın yeniden CHP'nin başına gelmesiyle birlikte tamamlanan muhalefet korosunun önümüzdeki günlerde ve haftalarda hükümetin ekonomi politikalarına karşı muhalefeti tırmandırmasını bekleyebiliriz. Slogancı, popülist muhalefet için şartlar hazır. Hükümetin önündeki ilk büyük sınav görünümündeki 2001 yılı bütçesinin IMF direktifiyle hazırlandığı ve halkın taleplerini dışladığı iddiasından maaş ve ücret zamlarının yetersizliğine, özelleştirmelerle devlet malının yabancılara peşkeş çekildiği suçlamalarına kadar uzanan bir muhalefet salvosu için durum fevkalade müsait.
Muhalefet için böylesine elverişli bir ortam varken hükümetin Cumhurbaşkanı ile tartışır hale düşmesi ve Meclis'i çalıştırarak enflasyonla mücadele programını sürdüreceğini göstereceği yerde kendisine puan kaybettiren bu tartışmayı sürdürmesi, programın ve ekonominin geleceği konusunda iyimser olmayı zorlaştırıyor. Ekonominin nasıl bıçak sırtında durduğunu ve piyasaların bu hükümete açtığı cömert kredinin nasıl bir anda geri çekilebileceğini sanırım henüz görmüş değil hükümet cenahı. Çok geç olmadan görür inşallah.


Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr