Arjantinli ünlü cerrahın ülkeyi yasa boğan intiharını Türkiye'nin bugünkü ortamında karamsar olmaktan başka bir seçeneğimin bulunup bulunmadığını düşünürken öğrendim. International Herald Tribune gazetesindeki habere göre 1967'de ABD'de, ünlü Cleveland Clinic'te çalışırken "koroner by - pass" ameliyatlarının öncülüğünü yapan ve dünya çapında üne kavuşan Dr. Rene Favaloro'nun intiharı Arjantin'de tam bir şok etkisi yapmış, ülkedeki karamsarlık ve umutsuzluk havasını yeni boyutlara taşımıştı. Arjantin'de çok sevilen ve sayılan bir kişi olan 77 yaşındaki Dr. Favaloro'nun intiharı, iki yıldan beri ekonomik durgunluğun pençesinde kıvranan Arjantinlilerin karamsarlığını daha da derinleştirmişti.
Kimilerine göre ise Dr. Favaloro'nun intiharı artık silkinme ve bir şeyleri kökünden değiştirme zamanının geldiğini anlatan son uyarıydı. Arjantin'deki mevcut düzen, dünya standardında başarılara imza atan, toplum için, ülke için bir şeyler yapma çabası içinde olan insanları yaşatmıyordu. Dr. Favaloro'yu umutsuzluğa sürükleyen ve belki de intiharına yol açan olay da bunun bir örneğiydi. Topluma yararlı olmak için kurduğu Favaloro Vakfı'nda çalışan personelin sosyal sigorta primlerinin zamanında yatırılmaması nedeniyle mahkemeye verilmesi Dr. Favaloro için bardağı taşıran damla olmuştu. Dr. Favaloro'nun devletten alacağını tahsil edemeyen ve bu nedenle mali sıkıntı içinde bulunan vakfın yaşatılması için Devlet Başkanı de la Rua'ya yazdığı mektup da cevapsız kalmıştı.
Bir zamanlar dünyanın ilk on ülkesi arasına gireceğine kesin gözüyle bakılan Arjantin'in bugün geldiği nokta birçok bakımdan düşündürücü. Kendi insanına hak ettiği değeri vermeyen, başarıyı çekemeyen, uluslararası alanda sivrilenleri yok etmek için fırsat kollayan bir toplumda; bürokrasinin başarıyı engelleyen çarklarının nitelikli insanı kolaylıkla öğüttüğü bir ülkede iyimser olmak da zorlaşıyor. Hele maç sevinci gibi anlık coşkularla kendini avutabilen tiplerden değilseniz işiniz daha da zor.
Arjantin'i yazdım ama benim karamsarlığım (pesimizmim) Arjantin'dekine bir hayli benzeyen Türkiye'nin ortamından kaynaklanıyor. Bakıyorum da değer verdiğim herkes bir tür tehdit altında bu ülkede; kimi görevden alınıyor, kimi mahkeme kapılarında dolaşıyor. Kendi konumumu da ancak tepkilerimi törpüleyerek ya da erteleyerek koruyabiliyorum. Bu ortamda başına bir "neo" koyup pesimizmi benimsemekten başka çarem var mı acaba?
Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr