Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bush yönetiminin Irak savaşına nasıl karar verip bu kararı uyguladığını, perde gerisinde ayrıntılara inerek anlatan kitapta Türkiye ile ilgili ilginç bölümler de var. Örneğin TBMMnin 1 Martta tezkereyi reddetmesinden 17 gün sonra 17 Martta yapılan bir toplantıda Türkiyenin durumu gündeme gelince Başkan Bush şöyle diyor: "Türkiye eninde sonunda bizim yanımızda yer alacaktır. Başbakan Erdoğan (dersini) öğreniyor. Türkiyesiz de kazanırız bu savaşı ama Türkiyeyi yanımıza çekmemiz iyi olur. Önemli olan onların Kuzey Iraka girmesini önlemektir." (sayfa 369)Daha önce ABD birliklerinin Türkiyeden Iraka geçişi söz konusu edildiğinde ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, "Yoksa gene Geliboluya mı çıkarma yapacağız? Biz bu filmi gördük, bu olamaz" diyor. (sayfa 324)Rejim değişikliğini hazırlamak için Iraka sızma görevini üstlenen CIA timinin lideri Tim ise "Sizi her şeyden haberdar edeceğiz" diyerek Ankaradaki Türk generallerini nasıl kandırdığını anlatıyor. (sayfa 209) Ünlü gazeteci Bob Woodwardın geçen hafta piyasaya çıkan Plan of Attack (Saldırı Planı) adlı kitabı Amerikada günün konusu haline gelmiş durumda. Woodwarda her an başka bir TV kanalında rastlayabiliyorsunuz. Savaş ülkesi Amerika Iraktan nasıl kurtulur? İlk kez 1998de buraya geldiğimde gene aynı gözlemi yapmış ve bugün bana çok gülünç gelen bir sonuca varmıştım. O günlerde savaşla ve askerlikle ilgili tüm bu sembollerin geçmişe ait kalıntılar olduğunu düşünmüş, 21. yüzyıla girilirken bilgi teknolojisine ve yeni ekonomiye odaklanan Amerikanın, savaşlarla dolu geçmişini geride bıraktığını sanmıştım. O dönemde ABD Başkanı olan Bill Clintonın dilinden düşürmediği "barış içinde kalkınma" söylemi, benim gibi saf bir gözlemciyi kandırmaya yetmişti. BALTIMORE- Amerika iç savaşında ilk kan Baltimoreda tam bu satırları yazdığım noktada dökülmüş. Pearl Harbor saldırısından kurtulan Taney adlı gemi ile 2. Dünya Savaşı sırasında görev yapmış olan Torsk adlı denizaltı Baltimore Limanında demirli. Tam karşıdaki minik tepenin üzerinde koskocaman bir Amerikan bayrağı dalgalanıyor. Tepedeki parkta iç savaşta yararlık göstermiş olan askerlerin heykelleri yer alıyor. Bu liman şehrinde savaşı çağrıştıran pek çok şey var. Şimdi Amerika bir kez daha "savaş içinde" sayıyor kendini ve Iraktaki savaşla ilgili gelişmelere kilitlenmiş durumda. Iraktaki savaş, Başkan Bushun 11 Eylül 2001 günü ilan ettiği "teröre karşı savaş"ın bir parçası olarak gündeme getirildi ama bugün gelinen noktada gündemin birinci sırasına oturmuş görünüyor. İşin garibi bugün 135.000 Amerikan askerini Irakta bağlayan ve yeni kuvvet takviyesini gerektiren bu savaşın 1 Mayıs 2003te bittiği ilan edilmiş, muzaffer komutan George W. Bush "görev yerine getirildi" demişti. Tam bir yıl sonra ABD, Irakta çok boyutlu bir çıkmazın içine sürüklenmiş bulunuyor. Askeri operasyonun başarılması dışında kısmen tüm öngörüleri yanlış çıkan ABD yönetimi bu çıkmazdan nasıl kurtulacağını bilemez bir halde bocalarken dramla komedi birbirine karışıyor.Savaş ülkesi Amerikada savaşa karşı olmak şu an için vatana ihanetle eşdeğerde bir günah sayılıyor. Bu nedenle kasım ayındaki başkanlık seçiminde Bushla yarışacak olan John Kerry savaşa karşı olmadığını kanıtlamak için büyük çaba harcıyor. Madalyalı bir Vietnam gazisi olan Kerry, daha sonra Vietnam savaşına karşı hareketlere katıldığı için "savaş karşıtı" olmakla suçlanıyor ve o da bu "damga"dan kurtulmak için elinden geleni yapıyor. Bu arada siyasi geleceğini düşünen New York senatörü Hillary Clintonın da "tövbekâr" olarak savaşa destek verdiği belirtiliyor (N.York Times, 23 Nisan 2004). Savaş ülkesi Amerikada siyasi emelleriniz varsa savaşa karşı olmayacaksınız, mesaj bu kadar net. YA SAVAŞ, YA SAVAŞ Kitle İmha Silahları masalıyla Iraka savaş açıp, Saddamın perişan ordusunu yendikten sonra yanlış adım atma rekorlarını kıran ABD yönetiminin son buluşu gerçekten ilginç. "Bu Iraklılarla ancak Saddamın gaddar adamları baş edebilir" noktasına gelen Iraktaki ABD konsülü Paul Bremer, bir yıl önce "temizlediği" Baasçılardan medet umuyor şimdi. Bunlar tabii "biz artık devrik Saddamın değil Başkomutan Bushun adamıyız" diye bağlılık yemini edecek olan "iyi Baasçılar" olacak. Göreve çağrılacak olanlar arasında iki ve üç yıldızlı generaller, albay ve yarbay rütbesindeki askerler, binlerce öğretmen ve kamu görevlisi de bulunacak. Yıllardır Amerikada yaşayan bir Türk hanım, "sonunda Bush, kendisine bağlı kalmak şartıyla Saddamı bile yeniden başa geçirebilir ve emin olun puan toplar" diyor. Irakta oynanan komedi buralara kadar varır mı, bilmiyorum doğrusu.30 Haziranda gerçekleşeceği söylenen Iraklılara yetki devrinin de bir aldatmacadan öteye geçemeyeceği, Irakın geleceğiyle ve güvenliğiyle ilgili önemli kararların gene Amerikalılarca verileceği izlenimi yaygın. Halen görevde bulunan Konseyin yerini alacak olan "geçici hükümet"in oluşması sırasında ve sonrasında yaşanacaklar şimdiden merak konusu. UMUT BAASÇILARDA Aslında olayın komedi gibi görünen boyutları da dramatik kuşkusuz. Pentagonun Irakta yaşamını yitiren Amerikan askerlerinin bayrağa sarılı tabutlarının görüntülenmesine koyduğu yasak bir internet sitesinde yayımlanan fotoğraflarla delinince Irakta Amerikalıların da ölmekte olduğu daha iyi anlaşıldı sanki. Bu arada altı rakamlı maaşların cazibesine kapılıp Irakta görev kabul eden sivil güvenlik görevlilerinin ölüm haberleri de dikkatleri daha fazla çekmeye başladı.Öte yandan ABDnin Irak bataklığından kurtulmak için daha fazla askere ve daha fazla paraya ihtiyaç duyacağı görülüyor. Başkan Clintonın Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak görev yapmış olan Samuel Berger, ABDnin önümüzdeki üç yılda Irakta 200 milyar dolara ihtiyaç duyacağını ileri sürerken 31 yıl sonra zorunlu askerliğin gündeme getirilmesini önerenler de var. oulagay@milliyet.com.tr TABUTLAR VE DOLARLAR