Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kendisini iktidara taşıyan 2002 seçimlerinin sonuçlarının alındığı andan itibaren Avrupa Birliği (AB) tam üyeliği hedefine kilitlenen AKP hükümetinin, tam da bu hedefe yaklaşıldığı noktada, futbol deyimiyle "uzatmalar oynanırken" kendi kalesine attığı inanılmaz gol herkesi fena halde şaşırtmış durumda. Özellikle Avrupada ve dış dünyada Türkiyenin tam üyeliğine destek vermeye ikna olan ve bu yönde görüş belirten çevrelerde tam bir şok yaşanıyor. Bu desteğin sağlanması için uzun süredir yoğun çaba harcamış olanlar ise "şok" deyiminin bile karşılayamayacağı bir ruh halinin etkisinde. AB ile ilgili gelişmeleri en yakından izleyen gazetecilerden biri olan Zeynep Göğüş, "Bugün Brükselde ve Avrupa başkentlerinde Türkiyenin ABye alınması için canını dişine takıp çalışanlar çıldırmak üzereler. Seyrettikleri Türk filminden hiç bir şey anlamıyorlar" diyerek ifade etmiş bu durumu. (Hürriyet, 18 Eylül 2004). Yıllardır Brükselin nabzını tutan Hadi Uluengin ise, 6 Ekimde açıklanacak olan "Türkiye Raporu"nun taslağının bile henüz ortaya çıkmadığını belirterek şunları yazmış: "Türkiye Raporu hem yazılırken, hem de tartışılırken AB Komisyonu kanlı bıçaklı kavgalara sahne olacak. Hatta önemli bir ihtimalle uzlaşma sağlanamayacak ve karar oybirliğiyle benimsenemeyeceğinden sonuç parmak hesabına kalacak. Fakat ben hemen hemen eminim ki evet parmakları mutlaka fazla çıkacak." (Hürriyet, 18 Eylül 2004)Sevgili Hadinin iyimserliğine katılmak istiyorum ama İstanbulun bıçkın kabadayı yetiştirmekle ünlü semtlerinden birilerinin, gidip o lehimize oy verecek parmaklardan bazılarını kırmalarından da endişe etmeye başladım son gelişmelerden sonra.Türkiyenin AB üyeliği için yoğun çaba harcamış olan kuruşlardan biri olan TÜSİADın Antalyadaki Yüksek İstişare Kurulu toplantısına katılan UNICE Genel Sekreteri Phillippe de Bucka zina konusuyla ilgili bir soru sormak isteyen arkadaşımız Ahmet Erhan Çelikten bu soruyu sormamasını rica eden bir TÜSİAD yetkilisi, "Aman bunu sormayın, zinanın İngilizcede karşılığı bile yok, adam bizi İran zanneder", demiş.Oysa biz ne İrana benzeriz, ne de başka bir ülkeye. Biz kendimize özgü bir ülkeyiz, beklenmedik anda umulmayacak başarılara imza atarız, örneğin futbolda dünya üçüncüsü oluruz, ondan sonra kendi kalemize gol atarak kazanacağımız maçı kaybederiz.Dün bunları düşünürken birden derin bir sıkıntı bastı içime ve gazetelerin her zaman dikkatle okumadığım bölümlerine ve sayfalarına kaydı gözüm. Dikkatimi çeken ilginç haberlere rastladım. Onları okuyunca bu ülkede her şeyin olabileceğine ve "kendi kalemize nasıl gol attık" diye dövünmenin gereksiz olduğuna siz de inanacaksınız eminim. Kırarız parmaklarını İşte dünkü gazetelerden derlenmiş örnek haberler demeti: Yaşlıları ve engelli çocukları karın tokluğuna köle gibi çalıştırdıkları anlaşılan Arslanlı köyü sakinleri, "Evlerimizde yaklaşık 350 yıldır bu işçileri çalıştırıyoruz" dedi. (Milliyet)Türkiyede büyücülük ve falın varlığını koruduğu ortaya çıkınca Diyanet İşleri Başkanlığı harekete geçti. 26 Kasımda camilerde okutulacak Sihir ve Büyünün Karanlık Dünyasından Uzak Durmak başlıklı hutbede falcılık, astroloji ve medyumluğun İslama aykırı olduğu vurgulanacak. (Radikal)Ardahanlı ikiz kardeşler Gökhan ve Okan banyo sırasında anlaşamayınca yazıtura attılar. Gökhan yazı deyip kazandı ama girdiği banyoda şofbendeki gaz kaçağından öldü. (Sabah)Altına kaçırınca elektrikli battaniye çarptı, öldü. (Vatan)Galatasaray, BJK ve Fenerbahçe sembollü prezervatifler yok satıyor. Kadınlar hayvan figürlüleri, erkekler ise taraftar prezervatiflerini tercih ediyor. (Akşam) İyi şeyler, yani iyi pazarlar efendim. oulagay@milliyet.com.tr Olmaz demeyin