Fransa'nın önde gelen araştırma kuruluşlarından IFRI tarafından mart ayında yayınlanan bir araştırma raporu, dünya sanayinin 1990'lardaki haritasının 2000'lerde nasıl değiştiğini ortaya koyuyor. Küreselleşme süreci dünya sanayini kapsamlı bir dönüşüme zorluyor. Küreselleşme sürecinin farklı aşamalarında farklı sanayi sektörlerinin öne çıktığı ve atılım yapan ya da atılıma ayak uyduramayan ülkelerin de değiştiği görülüyor. Grafik 1'de de görüldüğü gibi, raporun en ilginç bulgularından biri şu: 1990'lı yıllarda dünya sanayi ihracatını en fazla etkileyen dinamik sektörler olarak öne çıkan bilgisayar, elektronik parçalar ve RTİ (Radyo Televizyon-İletişim) iletkenleri gibi yüksek teknoloji kullanan 'yeni ekonomi' sektörlerinin dünya sanayi ihracatına katkısı 2000 - 2004 döneminde düşüyor;Buna karşılık metal işleme, kimyasal maddeler, otomobil, makine, ev aletleri, gemi yapımı ve hatta gıda ürünleri üretimi gibi 'eski ekonomi'ye ait sayılan sanayi sektörlerinin önemi ve dünya sanayi ihracatına katkısı 2000'li yıllarda artıyor. Grafik 2 ise raporun ikinci önemli bulgusunu ortaya koyuyor. Bilgi ve iletişim sektörlerinin patlama yaptığı 1990'larda dünya imalat sanayi ihracatına en büyük katkıyı yapan ABD, 2000'li yıllarda bu önceliğini tamamen kaybetmiş görünüyor. Japonya da, ABD gibi önemini kaybeden ülkeler arasında yer alırken önemi artan ülkeler arasında ise Çin ve Almanya öne çıkıyor.Küreselleşmenin 2000'li yıllarda yaşanmakta olan gelişme aşamasının, 'eski ekonomi'nin bazı sektörlerini yeniden "dinamik sektör" haline getirdiğini vurgulayan rapora göre bunun başlıca nedeni yeni AB üyesi olan ülkelerde Çin gibi bazı "Yükselen Pazar" (YP) ülkelerinin büyük bir hızla dünya ticaret sistemiyle bütünleşmeleri ve küresel dönüşümün yönünü belirlemeye başlamaları. Bu süreçte: Uluslararası firmaların yeni AB üyesi olan ülkelerle Çin gibi bazı YP ülkelerindeki yatırımları, bu ülkelerin orta ve ileri teknoloji gerektiren ürünlerin üretiminde ve montajında uzmanlaşmalarını sağlıyor.Bu ülkelerin hızla sanayileşmesi, muazzam boyutlarda bir yatırım malı talebi doğurduğu için yatırım malı sanayilerinde uzmanlaşan ülkelerin dünya sanayi ürünleri ihracatına katkısı artıyor. Bu iki faktörden birincisi ucuz işgücünü kullanarak ve parasının değerlenmesini önleyerek önemli bir rekabet avantajı elde eden Çin'in, ikincisi ise Almanya'nın yükselişini açıklıyor. Yatırım malları üretiminde iddialı olan Almanya'nın bu sektörlerde yenileşmeye yatırım yaparak, üretim zincirinin bazı halkalarını ülke dışına kaydırarak ve Almanya'daki ücret artışlarını sınırlı tutarak bir rekabet avantajı sağladığı ve ihracatını artırma olanağını bulduğu anlaşılıyor.Luis Miotti ve Frederique Sachwald'ın imzalarını taşıyan "The Old Economy in the New Globalization Phase" ( Küreselleşmenin Yeni Aşamasında Eski Ekonomi) adlı bu önemli raporu irdelemeye yarın devam edeceğim. oulagay@milliyet.com.tr ABD yerine Çin ve Almanya