Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İkinci sahne, Cüneyt Beyin duasının nihayet kabul edildiği gün Amerikada yaşanıyor. İncilden bir bölüm okuyarak güne başlayan, eski alkolik, yeni Başkan ve Başkomutan George W. Bush, Iraka bomba yağdırmak için düğmeye basmak üzere, birden Türkiyeye verdiği sözü hatırlıyor, yanındakilere dönüp "Paragöz Türklerin parası hazır mı çocuklar?" diye soruyor ve hatırlatıyor: "Iraka bomba atmadan Türkiyeye 8.5 milyar dolar atacaktık, sakın unutulmasın."Üçüncü sahne ABDnin savaş kararını açıkladığı gün Türkiyede yaşanıyor. "Savaşa karşıyız" ya da "Müslüman kardeşlerimize karşı açılacak bir savaşa hiçbir şekilde destek sağlamayız" diyenlerin büyük çoğunlukta olduğu Türkiyede başta iktidar mensupları olmak üzere pek çok kimse, ABDden gelecek savaş dolarlarıyla neler yapacağını, nasıl köşeyi döneceğini düşünüyor. Iraka yağan bombalardan çok Amerikadan yağacak dolarlar konuşuluyor. Birinci sahne Türkiyede yaşanıyor. AKP lideri Tayyip Erdoğanın siyasi yakını (diğer sıfatları reddettiği için bu deyimi kullanıyorum) Cüneyt Zapsu Bey, dondurucu soğuğa aldırmadan evinin balkonuna çıkmış, yakarıyor, "Allahım" diyor, "George W. Bush kuluna kuvvet ve cesaret ver, artık şu savaş emrini versin ve akıllı bombalarını yağdırsın Iraka, biz de dolarları alalım, ekonomimizi uçuralım." Ambargolu kafalar Ben dün sabah bu yazıyı yazarken meşhur tezkerenin kaderi henüz belli olmamıştı ama işadamlarından "piyasa uzmanları"na ve ağırlığı olan medya mensuplarına kadar kamuoyu oluşturmada etkili olan kesimin eğilimi belliydi. Onlara göre tezkerenin onaylanmaması durumunda Türkiyenin başına türlü çeşitli felaketler gelebilirdi. Bu ortamdan yararlanılarak çıkartılan bir söylentiye göre tezkerenin onaylanmaması halinde ABD, IMFyi de yanına alarak Türkiyeden bütün desteğini çekecek, doları 3.5 milyon liraya tırmandıracaktı. AKP lideri Tayyip Erdoğan da bu yıl 73.5 milyar dolar borç ödemesi gereken Türkiyenin başka seçeneği olmadığını söylememiş miydi zaten.Türkiye bu seçeneksiz gibi görünen noktaya işte bu kafalarla geldi. Siyasetçilerimiz ve aydın geçinenlerimiz, hep günü kurtarmak mantığıyla davranıp en aşikâr seçeneği savunmakla yetindiği için farklı seçenekleri düşünme ufkunu yakalayamadık. Buna yeltenenleri ise hayalci, romantik, maceracı diye niteleyip sesini boğmaya çalıştık. AKP ve hükümet çevrelerinden yapılan açıklamaların ışığında, bu "mutluluk" sahnelerini daha da geliştirebiliriz. Cüneyt Zapsu Bey hafta içinde yaptığı bir konuşmada, "ABD ile konuşulan yardım paketinin yarısının bile gerçekleşmesi durumunda ekonominin hak ettiği ivmeyi ilkbaharda kazanacağını" söylemiş ve "Savaşın ekonomiye negatif bir etkisi olmayacak" (Hürriyet, 27 Şubat) demiş. Devlet Bakanı Ali Babacan ise "İlk bombadan önce 8.5 milyar dolar gelecek"(Hürriyet, 27 Şubat) müjdesini vermiş. Farklı düşünmek Farklı olasılıkları da gündeme getirerek birilerinin tahammül sınırlarını zorladım herhalde gene. Bu tür kritik kavşakların farklı seçeneklere yönelmek için fırsatlar yarattığını söylersem daha da kızabilirler bana. Onların hışmına uğramadan noktayı koyayım en iyisi. oulagay@milliyet.com.tr Bu kafanın tipik özelliği akla ilk gelen, en basit ve gerçekleşme olasılığı yüksek görünen seçenek üzerinde odaklanıp onun dışındaki tüm seçenekleri dışlamak. Şimdi de meşhur tezkerenin TBMMde onaylanması, Irakta savaş çıkması ve bu savaşın tam da ABDnin umduğu gibi sonuçlanması halinde bundan Türkiyenin nasıl yararlanacağını hesaba katan senaryo revaçta. Amerikadan dolar yağacakmış diye dolarını bozduran sokaktaki vatandaş da bu senaryoyu ezberledi. Pekiyi ya bu senaryo tutmazsa? Ya savaşın çıkması gecikirse ya da dünyanın en netameli bölgesi olan Ortadoğu bir anda karışır ve ABDyi destekleyen Türkiye hedef haline gelirse? Ya da başka öngörülmeyen gelişmeler yaşanırsa? Ekonomide "bahar uçuşu" yerine savaş paniği gündeme gelirse?