Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Arjantin bana en çok dokunan, hüzün veren ülkelerden biridir. Cumhuriyet gazetesine dışardan yazı vererek gazeteciliğe ısındığım 1970'lerden bu yana hep acıyla karışık bir merakla izlerim, hiç görmediğim bu ülkeyi. Bunda tango kültürünün ve Güney gibi unutulmaz filmlerin de etkisi var mı bilmiyorum ama beni asıl etkileyen şey Arjantin'in ve Arjantin halkının düş kırıklıklarıyla dolu serüveni galiba.
Bir zamanlar dünyanın yedinci en gelişmiş ekonomisi iken sonra başı beladan kurtulmayan ve ancak enflasyonun 5000'lere tırmandığı bir süreci yaşadıktan sonra ekonomisine istikrar kazandıran adımları atabilen Arjantin, bugün gene derinleşen bir ekonomik krizin pençesinde. Oysa 1990'ların başında Arjantin "para kurulu" uygulamasına geçerek ekonomisini istikrara kavuşturduğunda ne kadar umutlanmıştım. Karılı - kocalı Peron efsanesinin iflası sonrasında 1970'lerde Latin Amerika'nın en gaddar askeri yönetimlerinden birinin eline düşen ve ancak İngiltere karşısındaki Falklands hezimeti sonrasında askerlerden kurtulabilen Arjantin'in ekonomide de "makus talihi"nin yeneceğini düşünmeye başlamıştım.
Arjantin deneyi gerçekten de "para kurulu" uygulamasının en başarılı örneklerinden biri olarak göründü başlangıçta. Makroekonomik istikrarın sağlanması, yıllık enflasyonun tek haneli rakamlara inmesi, yabancı yatırım sermayesinin da katkısıyla büyümenin hızlanması ve gelirlerin artmaya başlaması herkese umut veriyordu. Hatta Arjantin'deki uygulamayı Türkiye'nin de yararlanabileceği bir örnek olarak görmeye başlamıştık.
Ancak sonra bu başarı sürdürülemedi. Bunun analizini burada yapmak tabii ki olanaksız ama asıl sorunun Arjantin'in rekabet gücünü artıramaması olduğu söylenebilir. Makroistikrarın sağlanması ve ülkeye yabancı doğrudan yatırım sermayesinin gelmesi de Arjantin'in bir verimlilik ve rekabet gücü sıçraması yapmasına yetmedi galiba. Arjantin'in "para kurulu" uygulamasıyla parasını bağladığı ABD dolarının son beş - altı yıldaki tırmanışı da bunun üstüne gelince Arjantin bir kez daha ekonomik çıkmazın içine sürüklendi. Ülke ekonomisi dört yıldır büyüyemiyor ve Arjantin 132 milyar dolarlık kamu kesimi borcunu çeviremiyor. Geçen hafta açıklanan son ekonomik kurtuluş planı "para kurulu"nu koruyarak, yaklaşık 100 milyar dolarlık kamu kağıdını devlete faiz avantajı sağlayacak yeni tahvillerle değiştirerek ve ekonomiyi canlandıracak bazı önlemler alarak bir çıkış yolu arıyor ama bunun başarılı olacağına içtenlikle inanan yok gibi. Arjantin yeni hüzünler yaşamaya hazırlanıyor sanki.
Arjantin'de bunlar olurken 2000 yılı sonbaharından beri "problemli ülke" olarak adı Arjantin'le birlikte anılan Türkiye, ABD'nin ve IMF'nin son aylarda Arjantin'den esirgediği desteği Türkiye'ye sağlayacağı umuduyla, geçici bir iyimserlik yaşıyor. "Türkiye destek alıyor, ben alamadım", diye ağlama Arjantin. Unutma ki sen Afganistan'a çok uzaksın, üstelik Müslüman bir ülke de değilsin ve dalgalı kur yerine hala "para kurulu"nda ısrar ediyorsun.