Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dünya Ekonomik Forumu toplantıları için Davos’a ilk geldiğim yıllarda tanıdığım Brezilyalı gazeteci Clovis Rossi’ye kaldığım otelin asansöründe rastladım. Hemen o eski Davos günleri geldi aklıma, dünkü yazımda da değindiğim gibi, Brezilya ve Türkiye o dönemde hep borç sorunları ve aşılması zor görünen çıkmazlarıyla Davos gündemine gelirdi. “Dünya ne kadar değişti, değil mi?”, diye sordum kendisine. “Evet, öyle”, dedi bana büyük bir heyecanla İstanbul’a duyduğu hayranlığı anlatmaya başladı. Davos’a gelmeden önce ilk kez İstanbul’u ziyaret etmiş ve deyim yerindeyse çarpılmıştı.
Dün Davos’ta uluslararası medya mensupları için düzenlenen öğlen yemeği öncesinde, George Soros’un yapacağı konuşmayı beklerken Time dergisinin Hong Kong’da görev yapan ekonomi yazarı Michael Schuman ile tanıştım. Bir yıldan beri Hong Kong’da yaşayan muhatabıma
bu yılki Davos’un parlayan yıldızlarından biri olan Çin’in başarı hikâyesini nasıl değerlendirdiğini sordum.

Çin’i bırak, Türkiye’ye bak
Daha önce Japonya ve Güney Kore’de de görev yapmış olan Schuman, “Çin’in atılımı da temelde Asya modeline uyuyor, devletin rolü çok önemli. Çin, atılım sürecine çok düşük bir bazdan başladığı için ve başta insan gücü olmak üzere devreye sokacak muazzam kaynaklara sahip olduğu için büyük atılım yaptı ama ben bunun çok uzun süreceğine, bu başarı hikâyesinin aynı şekilde devem edeceğine inanmıyorum,” diyor ve şöyle devam ediyor: “Son dönemde bana en çok umut veren hikâye ise Türkiye’nin hikâyesi.” O da İstanbul’dan müthiş etkilenmiş, Türkiye’de ve özellikle İstanbul’da görev yapmaya hevesli olduğunu anlatıyor.
Türkiye’nin ve özellikle İstanbul’un küresel seçkinlerin gündeminde farklı bir yer işgal etmekte olduğu kesin. Küresel tabloya bakılırken bütün ülkelerin durumu ve performansı hesaba katılıyor ve buna göre bir karşılaştırma yapılıyor. Bu yıl Davos’a hâkim olan havanın da gösterdiği gibi, Türkiye’yi içine almayan Avrupa’nın hali hiç de parlak değil. Avrupa’nın daha sorunlarına teşhis koyma aşamasında olduğu, çözümleri ise belki daha da ciddi krizlere sürüklendikten sonra bulabileceği izlenimi var çoğu kimsede. ABD’nin de gerek ekonomik ve mali sorunlarını aşmada, gerekse etkili bir iktidar yaratacak toplumsal konsensüse ulaşmada ciddi sorunlar yaşayacağı kanısı yaygın.

Türkiye’nin şansı
Türkiye bu ortamda en fazla dikkat çeken ülkelerden biri haline gelmiş durumda. Türkiye’nin ekonomide başarılı olduğu konusunda yaygın bir kanı var, ayrıca Arap Baharı’nın Davos gündemine de geldiği ortamda, Türkiye “laikliği ve demokrasiyi içselleştirmiş bir Müslüman ülke” olarak da dikkat çekiyor.
Türkiye’nin, dünyanın muazzam bir değişim geçirdiği son on yılda kat ettiği mesafeyle büyük bir fırsat yakaladığı açık ama bu fırsatı iyi kullanması için bu hikâyeyi gölgeleyecek uygulamalara yönelmemesi şart.