Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Yerel seçim kampanyasını biraz da hayretle izledim doğrusu. Halkımızdaki, insanımızdaki yerel yönetici - ya da hiç olmazsa muhtar - olma arzu ve iştiyakını nasıl yorumlamak gerektiğini düşünüp durdum, hatırı sayılır bir görüntü kirliliği yaratan bu kampanya boyunca. Bir mucizeyle bile seçimi kazanma şansı olmayan adayların, nasıl canla, başla seçim kampanyasını sürdürdüklerine, akıl almaz harcamalar yaptıklarına bir türlü akıl erdiremedim. Herhalde bu olayın içinde olmanın, fiyakalı fotoğraflarını duvarlarda sergilemenin, medyada yer almanın ve birilerinin desteğini görmenin sağladığı çok özel bir tatmin var insanlara. Bu panayırın içinde oyuncu olarak yer almak, seçimi kazanma umudu olmayan adaylar için de bu serüveni yaşanmaya değer kılıyor belki de.
Yerel yönetimlere talip olan kimi adayların han, hamam, apartman blokları, hastane, arsa ve tarla edinmedeki üstün başarılarının yanı sıra, birçok adayın akıl almaz projeler üretmedeki başarıları da göz yaşartıcı düzeydeydi. Konu yerel seçimler değil de hayali proje üretme yarışması olsaydı jüri fevkalâde zorlanırdı eminim. Bu vesileyle üretilen projelerle yalnızca ülkemizde değil dünyanın herhangi bir ülkesinde bile ödül kazananlar olabilirdi.

Her yıl seçim olsun
Yerel seçimlerin insanımızdaki yerel yönetici olma tutkusunu ve sonsuz yaratıcılığı ortaya çıkarmanın ötesinde, ekonomimize de muazzam bir katkısı oldu. Dünkü Hürriyet gazetesinde yer alan bir habere göre, yalnızca mahalle muhtarı olmak için seçime giren 176 bin 835 muhtar adayının yaptığı seçim harcaması 450 trilyon lirayı bulmuş. Bu tür hesaplamalar hep doğruluğu tartışmalı bazı varsayımlara dayandırılır ama eğer bu rakam doğruya yakınsa, yerel seçimler için yapılan tüm harcamanın ne kadar olabileceğini varın siz hesap edin.
Katrilyonlarla ölçülmesi gereken bu harcamaların sürekli olarak durgunluktan yakınılan bir ekonomide yapacağı olumlu etkiyi düşünebiliyor musunuz? Yıllardır kıpırdamayan inşaat sektöründe bile bir canlanma yaşanıyor yerel seçim sayesinde, işçi yevmiyelerinin üçe katlandığı, inşaat malzemesi stoklarının eridiği söyleniyor.
Bu vesileyle bir müthiş proje de bendeniz ortaya atayım bari ve yerel seçimlerin her yıl yapılmasını önereyim. Tabii bunca çabayla yerel yönetime gelecek kişilerin bir yıl sonra bu görevi bırakması onlara haksızlık olur ama Türkiye'deki yerel yönetimler beş gruba ayrılsa ve her yıl bir gruba giren yerlerde seçim yapılsa bu sorun da aşılabilir. Geçiş sürecinde kısa dönem yöneticilik yapanlar olacak kuşkusuz ama daha sonra sistem oturur ve her yıl bir yerel seçim panayırı yaşanır. Böylece hem siyasetçiler her yıl sınav vermiş olur, hem bu işlere hevesli olanlar hevesini alır, hem de ekonomi kazanır.

Yerel önemli ama..
Buraya kadar yazdıklarıma bakarak yerel yönetimlerin ve yerel yönetim seçimlerinin önemini küçümsediğimi sanmayın. Tam tersine, ulusal hükümetlerin yönettikleri toplumlarla ilgili belirleyici karar alma yetkilerinin hayli sınırlandığı bir küresel düzende, yerel yönetimlerin daha da büyük önem kazandığını düşünüyorum. Ancak bugünün dünyasında yerel yönetimlerde başarı elde etmek için de küresel bir vizyona sahip olmak gerekiyor.
Olaya küresel vizyon geliştirme boyutuyla yaklaştığımızda ise Türkiye'nin son dönemde yaratıcı bir katkı ortaya koyduğunu göremiyoruz. Şu an için önümüzdeki ana hedef Avrupa Birliği'ne tam üyelik. Sanki bizim için hazırlanmış tüm diğer hedefler bu ana hedeften türeyecekmiş gibi bir hava içindeyiz. Avrupa Birliği hedefi çok önemli kuşkusuz ama her Avrupa ülkesinin kendi hedefleri ve küresel vizyonu var. Türkiye de ekonomiden başlayarak her alanda kendi küresel vizyonunu ortaya koymak zorunda.