Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Karlarla kaplı olsa da bu yıl Dünya Ekonomik Forumu’nun rengi yeşil. Çevreci önlemlerin alındığı Davos’ta yeşil enerji de konuşulacak. Krizin bittiğine dair aşırı iyimserlik sergileyen iş dünyası ise artık temkinli

Yeşil Davos’ta kriz hayaleti

DAVOS
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) yıllık toplantılarıyla gündeme gelmeden önce sanatoryumlarıyla ve “ince hastalık”la iç içe geçmiş romantik aşk öyküleriyle ünlü olan Davos’ta hâkim renk bu yıl da beyaz, her yer karla kaplı ama WEF toplantısının rengi kesinlikle yeşil. Bunu Davos’a ulaşmadan hissediyorsunuz. Toplantı öncesinde katılımcılara gönderilen çağrıda, Davos’a çevre düşmanı özel araçlarla gelmekten kaçınmaları isteniyor ve ilk kez bu yıl uygulamaya konan bedava otobüs hizmetinden yararlanmaları öneriliyor. Davos’a gelecek özel araçların ise belli kriterlere uygun olması şart koşuluyor.

Çin’in atılımı
WEF’in bu yılki gündeminde küresel ısınma konusuna hayli geniş yer ayırılmış durumda. Kopenhag’daki toplantıdan sonra oluşan belirsizlik ortamından nasıl çıkılabileceği ve iş dünyasının bu sürece nasıl katkıda bulunabileceği Davos’un gündeminde.
Dünya ekonomisinin gündeminde başrolü ABD’den çalma konusunda emin adımlarla ilerleyen Çin’in yeşil enerjiye yönelme konusunda da çok iddialı bir programla ortaya çıkması bekleniyor. Bu iddia bu yıl Davos’ta ne ölçüde dillendirilecek bilmiyorum ama sonbaharda Çin’in 12. Kalkınma Planı açıklandığında Çin’in bu konuda ne kadar iddialı olduğu daha iyi anlaşılacak. Döviz rezervinde, otomobil üretiminde, ihracatta dünyanın en büyüğü olan Çin’in yeşil enerji atılımda da başa güreşeceği anlaşılıyor.

Krizin hayaleti...
İki yıl öncesine kadar, benim gibilerin biraz da hayret dolu bakışları altında, aşırı bir iyimserlik sergileyen iş dünyasının ve finans kesiminin liderleri şimdi çok daha temkinli, hatta ürkek bir havada. Küresel krizin panik aşamasının geride kaldığı konusunda bir görüş birliği var. Ancak krize yol açan sorunların çoğunun henüz çözümlenmediğini de herkes biliyor. ABD’den Çin’e pek çok ülkede dev operasyonlarla banka sistemi kurtarıldı ve görülmemiş boyutta devlet desteğiyle krizin depresyona dönüşmesi önlendi ama bunun kalıcı bir çözüm olamayacağı ortada.

... ve bankalar
Bunun en çarpıcı örneği banka kesimimde yaşandı. ABD’de, İngiltere’de ve bazı Avrupa ülkelerinde, çökme noktasına gelen ve sistemik risk yaratan büyük bankaların batmasına izin verilmedi ve bunun uzantısında banka sisteminin büyük kârlar yazacağı bir ortam yaratıldı. Bu ortamda rekor kâr eden bankalar ise bunun devlet desteği sayesinde gerçekleştiğini unutup şimdi kaldıkları yerden eski oyuna devam etmek ve çalışanlarına büyük primler vermek istiyor.
Başta ABD olmak üzere pek çok ülkede halkı çileden çıkartan bu tablo sonunda Başkan Obama’nın sabrını taşırdı ve bankalarla ilgili düzenlemeleri gündeme getirdi. Banka sisteminin halkın mevduatıyla kumar oynamasını önlemeyi amaçlayan bu düzenlemelerin nasıl olması gerektiği konusundaki yoğun tartışmanın Davos’ta da sürmesi bekleniyor. Bu yıl 225 üst düzey bankacının bu tartışmaya katılmak üzere Davos’a geldiği belirtiliyor.