Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) dün düzenlediği bir konferansla çok önemli bir araştırmanın startını verdi. İlk aşaması hemen önümüzdeki dönemde gerçekleştirilecek olan araştırma, yolsuzluk sorununun Türkiye'deki boyutlarının ortaya çıkarılması yolunda önemli bir adım olacak. Türkiye çapında 3000'in üzerinde denekle gerçekleştirilecek olan ilk aşamada, toplumumuzun yolsuzluk sorununu nasıl kavradığı, nasıl algıladığı saptanmaya çalışılacak ve bu anket çalışması sonucunda toplanacak bilgilerle Türkiye'deki yolsuzluk olaylarının bir şeması çıkartılmaya çalışılacak.
Araştırmanın daha sonra gerçekleştirilmesi planlanan ikinci ve üçüncü aşamalarında ise iş aleminin ve bürokrasinin yolsuzluk sorunuyla ilgili görüş ve deneyimleri saptanarak Türkiye'deki yolsuzluk düzeninin tablosu tamamlanmış olacak. TESEV Başkanı
Can Paker bu araştırmaya müthiş önem veriyor ve katkıda bulunması gereken kesimlerden beklediği ilgiyi göremediğini belirtiyor.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı
Hüsamettin Kavi de geçen gün İSO Meclisi'ndeki konuşmasında, yaptırdıkları bir araştırmada Türkiye'de ekonominin ancak % 54'ünün kayıtlı olduğunu saptadıklarını belirterek şunları söyledi: "Bir tarafta bütçe açığı, bir tarafta kayıt dışı; bir tarafta tüm topluma ödetilen dolaylı vergiler, öbür tarafta batırılan paralar, şebekeler, yolsuzluklar. Kim bunların hesabını kime soracak? Var mı yürüyen, çalışan, sonuç alan böyle bir sistem? Hiç şüphem yok, biz istiyor isek, kararlı olarak bu talebimizde ısrar ediyor isek, Türkiye bu yolsuzlukları aşacaktır."
Türk iş alemi, yolsuzluk sorununun boyutlarını saptayıp bu sorunu aşacak önlemleri almadan küresel ekonominin asli bir oyuncusu olunamayacağını sanırım kavradı artık. Bu sorunu aşmak için gerekli adımları atmaya ve
Sadettin Tantan gibi sorunun üzerine gitmeye kararlı görünen siyasetçilere destek vermeye hevesli görünüyor, günün gerçeklerini gören işadamlarımız.
Bunlar kuşkusuz umut verici gelişmeler. Ancak Türkiye'de yolsuzluk olaylarının üzerine giderken, hala bazı bakanların etki alanında bulunan kamu bankalarının (ya da kamu bankası gibi yönetilen bankaların), Türkiye'deki yolsuzluk olaylarıyla çok yakın ilişkileri ve girift bağlantıları bulunduğunu unutmamak gerekiyor. "Temiz toplum" arayışındaki herkesin ve özelikle geçen hafta iki özel bankayı daha sigorta fonu denetimine alan Bankacılık Üst Kurulu'nun hiç vakit kaybetmeden bu cepheye de eğilmesinde yarar var, zira o cepheden kötü kokular gelmeye devam ediyor.
Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr