Ünlülerin cenaze törenlerinde tabut başında fotoğraf çekilmesi rezilliğini Harun Kolçak vefat ettiğinde yazmıştım. Aradan geçen zaman diliminde bu çirkinlik artarak devam etti. En son Ayşen Gruda’nın cenaze töreninden sonra da, aklı başında insanlar bu tabut ve acı fotoğrafçılığına karşı seslerini yükselttiler. Tamam, elde akıllı telefon, tabut başında ünlü fotoğrafı peşinde koşmak ayıp da başka ayıplar da var. Mesela günlerdir cenaze törenine katılmayan ünlüler konuşulup duruyor.
Görüntü için...
İnanın, Gruda’nın hiç umurunda değil cenazesine kimlerin katılıp katılmadığı... Haftalarca hastanede yaşam savaşı verirken sanatçıyı ziyaret etme zahmetine katlanmayan, son kez de olsa iki güzel cümle kurmamış insanlar cenazeye gitse ne olur, gitmese ne olur? Belki çok ayıp yazacağım şey ama sadece kameralar olduğu için cenaze törenine giden, mikrofonlara iki şey söyleme derdine düşen hiç yok mu acaba? Çok acı ama “Yok, olur mu öyle şey” diye cevap veremiyorum bu soruya. Keşke Ayşen Gruda tüm sevdiklerini hastanede görebilseydi. Sadece o değil, tüm ağır hastalar için geçerli aynı dileğim...
Yaşarken söylemeli
Sevdiğimiz insanlara olan duygumuzu gösterme yerimiz, ardı olmamalı.
Kuzey Irak’ta, Duhok’a bağlı bir kasabanın adı Şeladize.
Cumartesi gününe kadar ne adından haberimiz vardı ne de orada, hemen yakınlardaki Sire’de bir Türk Silahlı Kuvvetleri üssü olduğundan.
Yazının başlığı Şeladize’de ne oldu ama asıl önemlisi ne olmadığı...
PKK’nın arzusu, provoke ettiği yerel halkın Türk üssüne saldırması ve açılan karşı ateşle de bir katliam yaşanmasıydı.
Bu sayede, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki askeri varlığını tartışmaya açacak, Türk askerini de sivil halkın üzerine ateş açan bir güç diye göstereceklerdi.
Bu oyuna gelinmedi, sadece bir kaç araç gereç ve çadır zararıyla atlatıldı olay.
Kuzey Irak Başbakanı Neçirvan Barzani, dün bir basın toplantısı düzenledi ve hem Türk Hava Kuvvetleri’nin hafta içerisinde bölgeyi bombalamasının hem de dün yaşanan olayların sorumlusu olarak PKK’yı ilan etti.
Bazı isimler vardır, onlar öldüğünde hiç tanımasak bile bir boşluk duygusu oturur içimize, bir üzüntü duyarız.
Son örneği, Ayşen Gruda oldu bu duygunun.
Mahallede iki ağaç arası ya da bir ağaçla üst üste dizilmiş taşlardan oluşan kale direğim de öldü biraz Gruda’yla.
Misket oynarken baş altı seçtiğim ve nedense en kıymetlisi saydığımız içi lacivet-sarı-kırmızı misketlerim dağıldı biraz.
Benim çocukluğumda her mahallede, her sokakta, toprak bulmak, görmek mümkündü.
O toprakta çivi oynardık hiç top bulamasak ya da topumuz patlamış olsa...
Kız-erkek oyunlarımız da vardı, uzatılmış don lastiği gibi lastiklerden atlama ya da sek sek oynardık ya da kukalı saklambaç.
‘Mustafa Kemal Atatürk
ve Temizlik’ kitabın adı, yazarı Yılmaz Özdil.
Önce 11 TL’den satıldı, şimdi de indirimle 7.15 TL’ye...
Bir de 10’lu seti var, hepsini alırsanız 99 TL yerine 64.35’ten alabiliyorsunuz.
O set içerisinde ‘Atatürk ve Annesi’,
‘Atatürk ve Hayvan Sevgisi’ gibi anlaşılabilir kitapçıklar var da, ‘Atatürk ve Temizlik’
adına da kitap yazdınız mı, iş Atatürk’ü sevmek ya da çocuklara tanıtmaktan çıkıyor biraz.
Türkiye’ye dair hayalleri farklı olabilir ya da aynı hayale ulaşmak için seçtikleri yol farklı olabilir, hiç fark etmez.
Bu ülkede yaşayan herkesin Cumhurbaşkanı olarak, düşüncelerinin farklı olduğunu bildiği Fazıl Say’ın sanatını ayakta alkışladı Erdoğan.
Fazıl Say da, davetine icabet eden, ABD’li misafirini gururla konserine getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tüm saygısıyla ağırladı.
Güzel olduğu kadar öğretici bir kare bu...
Farklı hayaller kuruyor olmak, birbirimize saygı duymaya da iyi yaptığımız şeyleri görmezden gelmeye sebep değil işte.
Bu kare, ülkenin tüm siyasi renkleri tarafından iyi anlaşılırsa, Türkiye bambaşka bir ülke olur...
DENİZ ÇAKIR VE CÜBBELİ AYNI UÇAKTA...
Geçen Cumartesi günü İstanbul-Gaziantep uçağında oldukça ilginç bir grup birlikte yolculuk etti.
Dün her yerde bu fotoğraf karesi vardı. Sıla’nın MasterChef jürisi olarak tanınan Hazer Amani’yle araçta çekilmiş fotoğrafı bu. Kimi ‘Uyurken yakalanmışlar’ diye yazmış, kimi yorumlarda ‘Ne uyuması, sızma hali bu’ diye yazanlar da var. Takıldığım şey bu değil ama kareyi görüp de Sıla’nın yaşadığını söylediği şiddet olayını haklı göstermeye çalışanlara bir çift lafım var:
Gerekçesi her ne olursa olsun şiddet bir seçenek değildir, insan olanlar için.
Gelelim asıl takıldığım konuya: Fotoğraftaki alyansı gördünüz değil mi?
Kocaman, gözden kaçamayacak kadar büyük...
Eğer bir ilişki ya da tek gecelik bir macera yaşandıysa, sorumluluk bu alyansı görende mi yoksa parmağına takmış olanda mı? Asıl sorumluluğun, bir ömür boyu diye söz veren, alyansı parmağına takan kişide olduğuna inanıyorum.
Görgüsüzlük mü reklam mı?
Prenses Diana eğer kampanyaya destek vermeseydi, dünyada kara mayınlarının yarattığı tehlikeden haberdar olmayacaktı milyonlarca insan...
Anjelina Jolie olmasa, dünyada bir sürü insan, mülteci sorununun ve mültecilerin yaşadıkları sorunların fakına varmayacaktı.
Susuzluğun ne demek olduğunu, Sudan’da, iç savaşın yaralarını sarmaya çalışan Darfur’da görmüş biriyim.
Görmek yetersiz bir kelime aslında, su olmadığı için ciğerlerinize dolan hava bile sidik kokuyordu.
Bu hafta Kamerun’da tam 11 su kuyusu açtı Umuda Koşanlar Derneği.
Akan ve içilebilir bir suyla tanışan çocuğun yüzündeki ifade çok şey anlatıyor ama Gamze Özçelik olmasa bu fotoğrafı görmeyecektik çoğumuz.
İyiliğin ancak bir ünlü katıldığında haber değeri taşıdığı bir dünyada yaşıyoruz uzun zamandır.
- Menbiç ve Fırat’ın doğusunda yeni bir yönetim ve karma savunma birlikleri oluşturulacak.
- Bu yeni yönetim modelinde Suriyeli olmayan kişiler yer almayacak. (İddia o ki, planın bu maddesi “Rojava Özerk Yönetimi” içerisinde yer alan terör örgütü PKK yöneticilerini devre dışına çıkarmak için yazıldı)
- Bu yeni yönetim modeli için 18 bin kişilik bir silahlı güç oluşturulacak.
Bu gücün 6 bin kişisi, Kuzey Irak’tan Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği’ne bağlı özel kuvvet gücü Zerevani tarafından eğitilen Roj peşmergeleri denilen gruptan oluşacak. 10 bin kişilik bir grup YPG’nin ana nüvesini oluşturduğu Demokratik Suriye Güçleri’nden, 2 bini de yerel güçlerden oluşacak.
- Bu planın muhatabı, Astana toplantılarına dahil edilen Suriye Kürt Ulusal Konseyi olacak. Gelen bilgilere göre bu plan Suriye Kürt Ulusal Konseyi’ne iletilmiş durumda. Konsey, görüşünü açıklamadan önce YPG’nin elindeki tüm siyasi tutukluları koşulsuz serbest bırakmasını ve Rojava’da ofis açma hakkı tanınmasını talep ediyor.
Washington’ın en geç gelecek ilkbahara kadar uygulamaya koymak istediği bu plana dair bilgilerin tamamı Kuzey Irak kaynaklı.
ABD Dışişleri Bakanı’nın, Çarşamba öğleden sonra, Kuzey Irak’a sürpriz bir