“Ben babamdan daha kıroyum” diye yazan bir başlık altında dikkatimi çekmişti ilk.
Ben de kız babasıyım ya, hoşuma gitti babasını savunan kız çocuğu cümlesi.
Sonra haberi içini okudum, gerçek cümlenin “Babam kıroysa, ben ondan daha kıroyum” olduğunu fark ettim.
Türkücü Mahmut Tuncer’in popçu kızı Gizem Tuncer, babasının kanatları altında yürüyen bir aile bireyi diye geçmek kolay.
Oysa kızını okulundan şoförle aldıran bir baba Tuncer.
Bunun bir önemi yok, parayla babalık olmaz ya, okuldan şoförle alınan genç kızı bir yıl boyunca her gün Beyoğlu’nda bir kafeye götürmüş şoför.
Karnını doyurması ya da arkadaşlarıyla buluşması için değil, çalışması, o mekanda garsonluk yapması için.
İrem Derici’nin hayatındaki adamın eski sevgilisinin açıklamaları vardı pazartesi günü her yerde.
Özeti, “Derici erkek arkadaşımı baştan çıkarmak için çok şey yaptı, elimde çirkin görüntüleri ve yazışmaları var” dedi.
Yani ilişkisi olan bir adamı baştan çıkaran fettan bir kadın portresi çizildi bir başka kadın tarafından.
İsimler hiç önemli değil, aldatılmak da kötüdür ama bu bakış açısına her zaman karşı çıktım.
Ayarttığı söylenen kadın istediği kadar fettan olsun, sevgisi gerçek olan biri düşmez oyunlara.
Ayarttığı söylenen kadın istediği kadar ısrarcı olsun, seven bir adam, o kadının dans ekibinden ayrılır, telefonunu ve gerekirse adresini değiştirir.
Yani ayartan kadın ne kadar fettan olursa olsun, erkek ilişkisinin arkasında ve sağlam durursa sorun olmaz, ilişki bitmez, iyiler kazanır!
- İstatistiklere göre ortalama kullanım süresi 15 dakika, yok olma süresi yaklaşık bin yıl.
- Bir ton plastik poşet 35-40 dolara üretiliyor, bir ton plastik poşetin geri dönüşüm maliyeti tam 4 bin dolar.
- Yaksan, atmosfere siyanürden daha zehirli dioksin salınıyor, toprağa gömünce yer altı suları kirleniyor, bitkilerin yapısı bozuluyor.
- Plastik poşet yapımında kullanılan petrol bazlı polietilen sadece hayvanlar ve doğa için değil insanlar için de zararlı, zehirli bir madde.
- Her yıl 4-5 trilyon plastik poşet üretiliyor, bu üretim için 40 milyon varilden fazla petrol harcanıyor.
- Bangladeş, Tanzanya dahil, 68 ülkede naylon poşete dair çıkarılmış kanunlar var. 32 ülkede naylon poşet tamamen yasaklanmış durumda.
- Türkiye’de başlayan naylon poşete para uygulaması erken değil geç. Amaç da hazineye para toplamak değil AB uyum yasalarını tamamlamak...
Adı Nino Varon...
Hayatımıza dokunan, birçok şarkının, birçok sanatçının, yolunu açan adam o.
Cem Karaca’nın arkasında pavyonda gitar çalmak da var kariyerinde, Nilüfer’i keşfeden, Tanju Okan’ı şarkılarıyla örtüştüren, Duman ve Bulutsuzluk Özlemi’nin yolunu açana adam olmak da...
Anlatması çok uzun sürecek ama Ajda Pekkan, Modern Folk Üçlüsü, Füsun Önal ve Timur Selçuk diye uzayıp gidiyor liste.
Türkiye’deki ilk caz albümünü yapmak gibi başka özellikleri de var.
Tam belgeseli yapılacak adam o.
Mesela ‘Arkadaş’ parçasının ofisinde hangi elektriklenme sonucu doğduğunu anlatmalı.
Laiklik adı altında sokakta içki içme eylemleri yapıldı bir zamanlar bu ülkede.
Çok saçma, laiklik dediğimiz ilkenin sağladıklarını içki içme özgürlüğüne indirgeyen eylemlerdi bunlar.
Yılbaşı gecesi, sosyal medyada Nesrin Topkapı’nın görüntüleri paylaşıldı bol bol. “Eskiden ekranlarda dansözler olurdu ama artık yok” tadında cümleler kuruldu altına. Arkadaş laiklik dediğimiz ilkenin kazandırdıklarına haksızlık değil mi bu da?
Padişah 3’üncü Selim’in Köçekçe bestelediği bir ülkede “Ekranda dansöz yok” diye laiklik üzerine cümle kurmak garip değil mi?
“Kadın bedeninin ticari meta haline getirilmesine karşıyım” diyen birinin ekranda dansöz eksikliğinden bahsetmesi çelişki değil mi?
“Oryantal dans da tıpkı salsa ya da tango gibi bir türdür” diye itiraz edenler çıkabilir, haksız değiller.
Fakat Türkiye’de bir başka algıda gidiyor iş çok uzun yıllardır.
Washington merkezli düşünce kuruluşu Turkish Heritage Organization Başkanı Ali Çınar, ABD’nin Suriye’den çekilmesinin perde arkasını anlattı: “ABD, Irak’ta yaptığı hataların tekrarını Suriye’de yapmak istemiyor. İç politikada da ‘Ben DAEŞ’i yendim dönüyorum’ ile puan kazanmak istiyor. Türkiye’nin dik duruşu ve alternatifli çözüm getirmesi ise en büyük etken oldu”
Bakanlara yaptırımlar, karşılıklı tehdit mesajları, Türkiye’nin NATO’daki varlığını sorgulayan bir hava derken, Washington-Ankara ilişkilerinin en sarsıntılı yılı oldu 2018. Yılın son ayında, ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’deki ABD askeri varlığını sona erdirme kararı ve ardından sıcak Türkiye mesajları gözle görülen bir yumuşama sağlasa da kriz bitti demek için henüz erken. Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceğini Washington merkezli düşünce kuruluşu Turkish Heritage Organization Başkanı Ali Çınar ile konuştum. Washington’daki YPG propagandası ve devam eden S-400 krizine bakacak olursak şu an en fazla ihtiyatlı bir iyimserlik içinde olunabilir manzarası çıktı ortaya...
- ABD Başkanı Trump, son dakikada Suriye’den çekilme kararından vazgeçer mi?
Başkan Trump’ın bu saatten sonra fikir değiştireceğini zannetmiyorum. Zira
YPG’nin tepe isimlerinden Salih Müslim “Diplomasi açısından zayıf bir yıl oldu” diye değerlendirdi 2018’i.
PKK’nın terör propagandası sitesinde yayınlandı bu sözleri.
Mısır dışında tam destek alabildikleri Arap ülkesi de çıkmamış.
Suriye rejimiyle bir noktaya varamamışlar, İngiltere ve Fransa’daki görüşmeler de istedikleri sonucu vermemiş.
Aslında sürpriz değil tüm bunlar, Suriye için önemli diplomatik gelişmeleri kronolojik olarak sıralamış terör örgütü.
Her önemli dönemeçte Türkiye adını yazmak durumunda kalmışlar.
2018’in kaybedeni hiç tartışmasız PKK’nın Suriye kolu YPG.
YILIN AYIBI...
Gülben Ergen’le 55 dakika yayın yaptım dün sabah radyoda. Önce 38’inci okulu açan ‘Çocuklar Gülsün’ projesini konuştuk.Sonra Anadolu’dan çocuk manzaralarını ve bir kaydırağın hayatı ne kadar değiştirdiğini...
Van’a, Kars’a ve Trabzon’a gittiğinde neler öğrendiğinden bahsettik bir süre. Çocuklar söz konusu olduğunda magazin kavgalarını sormak haksızlık olurdu. Sadece beş dakika açtım konuyu, cevaplarımı aldım, kapattım.
Yayın boyunca dikkatimi çeken şey, ikizlerin doğumu, 2.5 aylık hastane süreci, evde ders çalışma halleri gibi üç oğlundan da bahsederken yüzüne yayılan ışıltı oldu. Dayanamadım, yayının sonunda, “Sen çok kaynanalık yapacaksın galiba!” dedim.
İlk tepkisi, “Ama daha çok var o zamana” oldu ama ardında da “Evet, benden fena kaynana olacak galiba” diye devam etti. “Bana yemeğe gelecekler mi, bana uğrayacaklar mı diye merak edeceğim” diye de ekledi. Karı-koca sıfatını kaybedip, anne-baba sıfatını koruyabilen, Mustafa Erdoğan’la yılbaşı ve bayram tatillerini bölüşüp, zaman zaman birbirlerini idare eden iki insan portresi çıktı ortaya.
Çocukların kısmetini kapatmak gibi olmasın ama Ergen, fena kaynana olacak, o “Galiba” dese bile başka türlüsü mümkün değil.
Erkan Bey,