NBC Televizyonu, 2 Mart 2018’de, Başkan Trump’ın, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster’ı, birkaç ay içinde görevinden alacağını duyurdu.
Aynı gün, Beyaz Saray Sözcüsü, “Az önce içeride beraberdik, Başkan haberin kesinlikle yalan olduğunu söylüyor” dedi.
Haberden tam 2 hafta sonra, 16 Mart’ta, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster görevden alındı.
Ekim 2017’de, NBC, Başkan Trump’ın, nükleer silahları 10 kat arttırmak istediği haberini yaptı.
Trump öyle çok kızdı ki, NBC’yi “lisansınızı iptal ederim” diye tehdit etti.
Tam bir sene sonra, Trump, 1987’de imzalanan orta menzilli nükleer füzelerin sayısının azaltılması anlaşmasından çekileceğini açıkladı
Bir çocuk ailesine, hele ki bir kız çocuğu babasına isyan ettiğinde, orada bir sevgisizlik değil, daha fazla sevilme ihtiyacı var demektir... Bir kız, babasını kıracak cümleler kuruyor, canını acıtmaya çalışıyorsa, sebep; öfke ya da intikam duygusu değil, canı çok yanan ve bunu ancak can yakarak ifade etmeye çalışan bir çocuk var demektir.
Bir kız çocuğu, “Babam beni hiç sevmedi” diyorsa, orada göstermek istediği sevgiyi gösterememiş bir kalbin isyanı var demektir. Çok romantik bulabilirsiniz yazdıklarımı ama bir düşünün lütfen: Hangi çocuk babası için dünyadaki en değerli varlık olma duygusundan vazgeçer ki?
Babasının sevgisi ya da ilgisi eksik kalan bir çocuk, ne kadar parası olursa olsun biraz eksik kalmaz mı?
Hele de bir kız çocuğundan bahsediyorsak...
Kızlar büyüdüklerinde, sevdikleri adamlarda babasından izler arar, ne kadar çok iz bulursa, o kadar çok sever ve güvenir...
Ferhat Göçer’in kızının babasına olan isyanını dile getirdiği satırları, söylediklerini okuyorum günlerdir...
İçinde abartı, haksızlık var mıdır, bilmiyorum, belki vardır...
Ama çocuklarımız bizim onlara verdiklerimiz ya da veremediklerimiz yüzünden hata yaparlar.
Size birbirlerinden nefret eden ama işlerini layıkıyla yapan bir sürü başrol oyuncusu sayacağım şimdi.
Birbirlerinden nefret etmelerine rağmen ‘Romeo ve Juliet’ filmini çekti Leonardo Di Caprio ve Claire Danes.
Sette çekimler harici hiç konuşmadılar ama işlerini de layıkıyla yaptılar.
Şevval Sam ve Talat Bulut gibi birbirlerine sosyal medya üzerinden laf sokup, oynadıkları rolün gerçekliğini bozmadılar. Sharon Stone ile William Baldwin’in başrollerini paylaştığı ‘Sliver’ filminin setinde çıkan kavgalara dair çok şey söylenir.
Hatta Stone’un bir öpüşme sahnesinde rol arkadaşının dilini ısırdığı bile anlatılır.
Sam ve Bulut gibi öpüşme sahnesini senaryodan çıkarmak aklına gelmemiş demek ki, bu starların...
‘Umutsuz Ev Kadınları’ serisinde Sarah Jessica Parker ile Kim Cathrall’ın arasının bozuk olduğunu bilmeyen yok.
Listeyi, Marilyn Monroe-Tony Curtis, Julia Roberts-Nick Nolte ve Marlon Brando-Sophia Loren diye uzatmak mümkün...
Çok andık seni...
Anmak kolay, anlamak zordu çünkü...
“Şayet bir gün çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcı kendiniz olun.” dedin sen,
Senden sonra hep bir kurtarıcı aradık biz, en çok “keşke ölmeseydi”, “yaşasaydı böyle olmazdı” dedik senin için.
“Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim” dedin sen,
Türkiye’den gitmek isteyenler için hangi ülke vatandaşlığı ne kadar diye haberler yapılıyor bir süredir. En gözde yer de Karadağ bu sıralar.
“Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır, çalışkan olmak” dedin sen,
Her sene takvime bayram tatili 9 güne çıkar mı diye bakıyor büyükler, çocuklar kar tatili rica ediyor valilerden.
Baklavayı, kahveyi, Yunanistan’a kaptırdık diye üzülür dururuz ya, teferruat sayılır onlar diğer kaptırdıklarımızın yanında.
‘İlyada Destanı’ var ya, hani Homeros’un yazdığı, Truva Savaşı’nı anlatan...
İzmir doğumludur Homeros, Anadolu’da bizim coğrafyada yaşamıştır.
Trabzon civarında tespit edilen Rumca bir lehçede yazılmıştır İlyada, Yunanlar kendi dillerinde okuyamazlar bugün.
‘İlyada Destanı’, 10 yıllık Truva Savaşı’nın son 40 gününü anlatır.
“Homeros halk arasında anlatılan efsaneyi derlemiş aslında” der uzmanlar İlyada için. Bu teze kanıt olarak da Odise Destanı’nın dilinin ne kadar farklı olduğunu gösterirler. Yunanistan halkının atalarıyla, Anadolu halkının atalarının mücadelesidir Troya Savaşı.
Dünyanın en çok satan kitabını, en bilinen destanını neden Yunanistan’a bırakalım ki?
'Türkiye son yıllarda çok değişti.’ Bu cümle, AK Parti’yi destekleyenler tarafından da, muhalif olanlar tarafından da çok fazla kullanılıyor. Cümle ortak
olsa da anlamlar tamamen zıt.
Türkiye’nin son 15 yılda ne kadar değiştiğini anlatacak harika rakamlar
var elimde.
2003 yılında, 8 bin 75 evli kadınla yapılan, içinde üniversite ve ilgili
tüm kurumların olduğu bir araştırma sözünü ettiğim.
15 sene önce evli kadınların; yüzde 29’u ‘kadının kocasına karşılık vermesi’...
Yüzde 27’si ‘parayı gereksiz yere harcaması’... Yüzde 23’ü ‘çocukların bakımını ihmal etmesi’ halinde kocanın dayak atmaya hakkı olduğunu düşünüyordu.
"Herkesin ayıbı kendine diye düşünmeliydim."
“O gece, benimle paylaştığı şeyleri itidalli bir şekilde karşılayabilmeliydim.”
“Konu canımı ne kadar acıtsa da, soğukkanlılıkla evim dahi olsa o ortamı terk etmeliydim.”
Ahmet Kural’ın Sıla ile yaşadığı dayak ya da şiddet, artık hangisiyse o geceye dair yaptığı ikinci açıklamadan aldım bu cümleleri.
Açıklamada Sıla dahil tüm kadınlardan özür dilerim yazdığına bakmayın siz.
Tırnak içindeki cümleler, hem ağır tahrik gibi yasal bir kılıfın hazırlığı hem de “Acaba Sıla ne yaptı ya da dedi de adam bu kadar çıldırdı” diye düşündürtme çabası.
Fiziki şiddetin duygusal şiddete dönmüş hali yani.
Açıklamada yer alan “Olayın detayların resmi makamlar dışında paylaşmayacağım.” cümlesi çok romantik gelmiş olabilir size.
Çocuk diye yazdım ama koca bir delikanlısın artık...
Aralık 2012’de görmüştüm seni, Kasım 2018’de yazabiliyorum ancak.
Hacıosman metrosunda, kartın ‘yetersiz bakiye’ diye bağırdığında, gözündeki utancı yakalamıştım, hiç gerek olmadığı halde...
Geri dönüp, koşar adımlarla çıkmıştın merdivenden.
Arkadan seslenip meseleyi çözecek zamanı bulamamıştım.
Daha o gün, metrodan iner inmez, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde tanıdığım herkesi aradım, “Şu ‘yetersiz bakiye’ bağırışını kaldırın” diye rica ettim.
Ricayla olmaz bu işler bilirim, ertesi gün yazmaya başladım, radyo programlarımda defalarca söyledim, yetkili tüm konuklarıma hatırlattım ve sosyal medyada paylaştım.