Güneş tutulmasıyla depremler, depremlerle de uçak kazaları arasında ilişki kurmaya bayılıyoruz.
Bu konuda bilimsel bir çalışma da olmadığı için inanması en kolay hurafe halinde...
Yine de yapılmış bir istatistik çalışması var. Buna göre 1900 ile 2005 yılları arasında toplam 239 tutulma olayı yaşanmış.
239 tutulmanın yaklaşık yüzde 40’ından önce, yaklaşık yüzde 45’inde ise sonra altı ve üzeri büyüklüğünde bir deprem olmuş. Tutulmaların sadece yüzde 15’inin yakınında hiç büyük deprem olmamış.
Böyle bakınca ilişki var gibi gözüküyor ama durum tam olarak öyle değil.
Tutulma öncesi ve sonrası toplam 20 günlük çalışmalar da çıkan bu sonucun benzeri, rastgele bir tarih seçildiğinde de aynıya yakın çıkmış.
Belirlenen rastgele bir tarihten önce olan deprem oranı yüzde 43, belirlenen tarihten sonra da yüzde 42 çıkmış.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasi hayatının en stratejik bilek güreşini yapıyor bu sıralar.
Erdoğan’ın karşısında Suudi Veliaht Prensi Salman oturuyor ama masadaki bilek, Başkan Trump’ın bileği aslında..
Trump iktidara geldiği günden beri Suudi Arabistan ile İsrail’i, İran’a karşı müttefik yapmaya çalıştı ve başarılı oldu.
Aksi olsa, İsrail Genelkurmay Başkanı, Suudi Gazetesi Elaf’a, Riyad ile istihbarat paylaşımına hazır olduklarını söylemez, Salman’ın adamı, eski Adalet Bakanı da İsrail gazetesi Maariv’e İsrail’e karşı gerçekleştirilen terör eylemlerini kınayan cümleler kurmazdı.
Trump’ın damadı ve danışmanı Jared Kushner, bu Haziran’da, Başbakan Netanyahu ve Prens Salman’ı kendi gözetiminde Ürdün’ün başkenti Amman’da buluşturdu.
'Çav Bella' polemiğini duydunuz mu? Duymuşsunuzdur muhakkak... Bir yanda Hilal Cebeci diğer yanda da Gökhan Özoğuz var. Tüm dünyada devrimci solun en iyi bildiği, en çok söylediği marşın, klibini çektiği için eleştiriliyor Cebeci. ‘Çav Bella’nın müziğini alıp, ‘Cevriye’ diye şarkı yapmıştı Gökhan Semiz ve Grup Vitamin 1991 yılında. Mehmet Taneri de ‘Sen, Sen, Sen’ diye bir aşk şarkısı haline getirmişti bu dünyanın en bilinen marşını.
Evet, bir marştır ‘Çav Bella’, orijinal adı ‘Bella Ciao’ olan bir İtalyan halk şarkısının, zaman içerisinde marşa dönmüş halidir. İtalya’da Po Ovası’nın pirinç tarlalarında sefalet içerisinde çalıştırılan, önce faşist Mussolini sonra da işgalci Nazilere karşı direnen bir adamın evde bıraktığı karısına söylediği şarkıdan türediği düşünülür. Kimi kaynaklarda, melodinin Eşkenaz Yahudilerin enstrümantal müziği olarak bilinen Klezmer’den türediği de yazılıdır.
Her neyse, Cebeci-Özoğuz tartışması yeni bir şey değil, tüm dünyada bu marşın saygıyla korunmasını isteyenlerle, “Önemli olan yayılması” diyenler arasında uzun zamandır benzer tartışmalar yaşanıyor zaten. Hoş, Küba devriminin en bildik ismi Che Guevara’nın adının, Nathalie Cardone’nin pop şarkısı
Son iki haftada Netflix’te yayında olan ve yapanların bile “Irkçı bir film” dediği ‘Geceyarısı Ekspresi’ne dair iki yazı yazdım. İlk yazıda, yapanların bile utandığı bir filmin platformda olmaması gerektiğini, ikinci yazıda, bu ırkçı filme dair sessiz kalınmasından mutlu olmadığımı ve gerekirse her hafta yazacağımı belirttim.
Aynı gün son derece kibar bir bilgilendirme telefonu aldım.
İlk yazımdan sonra filmin kalkması için ABD’ye bir yazı gitmiş durumda.
“Ne zaman kalkar?” sorusunun şu an net bir cevabı yok. Telefonda, toplu alınan paketlerden ve süreli sözleşmelerden bahsedildi.
Türkiye’de de öyledir film satın alma işi.
İyi filmler tek başına pazarlanmaz. Yanına, tek pazarlanma şansı olmayan, iş yapmamış yapımlar da eklenir ve bir paket yaratılır.
O paketi satın alır kanallar, istediği iyi filmi yayınlar, diğerlerini yayına sokmasa bile parasını ödemiş olur.
“Sözleşmeler hep böyledir, parasını ödedikten sonra yayından hemen çekebilirsiniz” dedim ama Türkiye ofisinin tek başına vereceği bir karar olmadığını da bildiğim için fazla ısrar edemedim.
- Almanya, bu senenin ilk 9 ayında Suudi Arabistan’a 417 milyon Euro değerinde silah ihraç etti.
- İngiltere silah ticaretinin yüzde 48’ini Suudi Arabistan ile yapıyor. İngiliz silah şirketi ve Euro Fighter gibi savaş uçaklarını üreten BAE System, halen “Çöl Davosu” diye bilinen ve yarın başlayacak yatırım zirvesinin sponsorlarından birisi.
- Fransa yaklaşık 7 milyar Euro’luk silah ihracatının yüzde 60’a yakınını Körfez ülkelerine yapıyor, en büyük ithalatçı yine Suudi Arabistan.
- İsveç, Suudi Arabistan’a anti-tank füzeleri sattı. Hırvatistan, Belçika, İspanya, Çekya yine Suudi Arabistan ile silah ticareti yapan ülkeler arasında. Yunanistan’da Çipras Hükümeti, Suudi Arabistan’a el altından mühimmat satmakla suçlanıyor.
- Rusya, uzun zamandır Suudi Arabistan’a T-95 tipi tank ve Mi-17 tipi helikopter satmaya çalışıyor.
- Çin, kendi üretimi olan Wing Loong tipi insansız hava aracı satmak için Suudi Arabistan ile anlaşma imzaladı.
Sadece ABD Başkanı Trump istiyor diye değil, Suudi Arabistan dolar saçarak her ülkeyi bir şekilde bağladığı için rahat Riyad.
“Çok kızdık”, “bak fena olur” falan diyecekler ama o dolarları almaktan asla vazgeçmeyecekler...
Erkeklerin en ciddi örgütlenme ve kampanyaları, bedelli askerlikle ilgili olmuştu.
Tahminen ikinci en büyük örgütlenme de ömür boyu yoksulluk nafakası ödememek adına sağlandı ve kampanyası yürütülüyor şu sıralar. Örgütlenmenin mantığı, “Altı ay evli kalıp da, ömür boyu nafaka ödemek adil değil” ya da “Avrupa’da
ömür boyu nafaka yok” gibi cümlelerle özetlenebilir.
Sosyal medyada yazılanların bir kısmı meramını daha mantıklı cümlelerle anlatmış, diğer kısmı “İkinci eşime ayıp oluyor” diye başlamış, bazıları, “Emekli olmak için ben 30 yıl çalışıyorum, evlen-boşan bir senede emekli oluyorlar bu nafaka sayesinde” diye devam etmiş.
Siyaset kurumu, Avrupa’daki örnekler, evlilik süresi kadar nafaka ödenmesi gibi öneriler üzerinde çalışıyor şu sıralar...
Bu sürerken, illa ‘ömür boyu nafakaya yasak gelsin’ isteyen arkadaşlara sormak istediğim sorular var:
- Mesela erkekler genellikle kıskançlık sebebiyle eşlerinin çalışmasına izin vermez ya da işinden istifa ettirir. Ekonomik hayata sokmadığın ya da o hayattan çektiğin kadın, boşandıktan sonra ne yapacak acaba?
Bakırköy Kadın Ceza İnfaz Kurumu’ndaki Adalet Anaokulu’nda eğitim alan çocukların yıllık yemek masraflarını karşılayan adamdı o... Van’daki hudut karakolunda nöbet tutarken üşüdüğünü söyleyen askerlere ısıtıcı yollayan isimdi aynı zamanda.
Omurilik felçlilerine, akülü tekerlikli sandalyeler bağışlayan, ultraAslan’ın kurucularından Alpaslan Dikmen’in dördüncü ölüm yıldönümünü dahi unutmayan, Antalya’daki hasta bir çocuk için tüm Barselona takımına imzalattığı topu çektiği videoyla birlikte yollayan birisiydi.
İspanya’da “Keşke benim ülkemde de insanlar ölmeden anlaşmanın yolunu bulsalar” sözünü söylemişti.
Hiç istemese bile, terör örgütü PKK yöneticileri atlamışlardı bu sözün üzerine...
Bu saydığım şeyleri yapan Arda’dan, herkesin nefret cümleleri kurduğu Arda’ya nasıl geldik acaba?
Bir yanda, onun kendisine yaptığı büyük haksızlıklar var.
Diğer yandaysa, Arda’nın hiç sevmediğimiz bir tarzın ete kemiğe bürünmüş hali olmasının etkisi var.
Mesela, muhafazakâr cümleler kurup, sonra aksi bir hayat yaşamak diye başlayabiliriz.
- Washington, İçişleri ve Adalet bakanlarına yaptırımı hemen kaldırır. Türkiye’den ithal edilen demir-çelik ürünlerine getirilen ek vergi azaltılır ya da kaldırılır.
- ABD Başkanı Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan bu hafta telefonda görüşürler. Elçilikte kaybedilen Suudi gazeteci konusunda netleştirmeleri gereken başlıkların ele alındığı bir görüşme olur.
- Washington kulislerine göre, Halkbank’a yüksek bir para cezası kesilmeyecek, Hakan Atilla’nın cezasını Türkiye’de çekmesi için iade süreci başlayabilir.
- Rusya’dan alınacak S-400 füze sistemi ve F-35 uçaklarının teslimi Rahip Brunson konusundan bağımsız ve bu konudaki sıkıntıların hemen aşılacağını düşünmek hayalcilik olur.
- Suriye’de, ABD ile Türkiye arasında bir çıkar çatışması var. ABD, PKK’nın Suriye kolu YPG’ye yardımdan vazgeçmez, zira farklı bir ajandaları var.
- Türkiye’nin de hem FETÖ hem de YPG konusunda Washington’dan beklentileri sürüyor. Oyalama dönemi sona erdiği için ABD-Türkiye ilişkilerinde somut bir ilerleme sağlanması Washington’ın atacağı adımlara bağlı.
Rahip Brunson meselesinde Türkiye’ye yaptırım uygulanacağını söyleyen ilk isim, Washington’da en üst düzeyde kabul gören sivil toplum örgütü Turkish Heritage