BOOKING.COM’A ERİŞİM ENGELİ

31 Mart 2017

Booking.com’a erişim engeli kararının ardından bir sürü şey yazılıp, çiziliyor. Dikkatlerden kaçan bir noktayı herkese hatırlatmak isterim. Bir süre öncesine kadar söz konusu seyahat sitesinin İstanbul’da ofisi vardı. Fakat kısa bir süre önce bu ofis kapandı, müşterilere Türkçe telefon hizmeti Avrupa’dan verilmeye başlandı. Bir ofis durduk yere kapatılmaz. Tahminen, Türkiye’de vergi ödememek adına böyle bir karar alındı. O yüzden mesele sadece turizm sektörünün sorunu değil aslında. Bu noktayı atlamamakta fayda var.

Anne Hülya Avşar

Hülya Avşar’a dair bugüne kadar milyonlarca haber, yazı çıkmıştır. Bunca yıllık yazı hayatımda, eleştiri ya da övgü öznesi Hülya Avşar olan onlarca yazıyı ben de yazdım.

Çarşamba günü bu köşede, Zehra Çilingiroğlu’nun, yaşıtlarından daha mazbut bir hayat yaşadığını ve en azından bir kafede iki arkadaşıyla otururken medya tarafından rahat bırakılması gerektiğinden söz etmiştim. Aynı gün son derece nazik bir
teşekkür mesajı aldım Hülya Avşar’dan ve çok mutlu oldum. Zira mesaj ünlü Hülya Avşar’dan değil anne Hülya Avşar’dan gelmişti. Kendi adına övgü ya da eleştirilere tepki vermeyen ama kızı söz konusu olduğunda dikkat kesilen bir anne. Güzel bir şey bu...

Yazının Devamı

MÜTHİŞ BİR HİKAYE, SONY CHANNEL TÜRKİYE

29 Mart 2017

Dün gece saat 21.00’de, yayın hayatına başlayan Sony Channel Türkiye’nin arkasında muazzam bir hikaye var.

Bir müzakere süreci düşünün ki, iki seçim, terör olayları yaşanmış.

Böyle yazınca çok basit gözüküyor belki.

Müzakere için gelen adamın uçağı havadayken Atatürk Havalimanı’nda terör saldırısı oldu, uçak geri döndü.

Süreçteki zorluklar sadece bunlar değildi.

Satış işlemi için atılan imzaların daha mürekkebi kurumadan FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi geldi. Buna rağmen işler devam etti ve dün gece yayın başladı.Şimdi bir hakkı teslim etmek gerek...

Sony Channel’ın ortak olduğu Planet TV’lerin sahibi Sevin Ergun, aylar süren müzakere sürecinde Türkiye’nin ne kadar dinamik bir pazar olduğunu, ülkemize güvenenlerin her zaman kazanacağını anlattı.

Türk televizyonculuğunun en önemli isimlerinden biri olan Murat Saygı, sektörün ihtiyaçlarını, yaratılacak sinerjinin piyasada dolduracağı boşluğu gösterdi.

Yazının Devamı

GALATASARAY’IN HAFIZA PROBLEMİ

27 Mart 2017

2008 senesi Nisan Ayı’ydı.

Galatasaray’ın o dönem sembol ismi olan Hakan Şükür, Zaman Gazetesi’ne bir röportaj verdi.

O röportajda da “ “Kutlu Doğum Haftası’na yakışan bir derbi olsun” dedi.

Galatasaray camiası, Hakan Şükür, 23 Nisan’ı es geçtiği için ayağa kalktı.

Galatasaraylılar Derneği Başkanı Candan Erçetin, okul yöneticileri, öğretim üyeleri, hep birlikte Anıtkabir’den sert mesajlar verdiler.

Galatasaray’da Başkan adayı olmuş isimler, Divan Kurulu üyelerinden bazıları da, Başkan olan Adnan Polat’a bir mektup yazarak Hakan Şükür’e olan tepkilerini dile getirdiler.

Üzerinden neredeyse 9 sene geçti. Bu Cumartesi günü, Galatasaray Mali Genel Kurulu, Hakan Şükür’ün ihracını veto etti. Yıllar önce, 23 Nisan’ı yok saydığı için, kıyametler kopan Hakan Şükür’ün İzmir Marşı eşliğinde kurtarılması...

Bu gelişme üzerine, dün, Yönetim Kurulu’nun, ödenmeyen aidat formülü üzerinden çıkış yolu bulmak zorunda kalması... Komik mi yoksa traji komik mi bilemedim.

Yazının Devamı

Talipoğlu’nu harcamak

24 Mart 2017

Tayfun Talipoğlu’nun ölümü ve kullandığı zayıflama kremi tartışmasında kimsenin üzerinde durmadığı bir başka çirkinlik yaşandı. Ürünü tartışma yaratan firma bir savunma açıklaması yaptı. Elbette savunma yapacaklar, elbette meramlarını anlatacaklar, bu kısımda bir gariplik yok. Savunmada bizim ürünlerimizi rahatsızlanmadan önce kullanmıştı, tarihleri de bunlar demiş olsalar, hiç sesimi çıkarmayacağım. Ancak bununla yetinmeyip, Tayfun Talipoğlu bizi aradı, “Bedel karşılığı reklamınızı yapabilirim” dedi falan diye yazmanın konu ve iddialarla ne alakası var? Belki bütçesinde bir sorun vardı, belki yeni bir iş için kaynak bulmaya çalışıyordu, neyse ne ve bize ne?

Diyelim ki reklam teklifinin Talipoğlu’ndan geldiğini açıklamazsan olmayacak, mutlaka bunu yazmak şart. O zaman da bunu söylemenin bin türlü yolu var, “Bedel karşılığı” kısmını yazmak o yollardan biri değil. Ölen insanların harcandığına çok şahit oldum da bu kadar hızlısına ilk kez şahit oluyorum.

Gazeteciler ve ballı geziler

Reklama para vermek yerine çok daha ucuza, gazetecileri geziye götürerek haber yapma tartışması yeniden açıldı. Süper bir tartışma ama yarım ağız yapılmaz bu. Medyada en pahalı ve ballı gezilere hep yönetici

Yazının Devamı

ÜÇ RESİM, ÜÇ KADIN BAŞBAKAN...

22 Mart 2017

İlk fotoğrafta, ABD Başkanı Trump ile el ele gördüğünüz kişi İngiltere Başbakanı Theresa May. Alışılmışın dışında samimi olan bu poz, o zaman çok konuşulmadı ama şimdi gündemde. Konuşuluyor çünkü Trump, Almanya Başbakanı Merkel’in elini sıkmadı. Hal böyle olunca da Alman medyası ayağa kalktı, “Theresa’ya böyle, Merkel’e neden böyle değil” diye...

Yıllar önce, Tansu Çiller’in Başbakan olarak, ABD Başkanı Bill Clinton ile samimiyetini çok sevmişti Türk medyası. Meğer bu işe kafayı tek takan biz değilmişiz...



TÜRKİYE’NİN KIM KARDASHIAN’I

Kim Kardashian, fiziğiyle ünlenmiş ama ünlü kalmayı zekasıyla başarmış global bir magazin karakteri. Meryem Uzerli için Türkiye’nin Kim Kardashian’ı dememin sebebi de gündemde kalmayı başaran zekası. Instangram’ı öyle bir kullanıyor ki Uzerli, her zaman haber olmayı başarıyor.

Yazının Devamı

ATATÜRK 18 MART’TA VAR MIYDI?

20 Mart 2017

Diyorlar ki, “18 Mart’ın Mustafa Kemal Atatürk ile bir alakası yok, o zaferde Mustafa Kemal’in bir katkısı yok.”

Doğru söylüyorlar. Mustafa Kemal Atatürk’ün, bu deniz savaşının yıl dönümüyle alakası yok. Ancak Çanakkale’de yazılan destanda deniz savaşı sadece giriş sayfasıdır, destanın tamamı ve sonu karada yazılmıştır, orada da Mustafa Kemal Atatürk vardır.

Diyorlar ki “O dönem Mustafa Kemal Paşa yoktu Yarbay Mustafa Kemal vardı.”

Doğru, savaşa katıldığında Yarbay rütbesi taşıyordu Mustafa Kemal Atatürk. Rütbe takıntısına, İngiliz General Aspinall Oglander’in, İngiliz resmi tarihi sayılan 2 ciltlik Gelibolu Savaşı kitabından satırları hatırlatmak lazım:” Bir Tümen Komutanı’nın üç ayrı yerde tek başına giriştiği hareketlerle bir savaşın, hatta bir ulusun kaderini değiştirecek yücelikte bir zafer kazandığı tarihte pek nadirdir.”

Küçük bir hatırlatma daha: 5 hafta içerisinde Yarbay rütbesinden Albay rütbesine yükselen Mustafa Kemal Atatürk, grup komutanlığı yaptığı dönemlerde, aslında ordu komutanlığına eş değer olacak şekilde tam 3 kolorduyu yönetmiştir.

Diyorlar ki “Çılgın Türk güzellemesini bırakın, Allah bizimle diyen, İmanlı Türk, Ezineli Yahya Çavuş’a bakın.”

Çanakkale Savaşı’nın

Yazının Devamı

DİKKAT DERİN İNTERNET VAR!

17 Mart 2017

Anneler, babalar, derin internet kullanmayı biliyor musunuz?

Derin internet, özel tarayıcılar üzerinden girilebilen, içinde uyuşturucu ve kiralık katil dahil her türlü suç unsurunun olduğu bir dünya.

Merak edip, arama motorlarından bilgilerle girmeye kalkmayın, yanlışlıkla bir çocuk pornosu sayfası açarsınız, ertesi gün eviniz basılır. Ama ne yapıp edip, çocuğunuzun bilgisayarını bir uzmana götürüp kontrol ettirin. Niye mi?

Çünkü uyuşturucu tacirleri yine okulları, daha doğrusu gençleri hedef almış durumda. Narkotik, okul çevrelerinde önlem alıyor almasına ama derin internet üzerinden uyuşturucuya ulaşan çocuklar, ev partilerinde, orada burada uyuşturucu kullanıyor. Üstelik bu işte bile bir sosyal ayrım var.

Görece daha fakir semtlerde ucuz sentetik haplar elden pazarlanıyor, özel okul ve parası olanlara daha beterleri internet üzerinden. Uyuşturucu tek bela değil, bir de ona ulaşacak maddi imkanlar için fuhuş sektörünün eline düşme riski var. Bu durumu tespit eden aileler, çocukları damgalanmasın diye konuyu kendi başlarına çözmeye çalışıyorlar.

Danışmanlık hizmeti veren kuruluşlar ağzına kadar dolu, idrar testi kitleri, piyasada aranan ürünlerden biri haline geldi. Konuştuğum

Yazının Devamı

CEM YILMAZ KÜFREDİNCE

15 Mart 2017

Okuyanda hiç de hoş duygular uyandırmayan bu başlığı çoğumuz gördük geçtiğimiz hafta bir yerlerde. Hatta baktım Kelebek’in magazin konseyi de konuyu masaya yatırmış, tartışmışlar falan filan...

Önce işin tamamını yazayım size: Cem Yılmaz, bir tweet atıp, yapımcılığını üstlendiği filmin duyurusunu yapmış. Diyelim ki duyuru adı altında reklam yaptı, ne var bunda? Bir sürü ünlü, 5 bin TL karşılığında hayatı boyunca hiç kullanmayacağı ürünleri övmüyor mu sosyal medyada? Köşe yazarları, vatandaşların okuma alışkanlığı artsın diye mi yazılarını paylaşıyor sanıyoruz? Bırakın ünlüleri en sıradan insanlar bile yediği, içtiği, spor yaptığı salon ya da gittiği doktorun dahi reklamını yapmıyor mu? Tüm bunları bile bile, kendi yapımcısı olduğu filmin reklamını yapıyor diye Cem Yılmaz’ı eleştirmek ne kadar mantıklı?

Birine kızdıysan takip etmeyi bırakırsın, olur biter. Yok ama sosyal medyada ünlü birine illa bir laf sokma alışkanlığımız var bizim. ‘Cem Yılmaz da umursamasa, içinde küfür olmayan cevap verse fena mı olurdu’ diyenleri duyabiliyorum. İdeali elbette buydu ama hepimizin tepesinin attığı bir nokta var ve Yılmaz da bu tür zaaflardan muaf değil sonuçta.

Edilen küfür birine ana avrat

Yazının Devamı