İsrail kurulduğunda sayıları 40 bin civarında olan Ultra Ortodoks Yahudilerin nüfusu bugün 1 milyonu geçti.
Bugün İsrail’de iktidar olmak isteyen her parti, yüzde 12 oy potansiyeli olan Ultra Ortodoks Yahudi partileriyle koalisyon kurmak zorunda.
Kurulan koalisyonlar ve o partilerin dayattığı gündem ve yasalar İsrail’i öyle bir hale getirdi ki, İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, ülkesinin 75. kuruluş yıldönümü mesajında “İsrail’in ilk kez parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını” söylemek zorunda kaldı.
Türkiye için İsrailleşme riski işte bu noktada başlıyor.
Kimi adayların 2028 Cumhurbaşkanlığı seçiminde DEM’den blok oy alma arzusu, siyaseti her gün biraz daha çok şekillendirmeye başladı.
DEM yasal bir siyasi parti ve TBMM’de temsili var, normal şartlarda DEM ile yol yürümeye karar verene neden böyle yapıyorsun deme hakkımız yok.
Ancak kâğıt üzerinde olanla gerçek hayatta yaşananlar çok farklı.
Terörün, 40 yıldır Türkiye’nin önünde bir engel olduğunu belirten Kara Kuvvetleri Komutanı Selçuk Bayraktaroğlu, “Terör ve teröristle mücadele devam edecek. Türkiye’yi bu beladan kurtaracağız” dedi.
Kara Kuvvetleri Komutanı Selçuk Bayraktaroğlu’yla geçirdiğim süre boyunca aldığım notlar arasında altını çizdiklerim var. Altını en kalın çizdiğim cümlelerden birisi de terörle mücadele ve teröristle amansız mücadele meselesi. 1990’larda terörle mücadelenin tamamen Silahlı Kuvvetlere bırakıldığını gösteren çok sayıda vakayla karşılaşmıştım.
Bugün geldiğimiz noktada Selçuk Paşa’nın tespiti çok dikkat çekici:
“Terör, 40 yıldır Türkiye’nin önünde bir engel. Terörle ve teröristle mücadele devam edecek. Herkes biliyor ki bu mücadele yapılmak zorunda. Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifleri de bu yönde. En kısa zamanda bu işi bitirip Türkiye’yi bu terör belasından kurtaracağız.”
TERÖR
Kara Kuvvetleri Komutanı Bayraktaroğlu, Irak ile yapılan işbirliği konusunda “Irak Sınır Muhafızları ve Peşmerge birlikleri Irak’ın kuzeyinde sınır güvenliğine yönelik tedbirleri artırmaya başladılar. KDP’ye teslim olan teröristlerin sayısında artış olduğunu biliyoruz” dedi.
Kara Kuvvetleri Komutanı Selçuk Bayraktaroğlu, Zilok Üs Bölgesi’ndeki incelemeleri sırasında, karşı sırtlardan birisinde gördüğü Irak Sınır Devriyesi’ne ait karakolla iş birliğini ve yakınlardaki köy halkıyla olan diyaloğu sordu, ilişkinin sıcak tutulması emrini verdi. Komutan gelmeden önce üs bölgesinde dolaşırken aldığım bilgi aklıma geldi. Aşağıdaki köyde şiddet gören bir genç kız, devriye atan askerlerimizden yardım istemiş, askerler de bunun bir tuzak olup olmadığını kontrol ettikten sonra duruma müdahale edip, gerginliğin sona ermesini sağlamışlar.
TEDBİRLER ARTIRILDI
Kayseri 1. Komando Tugayı Komutanı bu konudaki çalışmalarını anlattıktan sonra Bayraktaroğlu Paşa’yla sohbet edeceğimiz yere geçtik. Ben de son verdiği emirden yola çıkarak Irak ile iş
“Müttefikimiz” ABD’nin yeni helikopter talebimizi karşılamadığı, İsrail’den alınan İHA’ların montajlı görüntü gönderdiği dönem artık geride kaldı.
Üs bölgelerimizin üzerinde artık Atak taarruz helikopterleri uçuyor, yerli ve milli SİHA’lardan gelen görüntüler izleniyor.
Ateşi ve ihaneti gördük ama üstesinden geldik. Tıpkı Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi...
Helikopterde aşağıda sağımda kalan Derecik’e bakıyorum. 1992’de PKK’lı teröristlerin 600 kişiyle karakolu basıp, 28 askerimizi şehit ettiği yer orası. Bugün seralar var, kırlarda devletin köylülere dağıttığı keçi, koyun ve mandalar otluyor. Zaman ne garip. 1990’ların ikinci yarısında Güneydoğu’daki çocukları radyo programında topladığım kitapları götürüyordum. Kitapları götürmek kolay, dönmek zordu. Mesela Lice ile Diyarbakır arası sadece 90 kilometredir ama saat 14:00’ten sonra yola çıkmak yasaktı zira yolun denetimiterör örgütüne geçiyordu.
Nazım Hikmet’in Kuvayı
- Kandil’deki terör yöneticilerinden Duran Kalkan, TUSAŞ’a düzenlenen saldırıya dair konuştu. Dedi ki, militanlar bu terör eylemini kendi inisiyatifleriyle geliştirdi, kimse onlara talimat vermedi. Terör örgütünü biraz bilenler için bile komik bir açıklama bu. Neyse ki Kalkan farkında olmadan TUSAŞ’ı hedef olarak belirleyenin kendileri olduğunu belli eden cümleler de kurmuş: “Hiç kimse emir talimat vermemiştir şu zaman bunu yap diye. Zamanını tespit eden, yapan, takdir eden yapanlardır yani.”
Terör yöneticisi sadece zamanlamadan söz ediyor, hedefi seçen demiyor, diyemiyor. TUSAŞ, Türkiye’nin ABD’ye bağımlılığını bitirecek olan sembol tesis. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
BRICS toplantısına gittiği gün yapılan bu terör eyleminin zamanına yersek militanlar karar vermiş...
- PKK-ABD ilişkisi bilmediğimiz bir ilişki değil. Washington’ın eşeği beyaza boyayıp at diye satma çabasındaki YPG’ye verdiği desteğe dair söylenmeyen şey kalmadı ama tıpkı Duran Kalkan’ın cümlelerinde saklayamadıkları gibi
Son bir haftadır PKK’nın propaganda sitelerini, Irak’ın kuzeyinde Barzani Ailesi’ne yakın olan siteleri ve parasını ilgili ülkelerin dışişleri bakanlıklarının verdiği Amerika’nın Sesi, Almanya’nın Sesi, BBC Türkçe gibi kaynakları takip ediyorum.
Önce Avrupa’da yaşayan ve terörün sona ermesi umuduna karşı açıklama yapanlara bakalım:
Doç. Dr. Ekrem Önen’den başlayayım: 1982’de yani daha PKK ilk terör eylemini gerçekleştirmeden önce Sovyetler Birliği’ne gitmiş birisi.
Uzun zamandır İsveç Kültür Bakanlığı’nda çalışıyor.
Karabağ Savaşı’nda Şuşa gibi bugün Azerbaycan sınırlarında olan yerlerin “Kızıl Kürdistan” toprağı olduğunu söyleyip, Kürtler için tarihi fırsat doğdu açıklamalarıyla dikkatimi çekmişti.
Yeni sürece dair Barzani Yönetimi’nin yayın organı Rudaw TV’de konuştu: “Türkiye kontrolünde olmayan PKK’yi ortadan kaldırmak istiyor. PKK’yı Abdullah Öcalan’ın kontrolü altına almak istiyorlar” dedi. Bu
- Bir otomobilin kilosunu 11 dolara ihraç ederken, savunma sanayiinde ihraç ettiğimiz ürünlerin kilogram fiyatı 50 bin dolar seviyesinde. Milliyet olarak savunma sanayiimizin değerini bilir ve bunu sayfalarımıza her zaman yansıtırız. Salı günü, SAHA Expo için Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün ve SAHA İstanbul Başkanı Haluk Bayraktar’ın Milliyet’e özel yazılarını yayımladık. Çarşamba günü PKK’nın TUSAŞ’a düzenlediği ve 5 şehit verdiğimiz saldırının ardından terör örgütünü lanetlemek bize yetmedi, zaafiyeti de masaya yatırdık.
TUSAŞ binası için yaptıkları çalışmaları ve bina krokilerini yayımlayan şirket ve mimarın da haberini yaptık. Terörle mücadele eden bir ülkede özel sektör olarak övünülecek işler yapsanız bile bunu saklamayı bilmek gerekiyor. Bizim için kitabın ortası demek, terörün yeni bir saldırı için fırsat ya da açık istihbarata ulaşamayacağı ortamı yaratmak demek.
- Finlandiya ya da Danimarka ve hatta Almanya’daki bir gazetecinin tüm kariyerine
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan dedi ki; “Kürt meselesinin demokratik çözümü için hukuki ve siyasi zemini oluşturmaya devlet hazır mı?”
Bu soruyu sormak için önce cevaplanması gereken bir soru var:
DEM Parti, Kandil ile arasına mesafe koymaya hazır mı?
Mesela PKK, Mersin Polisevi’nde bir polis memurunu şehit edip, Selahattin Demirtaş bu eylemi kınadığında, Kandil’deki terör ağası Duran Kalkan “Haddini bil” dediğinde olduğu gibi DEM Parti terör karşısında sus pus mu olacak yoksa sivil siyaseti örgüte karşı savunacak mı?
İmralı Notları’ndan yazılan kitapta HDP’nin tüm belediye başkan adaylarını Kandil’in belirlemesine Öcalan’ın bile isyan ettiğini öğrenmiştik.
DEM Parti, iradesine sahip çıkabilecek, Kandil’e, sivil siyaset bizim işimiz, siz karışmayın diyebilecek mi?
Kandil’in terör eylemlerine karşı duruş uluslararası hukuk açısından da önemli bir kriter aslında:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Herri Batasuna Partisi’nin ETA’nın terör eyl