Hoşgeldin yeni yıl.
Biliyordum geleceğini.
2011’den sonra dağınıktır biraz ortalık; sen kusura bakma.
Acılar ve sevdalar sonrası çok yağmur yedi yüreğimin duvarları...
O yüzdend biraz üzgün, biraz kırgın bulabilirsin. Aldırma...
Bana öpücüklerle gel, umutlarla gel, parlak güneşlerle gel.
Kaderin soğuk rüzgarlarıyla değil, bu yıl 2011’den ılık meltemlerle gel!
Çünkü bu yıl kendimi coşturacak, her türlü eyleme hazır bir militan hazırlığı ile bekliyorum seni...
Yüreğimdeki küfü sil, sabrımı hafiflet.
Aşklarınla, bereketinle şanınla, adınla gel.
Sarhoşluklarınla, dalgınlıklarımı, kırgınlıklarımı, okşayarak gel.
Ve beni yargılamadan gel...
Bu yıl aldatabileyim, aldanabileyim.
Kurnaz ama dar kafalıların fikirleriyle de dalga geçip gülebileyim.
Ama şartlı gel, güzel gel...
Yılbaşı sepetinde önce sağlık getir, umut getir, aşk, aşk, aşk getir... Ama bol bol getir.
Bir de n’olur, her şeye gülebilme gücü getir.
Yanında aklımı düzenleyici melekleri de getirmeyi unutma sakın...
Arızalar istemiyorum, arızalı insanlar, arızalı olaylar istemiyorum senden 2012...
Bırak hayatımı soğan ekmekle de olsa, havyarla da olsa gülerek neşe içinde geçirebileyim.
Senden bunları istiyorum!
Acı ve keder değil, savaş değil; ince ayak oyunları hiç değil!
Beni hayata küstürme ya da militan yapma.
Çünkü ben anarşist olmak değil, mutlu mesut yaşamak istiyorum.
Gel 2012, gel de..
Adam gibi gel!