Özden Kaptanlar

Özden Kaptanlar

ozden-kaptanlar@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

1Bu yazım “Bendeki ben” adıyla, sizler adına bilhassa bazılarınız adına yazılmıştır.
Bir gece “bendeki ben” bana yüz yıl gibi yaşama gibi bir arzun yok.
Kaliteli olsun yeter. Kendine kızma. İyi ki öfkelerin ve streslerin var.
Her türlü insanlık halleri işte. O gece “Bendeki ben” bana “Beynindeki siyahları bırak, hayatının bu demlerini iyice demle ve yaşa” dedi bana.
Evrensel doğruları da “Asla atlama sakın” diyerek ekledi.
Şöyle bir düşündüm. O an kavgacı ve tatlı öfkelerimi, serseri müdanasız tavırlarımı sevdim.
Bazen çok da gereksiz olan sevgi dolu hallerimi, kaypaklıklarımı, beyaz yalanlarımı bile sevdim.
Pişmanlıklarımı da hazmettim.
Varlıklarımı ve yokluklarımı da...
Bendeki ‘ben’ bunları bana bir gece yarısı aniden bir yıldız kayarken söyleyiverdi.
Kararlı ve cesur yanımla övünen ben içimdeki zavallı ‘Beni’ korumaya çalışan BEN, meğer benden ne kadar uzakmış.
Şimdi yanımda üstelik bir yıldız kayarken...
Dedi ki bana eskilerini eski yerlerinde bıraktın zaten.
Yeni olan herkese ve her şeye doğru yürü.
Göz yaşlarından ve acından utanma.
Ağlarken bile bir yerlerden sana yardım, nasıl olsa gelecek.
Eşyanın da esiri olma artık.
Ve herkese açığım derken bende ki BEN telaşla ekledi:
Sakın ‘birisi gibi olmayan’ insanlara açık ol.
Sonra yarınsız zamanlarda boğulursun.
Dünlerini sana yükleyenlere kapını açma.
Alaca düşer sonra ruhuna! Bence doğru dedi.
Siyah giymek güzeldir. Siyah düşünmek ise ara sıra.
Ruhuma mıhladı bu cümleleri. Renk renk gökkuşağı gibi iyi demlenmiş masal gibi bir hayat olması için acılarla boğuşmamak adına sizlerle paylaştım.
Bendeki Beni... Sanmayın ki megolomanlık yapıyorum. Egolarım artık şişman değil.
Dedim ki serseri bir ruhum var benim, birçoğumuz gibi...