Her şeyin bir bedeli vardır.
Hiçbir çaba göstermeden elde edilen şeyin kıymeti pek bilinmez.
İnsanlar bedel ödedikleri şeylere değer verirler.
“Herkesin bir bedeli vardır” denir ya, çok doğrudur bu deyim.
Bugün en basiti, Anadolu’da gencecik kızlar için başlık parası alınır.
Bilmem kaç bilezik, altın, kordon zincir vs. istenir.
70’lik, 80’lik adamlara 15’lik kızlar ‘evlilik’ adı altında aileleri tarafından pazarlanır.
Adına da töre, namus derler.
Ülkemizdeki zengin-fakir uçurumu ve eğitimsizlik ne kadar artarsa, uyuşturucu, içki, fuhuş, çocuk pornosu, sapıklık katsayısı yüzlerce sayı ile çarpılabilir.
Para, değişken ekonomide el değiştirmişse durum daha da vahim demektir.
Şeytanla iyice samimileşen bir dolu sonradan görme zengin güruhu ortada gezer.
Değerlerini yitirmişlerdir bunlar...
Kendilerine oyun oynayacak sahneler ararlar.
Bir de bunlara sosyetik, asil sıfatları eklendi mi, asalet kaçacak delik aramış ve bulmuştur da...
Bu; bize paketlenip para gücü ile kabul ettirilmeye çalışılan şarkıcısından bankacısına kadar birçok sektörde kendini gösterir.
Orman kanunu devreye girmiş, güçlü olan “Hanımefendi, beyefendi” olmuşlardır.
Bizim gerçekten asil, ruhen ince, zarif, namuslu ve naif insanlarımızı öyle bir ezerler ki, onlar ölmeyi bile tercih etmişlerdir ya da edecek duruma getirilmişlerdir.
İşte gerçeklerden bazıları!
Ne kadar şıklar değil mi?
Ancak bu şekilde şık anlatılabiliyor.
Ülkemizden bazı şık gerçekler bunlar.
Ahlaklı olmak da hem kolay hem de çok zordur.
Hepinize kolay gelsin...
