Ara sıra yalnız kaldığımda düşünüyorum. “İnsan her zaman, hatta her an sahici olabilir veya konuşabilir mi?” diye...
Ne kadar zor bir şey her zaman doğruyu konuşmak...
Olduğun gibi davranmak.
Her insan oğlunun harcı değil bu davranış diyorum.
Çünkü çok zor. Beyaz-pembe vs... yalanlar dilimizin ucunda.
Hep oradalar. Hazırlar. Sanki bizi kurtaracaklarmış gibi.
Karar verdim tabii ki bu karar kendi adıma bundan sonra her zaman doğru konuşup sahici olacağım.
Aslında ne kadar doğru bir karar.
Bazıları benden nefret edecek, az bir insan da beni çok sevecek.
Ama az bir insan grubu!
Bu tavırlar içinde ben her zaman sözümün ve davranışlarımın yanlış ya da doğru arkasında durmuş olacağım.
Fakat bunu ara sıra yapan insanlar gibi değil. Ki biz bunlara “Mert insanlar” deriz.
“Sözünün arkasında duruyor” deriz.
Marifet bu duruşu sürekli, istikrarlı ve çok sahici sergilemekte.
“Senden sıkıldım, bir müddet uzak duralım” diyebiliyorsam, davet edildiğim yere sıkılacağım için “gelmiyorum” diyebiliyorsam, ben sahiciyim ve doğrucuyum demektir.
Bunlar küçük örnekler.
Örneğin; birinin arkasından kötü konuşmuşsam, o kişi de bunu duymuşsa ve bana herkesin içinde hesap soruyorsa, ben de “Evet ben söyledim” diyorsam, o zaman ben her davranışımın, her sözümün arkasındayım demektir.
Sahici olmaya karar verdim.
Bundan çok insanımın aslında mutluluk ve huzur bulacağına emin oldum.
Bugüne kadar sahteci miydim? Sözümün eri değil miydim?
Elbette sahiciydim. Sadece çekingen, naif, bazen kurnaz ve insanları kırmamak adına pembe yalanlarım dilimin ucundan çıkıverirdi.
İçimden kendime kızardım. “Ne kadar politik ya da ikiyüzlü davrandın” derdim kendime.
Bu öfkeler birikti ve taştı. Artık beyaz meyaz yalan yok. Sahici olmak var.
Duruş sahibi olmak var! Bunun için cesur bir yüreğim var.
Sizlere de tavsiye ederim. Gerçi çok zor ama bir deneyin isterseniz.