Haberin Devamı

Şu anda okuduğum “Komünizm Müzesinde Rehberli Tur” adlı kitabın etkisinden olsa gerek, olup biteni alegorik bir masal gibi izlemeye başladığımı fark ettim. Drakuliç’in müzesindeki mihmandarları tanıdıkça buradaki mihmandar hayvanları düşünmeye başladım.
Masal buralara uyuyor.
Zaten buralarda doğmuş olduğu için doğal hinterlandında iyi yemiş veriyor.
Yutuyor muyuz? Yutuyoruz. Eklemeler, çıkartmalar yapıyoruz. Hepimiz usta masalcı kesiliyoruz. Yalancı çobanlarla düşüp kalktıkça, yalanın ne olduğunu unutuyoruz.
Welcome to the Middle East, ladies & gentleman.
Bugünkü gezimiz, bu sırlı topraklarda.
Mihmandarlarımızı tanıtayım.
Bit hanım:
Şu bitin ağzı iyi laf yapıyor. Merakımızı iyi kaşıyor. En iyi o biliyor, yeniklerimizi ve bilmecelerimizi. Trajedilerle sertleşmiş insanların inançsızlığını. Her şeyin B-tipi Hollywood filmi kıvamına girdiği, komploların koyulduğu bir ortamda şüpheliler her cepheden fışkırıyor.
Bit hanım da oradan oraya zıplamakta. Diyor ki, “Le Monde açıkladı, Reyhanlı’nın failleri muhalifler.” Oradan İngilizlere atlıyor. “İmparatorluğun resmi yayım kanalı El Kaide bağlantılı şahısları suçlu ilan etmiş, bak bak.” Bir de İsrail var tabii. O da nesi, The Telegraph bizimle dalga mı geçmiş, vay kendini bilmezler! Adamlar “Türk hükümeti şaka gibi” demiş, neden biliyor musunuz ey gezginler? Bana öykündüklerindendir, iyi zıplıyorlar valla. “Hedef şaşırtmaca” mı deniliyordu ona? Neyse, ben bilmem. Hadi, başka bir odaya, başka bir kutuya. Kimi gerçekler asla bilinmeyecektir, yormayın siz küçük beyinlerinizi. Ben anlatırım sonra.”
Sırtlan beyler:
Sırtlan beyler gülmesini iyi bilir, kimileri düştüğü zaman.
Rezil mi oldunuz, beyefendi kürsüye çıkar, çakacak şeyler dizilmiştir, 32 diş serzenişe başlar.
“Ey Esatçılar” der birisi. “Eh Esatçılar, gördünüz mü ne yaptı katil yurdumuza.”
Diğer sırtlan durur mu? Durmaz.
O da farklı bir yerden geçirir.
Bu böyle devam eder, işin doğasında var.
Bilir misiniz, sırtlanlar klan halinde yaşar. Liderden fazla bağırır yandaşlar.
O yüzden siz siz olun, karşınıza almayın sürüyü, neme lazım, hepsi birden çullanırsa turunuz zehir olur. Benden söylemesi.
Maymunlar:
Üçü bir arada, yasak derler, yasak. Görme, duyma, sorma. Şunu yazmayacaksın, şunu demeyeceksin, şunu kapatacaksın. Bakmayın, bunlar bit hanımdan da çok dedikoduyu sever. Her şeyi takip edip “iyi”, “kötü”, “bizden”, “değil” ayırırlar. İstihbaratçı farelerle iyi takılırlar. Kapattıkça açılır, yasakladıkça coşarlar. Gücün tatlı tadına varınca maymunlar cehennemi, güç kaybettikçe daha çok haykırırlar. Bakan beyi istifaya mı davet ettiniz? Edemezsiniz. Zaten etmez, boşuna dil dökmeyin. “Olacağı buydu mu” dediniz. Diyemezsiniz.
Yeni yasaklar gelince maymunlar pozisyona geçer. Gözler kapalı, kulaklar açık, iyi dinlerler. Kulaklar kapalı, ağız açık, iyi söverler. Diyeceksiniz ki, olağanüstü hallere yasaklar iyi gider. Yasaklarla pörtleyen hikayeleri korku ve kuşkuyla çarpın, nasıl bir kaos doğar anlamazsınız bile. Ama itiraf edelim, üç maymun farkında olmadan pek çok şeyi besler. Sonra darbe günlerinde aşk, sıkıyönetimde tutku falan konuşuruz, fena mı?
Bütün masallar vahşidir, bayanlar, beyler.
Mezopotamya’nın yılanlı masalları ne tiranlar görmüştür, ölümsüzlüğü arayan.
Kara hazinelerin üstünde oyunlar oynandıkça bir put yıkılıp diğeri dikilmiştir.
Bombalar patlar, işine gelirse suçlular hemen çıkar.
İşine gelmeyince ulu bir dere olup akar.
Biz de bu topraklarda, bitlerimizle kaşınıp, sırtlanlarımızla gülüşürüz.
İntikam tatlı gelir bize, acı olunca.