Güzel sanatlar mezunu Koray Karagözler suluboya resimleri andıran dövmeleriyle dikkat çekiyor
Facebook’ta dövme sanatçılarının çoğu arkadaşım. Aralarında bugüne kadar hiç ziyaret etmediğim yani desenlerini bedenimde taşımadıklarım da mevcut. Dövme konusunda gelişmeleri konuşuyoruz, dövmelerinin fotoğraflarını inceliyorum onlar da benim yazılarım hakkında fikirlerini dile getiriyorlar. Koray Karagözler de onlardan biri. Çok farklı bir tarzı var. Desenleri sanki kağıt üzerine suluboya ile çalışılmış gibi duruyor. Kendisi Antalya’da. Bu haber beni ve dövme meraklısı arkadaşlarımı önce epey üzdü tabii. “Ne yani şimdi dövme için Antalya’ya mı gideceğiz?” dedik. Ancak Koray’dan gelen mail içimize su serpti. Kendisi bu hafta İstanbul’da Galata Tattoo Studio’ya konuk sanatçı olarak geliyor. Söylediğine göre de bundan sonra her ay İstanbul’a uğracak. İşte Koray’ın hikayesi...
* Kısaca seni tanıyalım. Kaç yaşındasın? Dövme yapmaya neden, nasıl zaman başladın?
27 yaşındayım. Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’nden mezunum. Dövme çok küçük yaşta ilgimi çekmeye başladı. Çocukluğum 9 yaşına kadar Almanya’da geçti. Yaşadığım kasabadaki rengarenk saçlı, dövmeli çılgın punk’lar çok ilgimi çekerdi. Onlara özenir kollarıma kalemle dövmeler yapardım. O zamandan karar vermişim yani.
* Farklı bir tekniğin var. Dövmelerin suluboya resimleri andırıyor...
Güzel Sanatlar’da okuduğum için tekniğim diğerlerinden farklı ve bence bu önemli. Kimi dövme sanatçıların “Bu işi yapabilmek için resim yapmak şart değil” derler. Onların resimden ne anladıklarını merak ediyorum açıkçası. İşin içinde çizim olduğu zaman tabii ki tekniğinizin de kuvvetli olması gerekiyor. Sizin aslında bir ressamdan farkınız yok. Tek fark tuvaliniz biraz sonra kalkıp stüdyodan çıkabilir. Çok alıştırma yapıyorum. Haftada 30 saate yakın eskiz çalışması yaparım. Suluboya kullanıyorum, doğru tespit etmişsin.
Müşteri kitlenden bahsedelim biraz da. Malum, dövme çok moda. “Rihanna yıldızı” yaptırmak için de geliyorlardır sana. Nasıl bir tavır sergiliyorsun?
Geliyorlar tabii ama genelde bana gelen müşteriler benim işlerimi görmüş, araştırmış oluyorlar. O yüzden de “Katalogtan şunu seçtim” ya da “Şunun dövmesinden istiyorum” diyenler çok az. Zaten bu işte müşteri ile sanatçı arasındaki ilişki çok önemli bence. İki taraf da birbirine güvenmeli. Ben önce oturur konuşurum, o kişi bu dövmeyi neden istiyor anlamaya çalışırım. Yaparken “Şurası şöyle olsun”, “Bu rengi istemiyorum” diye bana karışacak müşterileri de kabul etmem. Bir de bence dövme zamana yayılması gereken bir süreç. Desene karar verdikten sonra çizimler yapılır. Kimi zaman bu çizimlerin sayısı ufacık bir dövme için 100’ü bile bulur. En azından benim için öyle. Yani pat diye “Tamam dövme mi istiyorsunuz? O halde buyurun koltuğa” demiyorum. Bir de suluboya tekniği ile çalıştığım için deriye çok hassas bir tonlama yapmam gerekiyor. Bu yüzden açık renkli tenler her zaman daha ideal.