Rıdvan Dilmen

Rıdvan Dilmen

rdilmen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Fatih Terim, Florya’dan, Ali Sami Yen’e gelirken "Üç puandan başka bir şey istemiyorum. Her ne olursa olsun bu maçı galibiyetle kapatmalıyım" diyordu sahaya sürdüğü kadroyla. Lucescu ise Ümraniye’den çıkarken "Valla bir puan benim için kaymak" düşüncesi ile takım tertibini kurmuştu. Galatasaray 4 - 2 - 2 - 2 ile oynadı. Yani dörtlü savunmanın önünde Ergün ve Ümit, onların önünde Felipe hemen solunda Hasan Şaş, ileri uçta Ümit Karan - Arif ikilisi. Buna karşılık Lucescu ise ilk defa sistem değiştirdi, 3 - 4 - 1 - 2’den vazgeçip klasik 3 - 5 - 2 oynadı. Taa ki, 60. dakikaya kadar. Zaten Beşiktaş adına maç 60. dakikada başladı. Çünkü o dakikaya kadar Ali Sami Yen’e gelmiş, savunma yapmaya çalışan bir takım görüntüsü veriyorlardı. Hatta hücumu bile doğru dürüst düşünmüyordu. Orta sahada dirençli oyuncularla oyunu mümkün olduğu kadar kilitlemek istiyordu. Lucescu, Tolga’nın yerine Ali Eren’i oynatarak Galatasaray’ın Hasan Şaş, Ergün ve Hakan Ünsal’dan oluşan sol kanadını kesmeye çalıştı. 60. dakikadan sonra sezon başından bu yana övgüler dizilen 3 - 4 - 1 - 2’ye döndü ve o ana kadar Beşiktaş yarı alanında geçen, Galatasaray’ın hakimiyetiyle oynanan maç dengelendi . Ve son yarım saat maç maça benzedi.
Galatasaray 60 dakika, özellikle ikinci yarının ilk 15 dakikası 2 - 3 farklı üstünlük sağlayabilirdi. Ancak o dakikadan sonra Beşiktaş da, Galatasaray kalesine gitmeye başladı. Yasin inanılmaz iyi oynadı. Galatasaray’da da Ümit Davala iyiydi.
Lucescu’nun 60 dakikalık maç öncesi hesabı tutmuştu. Ancak kazansa bile, her şey yolunda gitse de bu taktiğinin doğru olduğu anlamına gelmemeli.
Hakemin, Hasan Şaş’ın pozisyonunda verdiği karar yoruma açıktı.