Rıza Türmen

Rıza Türmen

rturmen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

2 Ocak 2009 tarihli Milliyet’te çıkan “Tehlikeli bir tartışma” başlıklı yazımla ilgili olarak Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nden bir açıklama geldi.
Söz konusu yazı, bir milletvekilinin Sayın Cumhurbaşkanı’nın annesinin Ermeni kökenli olduğu iddiasına, Sayın Cumhurbaşkanı’nın gösterdiği tepkiyle ilgiliydi. Benim görüşüme göre, toplumda ırkçı eğilimlerin arttığı bir dönemde, Sayın Cumhurbaşkanı’nın, milletvekilinin bu sözlerine karşı dava açmak ya da annesinin Ermeni kökenli olmadığını göstermek yerine, “Türkiye Cumhuriyeti’nde bu tür söylemlere yer yoktur. Etnik kökenine bakılmaksızın her Türk vatandaşı cumhurbaşkanı olabilir” şeklinde topluma bir mesaj vermesi daha doğru olurdu. Bunu kaçırılmış bir fırsat olarak gördüm. Dava açmakla, Sayın Cumhurbaşkanı’nın da Ermeni olmayı aşağılayıcı bir etnik özellik olarak kabul ettiğini söyledim.

Açıklamanın içeriği
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nden gelen açıklamayı aynen yayımlıyorum:
“Gazetenizin 2 Ocak 2009 tarihli nüshasının 1. ve 15. sayfalarında Rıza Türmen imzasıyla ‘Gül’ün davası neden tehlikeli?’ ve ‘Tehlikeli bir tartışma’ başlıklarıyla yayınlanan yazıda gerçeğe aykırı iddia ve değerlendirmelere yer verilmiştir.
Bir milletvekilinin Sayın Cumhurbaşkanımız hakkında sarf ettiği, ‘Türk milletinin cumhurbaşkanlığını yapsın, etnik kökeninin değil. Cumhurbaşkanı’nın anne tarafından etnik kökenini araştırın, görürsünüz” sözleri üzerine, Cumhurbaşkanlığınca yapılan açıklamanın ve Sayın Cumhurbaşkanımızın avukatı tarafından açılan davanın tamamen yanlış şekilde değerlendirildiği yazıda, Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili olarak haksız ve dayanıksız iddialarda bulunulması üzüntüyle karşılanmıştır.
Yazıda, anılan milletvekilinin iddialarına karşı ‘Dava açan Cumhurbaşkanı Gül, Ermeni olmayı aşağılayıcı bir etnik özellik olarak görüyor. Aynı söylemi paylaşıyor. Mahkeme Sayın Cumhurbaşkanı’nı haklı bulursa ‘Ermeni’ sözcüğü hakaret niteliği taşıdığı yargı kararıyla saptanmış olacak’ denilmektedir.
Söz konusu iddiaların gerçeğe aykırı olması ve Sayın Yazarın saygın hukukçu kimliğinin bu yanlışlığın vahametini artırması sebebiyle, Cumhurbaşkanlığının önceki açıklamaları ve dava dilekçesinde yer verilen gerekçelerin açıklanmasında zorunluluk görülmüştür.
Basın yoluyla içeriği açıklanan dava dilekçesinde, mahkemeye başvurma sebebi, sözü edilen milletvekilinin ‘etnik kökene dayalı siyaset yapma’ iddiası ile ‘Cumhurbaşkanı’nı Türkiye Cumhuriyeti’nin ve vatandaşlarının haklarını koruma görevini suiistimal etmekle’ suçlaması ve ‘bu eylemle, siyasi saik ve haksız isnatlar ile Sayın Cumhurbaşkanımızın kamusal konumu nedeniyle büyük sorumluluk ve titizlik gerektiren devlet adamı kimliğini karalama amacını gütmesi’ şeklinde açıkça belirtilmiştir.
Buna karşılık, dava dilekçesinde, Sayın Yazarın iddialarını haklı çıkaracak en küçük bir imada bile bulunulmamıştır.
Ayrıca, Sayın Cumhurbaşkanımız, bu konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada da, ‘Bütün vatandaşlarımın etnik kökenine, farklı inançlarına ve aile bağlarına saygı duyuyor, tüm bu farlılıkları imparatorluk geçmişi olan ülkemizin bir gerçeği ve aynı zamanda da zenginliği olarak görüyorum. Ayrıca, tüm vatandaşlarım, hiçbir ayrıma tabi tutulmaksızın birbirine eşittir. Kimsenin kimseye bir üstünlüğü kesinlikle yoktur. Herkesin aynı hak ve hukuka sahip olmaları anayasal teminat altındadır. Bu anlayış düzeyine ulaşmış ülkemizle gurur duyuyorum’ diyerek, kötü niyetle yayılmaya çalışan bir yalanın düzeltilmesi amacıyla aile geçmişi hakkında bilgi verme zorunluluğunu hissetmiştir.
Dava dilekçesinde ve yapılan basın açıklamalarında bu hususlar açıkça belirtilmiş ve Yazarın ‘Ermeni olmanın aşağılayıcı bir etnik özellik olarak görüldüğü’ iddiasına dayanak olacak hiçbir ifadeye yer verilmemiştir.
Bu itibarla, siyaset üstü ve tarafsız bir statüde bulunan Sayın Cumhurbaşkanımızın vatandaşlar arasında etnik ayrımcılık yaptığı ve bu sebeple görevlerini yerine getirmediği yönündeki iddia sebebiyle yapılan açıklamalara ve açılan davaya ilişkin olarak Sayın Yazar tarafından yapılan yorum ve değerlendirmeler Sayın Cumhurbaşkanımıza haksızlıktır.
Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi için bu açıklamanın aynı sayfa ve sütunlarda aynen yayınlanmasını 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 14. maddesi gereğince rica ederim.
M. Emin Kuz
Genel Sekreter Yardımcısı”

Haberin Devamı

Dilekçedeki ifadeler
Açıklama için teşekkür ederim. Ancak Ankara Nöbetçi Sulh Mahkemesi’ne sunulan 22.12.2008 tarihli dava dilekçesinde şu ifadelere yer verildiğini belirtmeden geçemeyeceğim.
“...Müvekkilim Abdullah Gül’ün annesinin Ermeni kökenli olduğu iddiası kesinlikle gerçek dışıdır. Dolayısıyla davalının ırkçılık ve ayrımcılık temelli bu iddiası, basın yoluyla müvekkilimin kişisel ve ailevi değerlerine, haysiyet ve şerefine ağır saldırı teşkil eder niteliktedir. Nitekim bu sözler, müvekkilim ve ailesi nezdinde kişisel değerlere saldırı ve manevi zarar meydana getirmektedir.”
Okurların takdirine sunarım.