Ünlü İngiliz doğabilimci Charles Darwin’in doğumunun 200. yılı. UNESCO, 2009 yılını “Darwin” yılı ilan etti. Tüm dünyada Darwin’in görüşleriyle ilgili 20 binin üzerinde makale yayımlandı.
Darwin, “Türlerin Kökeni” adlı kitabında, insan dahil tüm canlı türlerinin doğal seçilme yoluyla ortak bir yaşam ağacından gelerek evrimleştiğini ileri sürer ve bu konuda somut kanıtlar ortaya koyar. Evrimin motoru doğal seçilme görüşü. Buna göre, birbirlerinden farklı organizmalar, bu farklılıklarını kalıtım yoluyla kendilerinden sonraki kuşaklara geçirirler. Sabit beslenme kaynaklarının bulunduğu, sabit mekânlarda en zayıf olanlar yok olur. Ortama uyum sağlayabilen, güçlü organizmalar varlıklarını sürdürür. Zaman içinde, farklı özelliklerin kalıtım yoluyla intikal etmesi, yeni türlerin doğmasına yol açar.
Evrimin yol açtığı gelişme
Darwin’in görüşleri sürekli gelişmeye dayanıyor. Bu görüşlerin önemli bir sonucu, insan doğasının, davranışlarının evrimle açıklanması. “Ne yapalım, böyle davranıyoruz, çünkü böyle yaratıldık” deme olanağının ortadan kaldırılması. Bu gelişme, insanın öğrenen bir yaratık olarak görülmesine, toplumsal etkenlerin, eğitimin ve kültürün kalıtımsal etkenlere göreli olarak daha ağır bastığının anlaşılmasına yol açtı.
Darwin’in görüşleri, doğumunun 200. yıldönümü dolayısıyla bütün dünyada tartışılırken Türkiye’de neler oluyor?
Türkiye’nin en önemli bilimsel araştırma kurumu TÜBİTAK Bilim ve Teknik dergisi de bir sayısını Darwin’e ayırdı. Kapağına Darwin’in resmini bastı. Ama Türk okuyucuları yazıları okuyamadı. Dergi basım aşamasındayken kapak değiştirildi, yazılar çıkarıldı, yayın yönetmeni görevden alındı. Kamuoyundaki yoğun tepkiler karşısında TÜBİTAK 5 gün sonra bir açıklama yaparak olayı sansür değil, idari bir aksaklık biçiminde göstermeye çalıştı. Buna karşılık, işine son verilen derginin yayın yönetmeni Dr. Çiğdem Atakuman, Darwin’in Türkiye için “provokatif” bir konu olduğu gerekçesiyle derginin sansür edildiğini belirtti.
Ortaçağ tartışmaları gibi
Gerçek o ki, Türkiye’de Darwin’in görüşleri hakkında kamuoyuna, öğrencilere bilgi verilmek istenmiyor. Okul kitaplarında göstermelik birkaç atıf dışında Darwin’in görüşlerine yer verilmiyor. Öğretmek isteyen öğretmenler de cezalandırılıyor. Gallup’un yaptığı bir araştırmaya göre, bütün Batılı ülkeler içinde evrim teorisinin halk tarafından en az kabul gördüğü ülke Türkiye. Türkiye’de halkın yüzde 52’si evrim teorisinin yanlış olduğunu, yüzde 25’i doğru olduğunu düşünüyor. Geri kalanlar kararsız. (Economist, 7.2.2009)
Türkiye’deki Darwin tartışması Ortaçağ’daki tartışmalara benziyor. Dinsel dogmalara karşı bilimsel doğrular. Modern dünya, dinsel görüşlerin ve dinsel otoritenin sorgulanması ile doğdu. Descartes, Galileo, Kopernik, Newton’un düşünceleri ve buluşları dinsel dogmaları altüst etti. Dünyanın yaşı, güneşe karşı konumu, modern fizik kuralları, insan ve hayvan türlerinin evrimi gibi buluşlar eleştirel aklın doğmasına yol açtı. Darwin’i de bu çerçevede görmek gerekir.
Laiklikle bağ koparılıyor
Bütün bunlar şunu gösteriyor: Türkiye’de iktidarın ve onu destekleyen çevrelerin benimsediği modernite ile İslamın birlikte yürüyebileceği görüşü bugünkü uygulamalar çerçevesinde geçerli değil. Bugün gerçekleştirilmek istenen bir toplumsal mühendislik. Toplumun köklü bir biçimde dönüşümünü sağlamak.
Bu amaçla, bir yandan en ileri, en modern teknikler kullanılırken, öte yandan laik kültürle bağlar koparılıyor. Böylelikle modernite ile laiklik arasında bir bağlantı olmadığı, modernite ile dinin bir arada var olabileceği gösterilmek isteniyor. Buna karşı direnmeler, temel hak ve özgürlüklere aykırı bir biçimde bastırılmaya çalışılıyor.
Yapılmak istenen şey, çağdaş, modern bir toplum yaratmaktan çok, moderniteyi İslamlaştırmak. Modernite ile dinsel inançların bir arada var olmasının en sağlıklı yolu laiklik ilkesinden geçiyor. Çözümü modern, evrensel, bir laiklik anlayışında aramak gerek. Ancak o zaman Türkiye Darwin’in doğum yıldönümü kutlamalarına katılabilir.