Rıza Türmen

Rıza Türmen

rturmen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Maliye Bakanlığı, Doğan Grubu’na 3.7 milyar TL (2.5 milyar dolar) ceza kesti. Doğan Grubu’na bağlı şirketlerin değeri 3.3 milyar dolar. Kesilen cezanın yasalara uygun olmadığını vergi uzmanları söylüyor. Bunu bir yana bıraksak bile, cezanın orantısızlığı, adaletsizliği amacın iktidarı eleştiren basını cezalandırmak olduğunu gösteriyor.
Ortada çok ciddi bir basın özgürlüğü sorunu var. Türkiye’de basın özgürlüğü çetin mücadeleler, büyük özveriler sonunda kazanılmış bir özgürlük. Demokrat Parti döneminde, 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde basının verdiği özgürlük savaşı belleklerden silinmedi.
Anlaşılan o ki, 2009 Türkiye’sinde basın özgürlüğü için yeni bir savaş sürdürmek gerekiyor. Yaşadığımız dönemi geçmiş dönemlerden ayıran özellik, basın üzerindeki siyasal baskının niteliği. Bu kez, yazılar sansüre uğramıyor ya da gazeteciler hapse atılmıyor. İktidarın gazete sahibine işten çıkarılmasını istediği gazetecilerin listesini gönderdiği söyleniyor. Gereği yapılmazsa, iktidarı eleştiren basının ortadan kaldırılması söz konusu.

Demokrasinin gereği: basın
Siyasal iktidarların, basını susturmak istediklerinde, ellerinde birkaç etkili araç var. Bunu ceza yasaları yoluyla, polisi ve yargıyı kullanarak ya da vergi yasaları yoluyla maliye müfettişlerini kullanarak yapabiliyorlar. Yöntemler farklı olsa bile, amaç aynı. Özgür, eleştiren basının sesini kısmak.
Sorun gerçekte bir demokrasi sorunu. Özgür basın demokrasinin bekçisi. Basının özgür olmadığı bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Demokrasilerde basının iki temel görevi var. Halkı bilgilendirmek ve iktidarı eleştirmek. Özgür basın, demokrasinin öylesine temel bir öğesi ki, kendini eleştiren basını ortadan kaldırmak isteyen bir siyasal iktidar, başka alanlarda ne denli “demokratik açılımlar” yaparsa yapsın, demokratik meşruiyetini koruyamaz.
O nedenle, AİHM, birçok kararında, basının hükümeti eleştirme sınırının çok geniş olduğunu, demokratik bir sistemde hükümetin eylemlerinin basın ve kamuoyunun yakın incelemesine tabi bulunduğunu, hükümetin basına karsı ceza yaptırımlarına başvurmada kendisini sınırlaması gerektiğini, demokrasinin bunu gerektirdiğini belirtir.

Barroso’yu yadırgadım
ABD Yüksek Mahkemesi, Grosjean/American Press kararında, Louisiana eyaletinde, reklam gelirlerine konan ve hükümeti eleştiren basını hedef alan ağır bir verginin, anayasanın basın özgürlüğüne ilişkin maddesini ihlal ettiğine karar verdi. Kararda şu görüşlere yer veriliyor:
“...Bu vergi kotu bir vergidir. Çünkü, vergi perdesi altında, kamunun anayasal güvence altında olan bilgi alma hakkını kasıtlı olarak sınırlamak için yapılmış bir tertiptir. Özgür bir basın, hükümet ile halk arasında önemli bir aracıdır. Ona zincir vurmak, kendimize zincir vurmaktır.”
Doğan Grubu’na kesilen cezayla ilgili olarak, AB Komisyonu Başkanı Manuel Barroso, “Bunun kan davasına dönüşmesinden endişeliyiz” demiş. Barroso’nun bu sözlerini yadırgadım çünkü, kan davası, öç alma duygusundan kaynaklanan, misilleme biçiminde süren karşılıklı cinayetler olarak tanımlanıyor. Oysa basın ile siyasal iktidar arasındaki ilişkiler simetrik değil. Basının görevi hükümeti eleştirmek.

Eleştiriyi kabul edemiyor
Hükümetin görevi demokrasi kurallarına uygun olarak ülkeyi yönetmek. Bunu yaparken, basından gelen eleştirilere kulak vermek ve bunlardan hoşlanmasa da basın özgürlüğünü güvence altına almak. O nedenle, demokrasilerde siyasal iktidarın “Basın beni çok sert eleştiriyor, ben de ona misilleme yaparım “diyerek kan davası gütmesi kabul edilemez.
Bütün bunlar, AKP’nin sağlam temele oturmuş bir demokratik vizyonunun olmadığını gösteriyor. Attığı demokratik adımlar ya kendi ideolojisiyle ilgili konularda demokratik alanı genişletmeye ya da kendi dışındaki faktörlerin etkisiyle demokratik açılımlar yapmaya yönelik. Tutarlı bir demokrasi vizyonu olmayınca da kolaylıkla demokrasiyle bağdaşmayan adımlar atabiliyor. Olaylar, AKP’nin siyasal iktidardan özerk, siyasal iktidarı eleştiren ya da sınırlayan kurumları kabul edemediğini gösteriyor. Oysa, demokrasinin asıl ölçütü bu.