Rıza Türmen

Rıza Türmen

rturmen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sn. Adalet Bakanı’nın yüksek yargı başkanlarını ziyaret ederek yargı reformu konusunda görüşlerini alması olumlu bir davranış. Ancak Sn. Bakan’ın Stratejik Düşünce Enstitüsü toplantısında yaptığı konuşma, bu ziyaretlerin bir uzlaşı ile sonuçlanacağına ilişkin umutlar beslememizi önlüyor.
Sn. Bakan konuşmasında, yargı bağımsızlığı konusundaki anlayışını ortaya koyuyor. Buna göre, taraflı bir yargı bağımlı bir yargıdan daha kötü sonuçlar doğurur. Bu düşüncenin vardığı sonuç şu: Türkiye’de yargı taraflı olduğuna göre, bağımsızlıktan ödün verilerek yargı tarafsız yapılmalı. Böylelikle, bağımlı bir yargı yaratılması çabaları meşruluk kazanıyor. Sanki siyasal iktidardan bağımsız olmayan bir yargının tarafsız olması olanağı varmış gibi.

Yargı denetiminin verdiği rahatsızlık
Bütün bunların altında, siyasal iktidarın yargı denetiminden duyduğu rahatsızlık yatıyor. Oysa yürütme ve yasamanın yargı tarafından denetlenmesi, hukuk devletinin vazgeçilmez bir koşulu. Yargı denetiminin dışında kalan bir iktidar bir kanun devleti olsa bile, bir hukuk devleti olamaz. Böyle bir devlette siyasal iktidar, yürürlüğe koyduğu yasalarla hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmak yoluna her zaman gidebilir.
Yargı bağımsızlığı olmadan demokrasinin koruduğu değerler güvence altına alınamaz. Yargı bağımsızlığı için gereken düzenlemeleri gerçekleştirmek siyasal iktidarların görevi. Demokratik ülkelerde siyasal iktidarlar, yargının aldığı kararları beğenmeseler de, hukuk devleti ilkesine saygılı oldukları için, kendi demokratik meşruiyetlerini göz önünde tutarak bu tür düzenlemeleri yaparlar.

Yargı bağımsızlığı idari bağımsızlığı da kapsar
Bağımsız bir yargı, idari konularda yargı, yasama ve yürütmenin kararlarına tabi olmadan kendi kendini yönetebilmeli. Hükümet yargıya karışmamalı. Bunu “yargının içine kapalı olması” ya da “halktan kopuk olması” şeklinde nitelemek yanlış. Yargıçlık yalnız bir meslek. Yargıç bağımsız karar verebilmek için yasa ve vicdanıyla baş başa kalabilmeli.
Yargının idari ve kurumsal bağımsızlığı hemen her ülkede HSYK’ya benzer bir kurum aracılığıyla sağlanıyor. Bu kurulların ne gibi özelliklerde olmaları gerektiği Avrupa Yargıçlar Konseyi’nin 2007 yılında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne verdiği raporda belirtilmiş.
Rapor şu görüşlere yer veriyor: “Yargıçların bağımsızlığıÖ Gerçeğin, özgürlüğün, insan haklarına saygının ve dış etkilerden yoksun tarafsız bir adaletin güvencesidirÖ Bağımsızlık, yargıçların tarafsızlığının bir koşuludur.” Bundan da anlaşılacağı gibi, tarafsızlık ancak bağımsız bir yargıyla gerçekleşir.
Avrupa Yargıçlar Konseyi raporunda bağımsız ve saydam bir Yüksek Yargıçlar Konseyi’nin şu koşullara sahip olması öngörülüyor:
1. Yüksek Yargıçlar Konseyi salt yargıçlardan ya da yargıçlar yanında yargıç olmayan üyelerden oluşabilir. Ancak karma bir nitelik taşıyacaksa, çoğunluk yargıçlarda olmalıdır. Karma bir oluşum hiçbir şekilde parlamentodaki çoğunluğun etkisine açık olmamalıdır.
2. Yargıç üyeler yargıçlar tarafından seçilmeli ve yargının her düzeyde temsili sağlanmalıdır. Yargıçlar Konseyi siyasallaşmamalıdır. Parlamento ya da yürütme seçim sürecinin dışında kalmalıdır. Yargıç olmayan üyeler yürütme tarafından atanmamalıdır. Bu üyelerin siyasal nitelikte olmayan kurumlarca atanması tavsiye edilir.
Yargıç olmayan üyeler parlamento tarafından seçilecekse, muhalefetin de desteğini sağlayacak nitelikli çoğunluk aranmalıdır.
3. Yargıçlar Konseyi’nin başkanı yargıç olmalı ve Konsey üyeleri tarafından seçilmelidir.
4. Yargıçların atamaları, terfileri, sicillerinden Yargıçlar Konseyi sorumlu olmalıdır.
5. Yargıçların disiplin sorunları, sadece yargıçlardan oluşan bir kurulda görüşülmeli ve karara bağlanmalıdır.
Hükümet’in tasarladığı yargı reformunun amacı ne? Yargının bağımsızlığını güçlendirmekse, bu HSYK’nın bağımsızlığını sağlamaktan geçer. HSYK’nın bağımsız bir kurul olması için yapılması gerekenler Avrupa Yargıçlar Konseyi’nin raporunda var. Bunları gerçekleştirmek yeterli. Adalet Bakanı ve Müsteşarı’nın HSYK’ya üye olmamaları bağımsızlığın ön koşulu.
Amaç bu değil de, HSYK’yı iktidara bağımlı bir kurula dönüştürmek ise, o zaman tasarlanan reformun, hukuk devleti ve demokrasi açısından hayırlara vesile olmayacağı açık.