10 Eylül akşamı Sayın Adalet Bakanı, Fikret Bila ile Murat Yetkin’in programında, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) ilişkin reform tasarısını açıkladı. Sayın Bakan’ın bu iki deneyimli gazetecinin karşısında önerilerini savunması demokratik bir davranış. Ama programı dinledikten sonra bu konudaki kaygılarımın sürdüğünü itiraf etmeliyim.
Sayın Bakan, HSYK ile ilgili reformların uluslararası belgelere uygun olduğunu söylüyor. Uluslararası belgelerin durumu şöyle:
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa Yargıçlar Konseyi’ne (AYK), yüksek yargı kurullarının yapısı, bağımsızlığı konusunda bir rapor hazırlaması için yetki veriyor. AYK, raporu hazırlarken Venedik Komisyonu’nun katkıda bulunmak için yazdığı raporda uygun bulduğu görüşleri dikkate alıyor. Bundan da anlaşılacağı gibi, esas olan AYK’nin raporu.
AYK raporu, Yargıçlar Kurulu’nun yargıç ve yargıç olmayan üyelerden oluşması durumunda, büyük bir çoğunluğu yargıçların oluşturmasını (Sn. Bakan salt çoğunluktan söz ediyor), yargıç olmayan üyelerin siyasal nitelik taşımayan kurumlar tarafından seçilmesini, parlamento seçerse de, muhalefetin mutabakatını sağlayacak ağırlıklı oyla seçilmelerini istiyor. Başkanın siyasal partilere yakın olmayan tarafsız bir kişi olmasını öngörüyor. Bu görüşleri Adalet Bakanlığı’nın reform tasarısından farklı.
İlerleme Raporu’nda eleştiri
Bakanın HSYK’ya başkanlık yapmasını, yargıç olmayan üyelerin TBMM tarafından seçilmesini öngören reform tasarısının AYK raporu ile uyum içinde olduğunu söylemek olanağı var mı?
Sn. Bakan reform tasarısının AB Komisyonu ilerleme raporlarındaki görüşler doğrultusunda hazırlandığını ileri sürüyor. Oysa, AB Komisyonu’nun 2006 İlerleme Raporu’nda, bakan ve müsteşarın HSYK’ya üye olmaları eleştiriliyor, yürütmenin HSYK’nın kararlarını etkileyebileceği belirtiliyor.
Sn. Bakan, HSYK’ya üye olmasını ve başkanlık etmesini, HSYK’nın TBMM’ye hesap vermesi gerekliliğiyle açıklıyor. Bu görüş, HSYK’nın bağımsız statüsüyle bağdaşmıyor. HSYK yargılama yapan bir organ değil ama Anayasa’nın 159. maddesi gereğince, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esasına göre kurulmuş bir kurul. Mahkemelerin bağımsızlığı ilkesi HSYK için de geçerli. Bağımsız bir yargı organı ise yasama organına hesap vermez.
Bakan ve müsteşarın HSYK’ya üye olması ve bakanın başkanlığı sadece bir oy sorunu değil. Geçmiş deneyimler, bu durumun HSYK ve yargı bağımsızlığı açısından doğurduğu sakıncaları gösteriyor.
Müsteşar engeli
2461 sayılı HSYK Yasası 10. maddesi gereğince, başkanının (Adalet Bakanı’nın) daveti üzerine toplanıyor. Siyasal irade toplamak istemezse HSYK toplanmayacak. İç yönetmeliğin 8. maddesi gereğince, toplantı gündemi başkan tarafından düzenleniyor. 2006 yılında, Adalet Bakanı gündeme koymadığı için boş olan Yargıtay üyelikleri uzun süre doldurulamamıştı.
HSYK üye tam sayısıyla toplanıyor. Mevcut durumda, Yargıtay’dan ve Danıştay’dan beş asil üyenin yanında beş de yedek üye var. Adalet Bakanı bulunmadığı zaman, başkanvekili HSYK’ya başkanlık ediyor. Ancak, müsteşarın yedeği yok. Dolayısıyla, müsteşar toplantıya girmezse, HSYK toplanamıyor. Dolayısıyla, iktidarın katılmadığı bir karar alınmak istenirse, müsteşar toplantıdan çıkıyor. Toplantı için gereken çoğunluk, yani üye tam sayısı olmayınca HSYK karar alamıyor.
Anayasadan önce yasa
Hükümetin reform tasarısındaki önerilerinin gerçekleşmesi anayasa değişikliğine bağlı. O nedenle, muhalefetin desteği gerekiyor. Bu olası değil. Ama iktidar, yargı bağımsızlığını güçlendirecek reformlar yapmayı içtenlikle istiyorsa, önerilen reform tasarısının amacı AB Komisyonu’nu tatmin etmek değilse, Anayasa değişikliğine gitmeden, yasa değişikliğiyle önemli adımlar atabilir.
Örneğin, 2461 sayılı değişiklik yaparak toplantı nisabını üye tam sayısı yerine 5 üyeye indirebilir. HSYK’nın toplanmasını siyasal iradeye bağlı olmaktan çıkarabilir. İç yönetmeliği değiştirerek toplantı gündeminin saptanmasını bakandan HSYK’ya devredebilir.
Hükümetin, anayasa değişikliğine gitmeden, yasa değişikliğiyle yapılabilecek reformları öncelikle gerçekleştirmesi, yargı bağımsızlığını gerçekten güçlendirmek isteyip istemediğinin bir göstergesi olacak.