YazarlarRoma'yı yakmak

Roma'yı yakmak

22.11.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Roma'yı yakmak

Romayı yakmak

ELLERİNDE bayraklarla, pankartlarla yürüyorlar ve tüm güçleriyle bağırıyorlar: "Roma'yı da yakarız. Apo'yu da alırız." Kızgınlar, çok kızgınlar. Yürekleri yapılmakta olan haksızlığa karşı isyanla dolu. Hangimizin değil ki? Tamam, Apo'yu alırız da, Roma'yı yakmak niye? Belki de dünyada İstanbul'la eşdeğerdeki tek şehir olan yaşlı ve görkemli Roma'yı neden yakalım? Ahir zaman Neron'ları mıyız biz? Bize yapılmakta olan bir haksızlığa, başka bir haksızlık gösterisiyle karşılık vermek şart mı? Sözde kalacak olsa bile, en haklı davamızı kendilerine özgü bir gözlükle değerlendiren "onlara" bir koz daha niye verelim?
Evet bir "onlar" var, bir de "biz" varız!
"Onlar", Batı grubunun ülkeleri, insan haklarının, demokrasinin, düşünce ve inanç özgürlüklerinin havarileri. "Onlar"ın güçlü bir ordunun karşısında, günahsız ve silahsız bir halkın dört yıl boyunca silah ambargosu ile nasıl ellerini kollarını bağladıklarını, o halkı nasıl açlığa ve ölüme terkettiklerini gördük. İbretle seyrettik. Bu halka yapılan insafsızlığı hazmedebilmelerinin tutarsızlığının altında yatan, o insanların başka bir inanca ait olmalarının nedenini hiç mi anlamadık? Hiç mi sezmedik? Bosna'dan söz ediyorum, elbette... Ama "onlar" (canları istediğinde uygulamasalar bile) evrensel değerlerin mucitleri ve sahipleri... "Biz" hep duygularıyla hareket eden, mantığını ancak kırk yılda bir kullanan coşkulu Türkler! Beş yüz yıl idare ettiğimiz ülkelerde kimsenin dinini, dilini değiştirmeye en güçlü olduğumuz dönemde bile yeltenmemiş, ama Ramazan'da oruç tutmayan kendi Müslümanımızı dövmekten, hatta yakmaktan kendini alamayan, yıllarca Kürt vatandaşımızın evladına kendi dilinde isim vermesini engelleyen, sokakta şarkı söyleyip dans eden çocuklarımızı tutuklayabilmeyi dahi kitabına uyduran ve tüm bunları hala marifet sanan "biz"!..
Hangimiz daha makbulüz acaba? İki yüzlü "onlar" mı, iki ruhlu "bizler" mi?
Maksat şimdi ikisi arasında seçim yapmak değil, davamızı kazanmak olduğuna göre, acaba "biz" bir kerecik olsun "biz"likten vazgeçemez miyiz? Bu işin hallini "kamuoyu" veya "medyacılar"a değil de dış politika uzmanlarına bırakamaz mıyız? Bir süre mantıklı ve sakin davranamaz mıyız? Sokaklarda avaz avaz "Roma'yı da yakarız" diye bağırarak dolaşacağımıza, her PKK'lı sandığımızı dayaktan geçireceğimize, konsolosluklar önünde çok ilkel bir eylem olan bayrak yakma işlemleri yapacağımıza, başka tepkiler veremez miyiz? İtalya'nın sivil toplum örgütlerine, öğrenci derneklerine kısa ve net cümlelerle yazılmış mektuplar gönderemez miyiz? Gazetelerinde, televizyonlarında kendi görüşlerimizi ifade eden yazılar, görüntüler çıkaramaz mıyız? ("Efendim onları basmazlar" sakın demeyin, ötekileri nasıl basıyorlarsa, gereği yapıldığında bunları da basarlar.) Marka hastası olmamıza, özgüvenimizin kaynağını marka sanmamıza rağmen, İtalyan markalarından bir süre uzak duramaz mıyız?
Ve sorunu çözmek için Apo'ya takılıp kalmanın ötesine geçmek gerektiğini artık anlayamaz mıyız? Apo Türkiye'ye iade edilirse Kürt sorunu halledilir zannedeceğimize, bu sorunu çözmeye yönelik girişimleri kendi parlamentomuzda başlatamaz mıyız?
Biz mağdur Türkler, bir kere olsun kızgınlığımızı yenerek sağduyulu davranamaz mıyız? Çünkü belki de mağduriyetimizin nedeni, hep hırsa kapılarak bağırıp çağırdığımız için, derdimizi tam olarak anlatamamakta yatıyor. Olaylara hep kendi açımızdan bakmakta, kendi kusurlarımızı görmemekte yatıyor. Evet, onlar ikiyüzlü ve çifte standartlıdır. Onlar sadece menfaatlerini düşünürler. Bir kere de biz menfaatlerimizi düşünsek de Roma'yı yakmaktan vazgeçip, Kürt sorununun bu boyutlara taşınmış olmasında, kendimize düşen payı görsek.
Bir boy aynasında kendimize bakmanın zamanı gelmedi mi?



KEŞFETYENİ
Herkes merak ediyordu sır perdesi aralandı: Harika Avcı'ya ne oldu?
Herkes merak ediyordu sır perdesi aralandı: Harika Avcı'ya ne oldu?

Cadde | 27.05.2025 - 14:39

Bir döneme güzelliği, sesi ve oyunculuğuyla damga vuran, Türkiye’nin kalbinde özel bir yer edinen ünlü sanatçı Harika Avcı, yıllardır süren sessizliğini nihayet bozdu.

Yazarlar