Yazarlar Sandalet ama ne sandalet

Sandalet ama ne sandalet

23.06.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sandalet ama ne sandalet

Sandalet ama ne sandalet


Bodrum'da turistlerle maç izliyoruz gazeteci Zeki Özkeskin'in yerinde; bir başına yemeğini yiyen, yaşı 70'e dayanmış, çakır gözlü çakı gibi "delikanlıyı" işaret ediyorlar:
"Ünlü Bodrum sandaletlerini yapan Ali Güven'i tanır mısın, bak orada oturuyor..."
Güven'i yemeğinden alıkoymuyorum, kafenin karşı sırasındaki dükkanına giriyorum. Eski bir tezgah, üzerinde kalın deri parçaları, tezgahı çevreleyen raflarda Bodrum sandaletleri; boncuklu, örme, bantlı, tokalı, zımbalı... Her birinin tarihi var. Bette Midler, Mick Jagger, Brigitte Bardot gibi dünyaca ünlü müzik ve sinema dünyasından sanatçılara yapılmış sandaletler; eski, kurumuş, yamulmuş olmalarına karşın özenli duruşlarını kabetmemişler.

Dükkanın üçte ikisi ise sanatçıya hiç yakışmıyor, taklit çantalar. Ali Güven dükkana giriyor, ayağında sandalet yok, görür de isterler korkusundan. Güven "Şuradaki sipariş kataloğumda üç yıldır bekleyenler var" diyor. Elde yapılıyor bu sandaletler. Derisi, modeli, kesimi, dikimi incelik istiyor. Palamut ağacı ve çam kabuğu içinde bekletilmesi gerek bu derilerin. Hassas noktaya temas ediyorum bilmeden.
Çekmeceden Muğla Belediyesi İmar İşleri Müdürlüğü'nün dilekçesini çıkarıyor Güven. Dilekçede deniyor ki: "Ali Güven isimli şahsın dilekçesi incelenmiş, deri ustası olarak bahsedilen Hasan Basri Derelioğlu'na ait eski tabakhane olarak bilinen alanda Emirbeyazıt Mahallesi 30 pafta, 582 ada, 177 parselin maliki olduğu olduğu görülmüştür. Bu alanda 10 yıldan bu yana deri işlemeciliği yapılmaktadır.... Komşu parselleri apartman olarak yapılaşan bu parselde deri işlemeciliğinin yapılması mümkün değildir..."
Güven her yerden deri alamıyor. Muğla'da Derelioğlu'ndan, Milas'ta da Mehmet Kayrakçı ustada bulabiliyor sandaletlerine uygun nitelikteki deriyi. Artık Muğla'daki ustanın yeri istimlak edildiği ve kendisine deri işleyebileceği yeni yer gösterilmediğinden dertli.

Güven marka olmuş. Bir sandaletine 300 dolar ödeyecek insanlar var ancak sandalet yapacak deri bulamıyor. "Hollanda'da büyük bir mağaza zinciri olan ayakkabı firmasına tasarımcı olarak gideceğim, beni çağırdılar..." diyecek noktaya gelmiş Güven.
Oysa 5 - 10 yıl öncesine kadar modacı Donna Karan'a varana kadar teklif almış, "Gel modellerini bizim fabrikalarda senin markanla üretelim" diye kabul etmemiş. Beymen'in patronu Cem Boyner bu sandaletlerden satmak istemiş, yetiştirememiş... Anılarını gösteriyor Güven. Washington'daki Türk elçiliğinden kendisine gelen teşekkür mektubunu, gerek Türkiye'de, gerekse de dünya çapında ünlülerin ayak çizimlerini, ABD eski Başkanı Ronald Reagan'ın danışmanına yaptığı sandaleti...
Güven, işin püf noktasını kimseye tam anlamıyla öğretmemiş. Yanında 7 kişi çalışmış aralıklarla, içlerinden yalnızca biri şimdi ABD'de aynı sanatı devam ettirmeye çalışıyor.

Güven ilk kez elini vereceği çırağını bulmuş; genç bir kız Ada Basmacı. Basmacı yeni modeller geliştiriyor, sandalete davetlerde giyilebilecek ayakkabı muamelesi yapıyor. Güven ise Hollanda yolcusu gibi. Anlamakta güçlük çekiyorum, Bodrum'da sandalet üretip dünyaya pencere açan bir zanaatkar, taklit çantaları satmaya muhtaç durumda bırakılır mı?
Bodrum turistik açıdan acı çekiyor. Bu yıl Bodrum'un turistlerini Antalya bölgesi kapmış diye yakınıyorlar. Yunanistan'ın Bodrum'a en yakın adası Kos'dan gelen gemilerden inen turistleri bekliyorlar ki, mal satsınlar; onları da hem acenta, hem de kuyum ve turistik eşya mağazaları olan ANAP Milletvekili Hasan Özyer limanda kapıyor. Ellerinde dış dünyaya açacakları değerlerden biri olarak Güven var, turizme katkı sağlayacak tanıtımdan vazgeçtim, sanatını anlatan yer bile yapamamışlar, çarşının içinde kaybolup gidiyor. Güven sandaletlerini kaçırtmak mı yerel anlayış?