19.01.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:
Sevgili,
Bir sabah tan yeri ağarırken, uyandığında batıdan doğsa güneş ve şirazesinden çıkıp, bütün gün oradan oraya pike yaparak, öğlen üzeri kuzeyden batsa, kediler havlasa, köpekler miyavlasa, böğürse eşekler, arya söylese öküzler, yağmur yerden göğe doğru yağsa, yapraklar eldivene giren parmaklar gibi, dalların içine içine girmeye başlasalar, kar yağarken fokur fokur kaynasa göller, deniz kan kırmızı olsa, gök sapsarı ve geceleri kutup yıldızı serseriyane dolaşsa oradan oraya gökyüzünde...
Bu arada, metropolün insanları, temiz hava yerine, karbon monoksit soluyup, ona kucak dolusu şükretseler, sonra da çöpler içinde gezinip, kazuratlarının borusunu içme suyu rezervuarlarına boşaltsalar, başbakanın kafası Arapça çalışsa, yardımcısının İngilizce ve bir sağırlar diyaloğuna dönüşse, hırsızlığı aklamak için hükümet etme, bir devletlü çıkıp, dese,
- Vatan için kurşun sıkan da, yiyen de bizim içim şereflidir...
Polis kaatil olsa, kaatil polis, hırsızlar hırlıları kovalasalar, egemen , hırlılar saklanacak delik bulamasalar, gencecik liseli kızlara işkence yapılsa, sonra bir de işkence gördükleri için ceza olarak hapse atılsalar, gazetelerin yazıişleri müdürlerine mekan kılınsa hapishaneler, öldürülen muhabirlerin kaatilleri ödüllendirilseler, yaşamın çiçeği solsa karanlıkta, zina nikah olsa, nikah Allah'a eş koşmak olarak sunulsa, bikir izaleleri tarikat tekkelerinin bir köşesinde sakallı deccallarca becerilse, biri çıkıp haykırsa, "bir kızın yoksa da parası, iffetini kaybettiği yerdedir kumbarası Fadi - Bank" diye, peşine düşse kameralarıyla bu hatunun medya, çarşafını nasıl açtığını anlatmak için, her ağzını açışta milyarlar kapsa bu taze ve çarşaf eskiden üstünde sevişilen bir meta iken şimdi içinde zina yapılan bir çadıra dönüşse, koca koca adamlar küçük küçük köşeleri hızla ve hışımla dönseler, her defasında,suratını duvara çarpıp kan içinde kalsa onların oluşturduğu ahmak toplum, cinayetin adı vatanseverlik olsa, masumlar sayılsa vatan haini....
Ve gazetelerden apartımanlar çıkarken, apartımanlar gazete kağıdı gibi yırtılsalar, erdem suç olsa, hırsızlık cinayet erdem, koskoca bir çete adalet dağıtsa orada burada, doğru yalan olsa, yalan doğru, ceylanlar yılana dönüşse, kanatlanıp uçarken yılanlar, tavşanlar setterleri av diye sürseler, tilkiler kaçacak delik arasalar tavuklardan, esaretin adı özgürlük olsa, özgürlüğün gülü yüksek emirle solsa, bütün bunlara çare olarak habaset ile hamakatın dikdörtken olan şeklini yarım daireye çevirseler, korkuya güven dense, güvenin tekeli mafyaya verilse, kalk borusu çalarken, nöbetçiler bile uyusalar, Küçük Çamlıca'nın tepesindeki Arap, Çankaya'nın tepesindeki Arap'ın babası olsa da, Çankaya'daki Arap, Küçük Çamlıca'daki Arap'ın oğlu olmasa, donlar başa geçirilse ve de şapkalar kıça, fareler kedileri, hacılar altınları dövizleri, pireler filleri yutsa ve sarhoş güneş bütün bunlara kahkahayla gülerken, gölgede kalan ay ile yıldız iç çekerek ağlasalar....
Şaşırır mısın bütün bunlara sevgili?
Sakın şaşırma! Artık şaşırmak yok; sen 1996 Türkiyesi'ni gördün, 1997'yi de görüyorsun. Burada olmaz olmaz, burada şaşırmak yok.
Evet sevgili, sakın şaşırma!
Artık şaşırmak yok, sevgili, unutma!