05.12.1996 - 00:00 | Son Güncellenme:
Dünyanın önde gelen finans kuruluşları Türkiye'nin 1997 yılında üç haneli enflasyonla tanışacağı ve dolar kurunun da enflasyona paralel bir seyir izleyeceği konusunda birbirine benzer tahminler yapıyorlar. 1997'de enflasyonun yüzde 100'ü bulacağını ve 1997 sonunda doların 212,000 Tl.ye ulaşacağını tahmin eden Goldman Sachs'tan sonra Schroders de Türkiye'de enflasyonun yüzde 100'ü bulacağını ve yılsonu dolar kurunun 214,000 olacağını tahmin etti. Schroders, Türkiye'deki belirsizliklerin GSMH büyüme hızı ve diğer göstergelere ilişkin tahmin yapmayı olanaksız hale getirdiğini belirtiyor.
İngiltere'de iki öğrenci, kendilerine yeterince iyi eğitim vermediği savıyla okullarına dava açarak tazminat istiyor. Genç öğrenciler bu savlarını, hükümet tarafından uygulanmasına yeni başlanan teftiş sisteminin okullarını başarısız bulmasına dayandırıyor. Dava öğrencilerin lehine sonuçlandığı takdirde, teftiş sonucu olumsuz not alan okullar aleyhine binlerce tazminat davası açılabilecek.
Yeni teftiş sistemi okullarda görev yapan öğretmenlerin başarılı olup olmadığına ilişkin bulguları öğrencilerin bilgisine sunuyor. İki öğrencinin açtığı dava ayrıca Lordlar Kamarası'nın, özel ihtiyaçları olan öğrencilerin bunları tedarik edemeyen kurumlara dava açmasını mümkün kılan kararını izliyor.
Dava açan öğrencilerden biri iki yıl önce okuldan ayrılan 17 yaşında bir kız; diğeri ise başarılı olması beklenmesine karşın kötü notlar alan 17 yaşında bir erkek öğrenci. Geçemedikleri aşama sınavlarına tekrar hazırlanmak için halen kursa giden öğrenciler, savlarını desteklemek için IQ (zeka düzeyi) testi de alacak. Öğrenciler tazminat olarak okullarından sınavları geçene kadar karşılaşacakları kurs ve yaşama masraflarının yanısıra, iş hayatına geç atılmalarından doğacak gelir kaybını talep ediyor.
Gazetemiz Milliyet'in dünkü manşeti son zamanlardaki manşetlerinin belki de en anlamlısı, en umut vereniydi. Dünyanın dört bir yanınran yarım milyon kişi Internet'te Milliyet okumuştu. Bunlar dünya bilgi çağına girerken bu çağın öncülüğünü yapan, şimdiden bilgi çağının yollarında dolaşan insanlardı. Geleceğin dünyasına yön verecek, damga vuracak insanlar bunların arasından çıkacaktı. Bu nitelikteki yüzbinlerce insanın şimdi Internet'te Milliyet okuması Milliyet için müthiş bir olanaktı. Bilgi çağının öncülerine bir "tık"la ulaşma olanağı, daha sanayi çağını bile içine sirdirememiş sansürcü kafaların kolay anlayacağı bir şey değildi ama bu gibilerin ne kadar acınacak duruma düşeceklerinin somut bir göstergesiydi.
Yarının dünyasında ne bu sansürcü kafaların, ne üçkağıtçı politika bezirganlarının ne de "vatan kurtaran aslan" gibi gösterilmek istenen katil - soyguncu takımının borusu ötecek. Yarının dünyasını bugün Internet'te dolaşan, yeni fikirlerle, yeni buluşlarla geleceğe damga vuracak olan "gençler" kuracak. Vatana, ülkeye, topluma hizmet kavramı soyguncu katillere değil bilgisiyle ve yaratıcı gücüyle öne çıkanlara yakışan bir kavram haline gelecek.
Milliyet artık Internette. Sansürcü orta çağ kafaları vız gelir bize. Bizim derdimiz o yüzbinlerce okura doyurucu bir gazete vermemk olmalı artık.
Oniki aylık fiyat artışları kasım sonunda TEFE(Toptan Eşya Fiyatları Endeksi)ne göre % 86'ya dayandı. Aralık ayında % 7'lik bir artış yıl sonunda % 90'ı geçen bir rakam çıkartabilir karşımıza. Bu arada TEFE endeksinin eğilimini belirleyen özel imalat sanayiinde fiyatların aralıkta % 6.2 artmış olması da bir uyarı sinyali veriyor. Biraz daha gayretle üç haneli rakamlara erişmek hiç de zor olmayacak gibi görünüyor.
Tüketici fiyatlarındaki oniki aylık artış da Türkiye genelinde % 80'i geçmiş durumda. Turizm merkezimiz Antalya'da % 91.4, memur kenti Ankara'da % 83.6, İstanbul'da % 81.7'lik artışlar söz konusu.
Uygar ülkelerde artık % 3'lük bir yıllık enflasyonun bile sorun yarattığı bir ortamda % 80 - 90'larda bir enflasyonla tam bir "ucube" gibi görünen Türkiye de biraz sorumluluk taşıyan bir hükümet olsa her işi bırakıp bunun çaresine bakmaya çalışır. Ama ne gezer. Tam tersine hükümete yakın çevrelerde enflasyonu daha da yüksek zirvelere taşımanın denemesi yapılıyor.
Hükümet içinde de temsilcileri bulunduğu anlaşılan "para basma lobisi" ilk büyük denemesini geçen hafta Bütçe ve Plan Komisyonu'nda yaptı. 2 aralık tarihli Hürriyet gazetesinde yer alan habere göre, RP'li Mustafa Ünaldı ile DYP'li Necmi Hoşver, Hazine'nin kısa vadeli avans borçlarının silinmesini içeren bir önerge verdiler. Önerge kabul edilseydi Merkez Bankası'nın fazladan para basması için büyük bir olanak yaratma yolunda ilk adım atılmış olacaktı.
Bu önergenin Bütçe Plan Komisyonu'nun DSP'li üyelerinden Zekeriya Temizel'in başını çektiği muhalefet karşısında şimdilik kabul edilmediği anlaşılıyor. Ancak "para basalım" lobisinin kolay kolay havlu atmayacağını, bu girişimi çeşitli platformlarda yenilerinin izleyeceğini tahmin etmek zok değil.
"Para basalım" lobisinin bir ayağını daha "para"nın ne olduğunu bilmeyen, Merkez Bankası'nın basacağı her banknotun "para" olarak kabul göreceğini sanan sözdeekonomistler oluşturuyor. Bu lobinin iktidar içinde etkisi de olan güçlü ayağını ise sistemde mevcut paradan yeterince pay alamayan ve yaratılacak olan yeni paradan büyük pay kapmaya heveslenen gruplar var. Bunlar finans kesimine hakim olan "büyük sermaye"nin bu hakimiyetini bu yolla sulandırabileceklerini umuyorlar.
Hükümet içinde "para basalım" lobisine yakın görüşte olanların, "canım enflasyon ha % 80 olmuş ha % 100", diyerek bu görüşü savunduklarını da duyuyorum. Bırakalım yapsınlar, Türkiye'yi % 150'lik enflasyona ulaştırma şerefini bu kez de Refah'lı yol arkadaşlarıyla paylaşsın bizim Cibali'ye meraklı dilberimiz.
Enerji Bakanlığı Müsteşarı Uğur Doğan 1997'de 2 milyar, 1998'de 8 milyar kilovatsaatlik bir açık göründüğünü, 1996'da hazırlanan "Enerji Planı" ile bir kriz olasılığını gidermeye çalıştıklarını söylüyor.
Çapsız ve riyakar politikacıların Türkiye'nin geleceğine koyduğu ipoteği henüz tüm boyutlarıyla kavramış değiliz. Yalnızca günü kurtarmayı ve kendi siyasi geleceğini düşünen politikacıların ihmalleri Türkiye'yi bir enerji darboğazının eşiğine getirmiş durumda. Özellikle son yıllarda yapılması gereken enerji yatırımlarının dörtte biri bile gerçekleştirilemiyor ve Türkiye bir enerji darboğazına doğru sürükleniyor. Bu olasılığa önlem olarak ANAP - DYP hükümeti döneminde başlatılan girişimler şimdi RP - DYP hükümetince sonuçlandırılmaya çalışılıyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Uğur Doğan, kamu kesiminin 2800 - 3000 megavatlık bir ek kapasite yaratmak için yılda 3 milyar dolarlık, mevcut üretim ve aktarım kapasitesinin yenilenme ve onarımı için de 1 milyar dolarlık yatırım yapması gerektiğini, fiilen gerçekleşen yatırımların ise bunun dörtte birini bile bulmadığını belirtiyor. Kamunun gerçekleşen enerji yatırımlarına baktığımızda 1990'da 2.3 milyar dolara kadar yükselen yatırımların 1994'e kadar süren bir azalma trendine girdiğini, 1994 yılında ise 5 nisan kararlarını izleyen ünlü "tasarruf önlemleri" ile yarı yarıya budandığını ve 700 milyon dolar mertebesine kadar düştüğünü gösteriyor. Bu rakamlar Türkiye'yi 1994 krizine sürükleyen politikacının enerji alanında da Türkiye'ye korkunç bir maliyet yüklediğini ortaya koyuyor.
1996 yılının 1.9 milyar dolara yaklaşan yatırım programı ihtiyacın çok gerisinde ama 1995'de gerçekleşen 728 milyon dolarlık rakama göre hayli iddialı. 1996 gerçekleşme rakamının ne olacağı henüz bilinmiyor ama 1997 programında belirlenen yatırım hedefi TL. bazında 1996 hedefini katlamayı öngörüyor.
Müsteşar Uğur Doğan, eldeki tahminlere göre 1997'de 2 milyar kilovatsaatlik, 1998'de ise 8 milyar kolovatsaatlik bir enerji açığı öngörüldüğünü, bir enerji krizi yaşanmasını önlemek için çaba gösterdiklerini belirtti. Bu amaçla hazırlanan "Enerji Planı" uyarınca toplam 5,200 megavatlık ve yaklaşık 5 milyar dolarlık altı santral için tekliflerin 20 aralığa kadar alınacağını ve 20 şubat 1997'ye kadar bu konuda karara varılacağını açıklayan Doğan, yarım kalan bazı santralların tamamlanması amacıyla işletme hakkının devredilmesi ve bazı santralların kiraya verilmesiyle de yeni olanaklar yaratmaya çalıştıklarını kaydetti.
Bunlara ek olarak özel sektörün gerçekleştireceği yatırımlarla da 2.5 - 3 milyar kilovatsaatlik bir elektrik üretimi kapasitesi yaratılacağı umuluyor.