YazarlarSergen krizi

Sergen krizi

03.04.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sergen krizi

Sergen krizi

Şahin Alpay


BEŞİKTAŞ futbol takımı ligin ilk yarısını Galatasaray 'ın 7 puan gerisinde bitirdi. Tek ümidi Türkiye Kupası gibi gözüküyordu. Derken, beklenmedik bir şekilde Kupa'dan elendi; Fenerbahçe 'yi devirdi, Kocaeli 'ne teslim oldu. Ama birden ufukta lig şampiyonluğu göründü. Artık aklı başında bütün yorumcular, lig düğümünün Beşiktaş - Galatasaray maçıyla çözüleceğini; kazanan tarafın şampiyon olacağını söylüyorlardı.
Ne var ki yine beklenmeyen oldu: Beşiktaş deplasmanda Samsunspor'a 4 - 1 yenildi ve liderin 5 puan arkasına düşüverdi. Takımla birlikte Samsun'a gitmeye bile gerek görmeyen, bir hafta öncesine kadar herhangi bir şikayetleri duyulmayan Beşiktaş kulübü yöneticileri, birden futbolcuların üzerine büyük bir öfke ile yürüdüler...
Yöneticilerden Uğur Ekşioğlu faturayı Sergen'e çıkardı ve "satılacağını" söyledi. Ertesi günü bir basın toplantısı düzenleyen Sergen, "Ekşioğlu yönetimden ayrılana kadar, sahaya çıkmıyorum; 10 numaralı formamı Ekşioğlu giysin" dedi. Ekşioğlu'nun cevabı, "O formayı giyecek yaşta değilim, ama giyecek on futbolcu bulunur," oldu.
Toplanan yönetim kurulu Sergen 'e 30 milyar para cezası verdiği gibi, futbolcuyu süresiz kadro dışı bıraktı. Ve Türkiye'nin neredeyse MGK ile hükümeti karşı karşıya getiren siyasi krizi kadar önemli başka bir krizi, "Sergen krizi" patlak verdi.
Siyasi krizden memnun olanlar gibi, Sergen krizinden memnun olanlar da çoğunluktaydı. Rakipleri, Beşiktaş'ın geçen sezon sonuna doğru olduğu gibi bu yıl da "kendi kendini dağıtması" ndan; Sergen'in kendilerine satılmasından umutlandılar. Biz Beşiktaşlılar ise üzüntü içinde kaldık. Şimdi Sergen'in PAF takımıyla çalışmaya başlamasıyla olayın "tatlıya bağlanması" olasılığı bir ölçüde yüreklere su serpiyor.
Ne var ki, Türkiye'de daha iyi, daha istikrarlı, daha başarılı futbol oynanmasını isteyen futbol meraklıları; Beşiktaş'ın daha iyi, daha istikrarlı ve başarılı olmasını isteyen biz Beşiktaşlılar "Sergen krizi" nden bazı sonuçlar, dersler çıkarmazsak, çok yanlış olur:
* Sergen Yalçın, Türk futboluna gelmiş gelecek en büyük yeteneklerden biri. Bir futbol sanatçısı, bir virtüöz, bir süperstar... Futbolun estetiğine düşkün herkes için Sergen'i seyretmek başka bir keyif... Beşiktaş'ın futbol okulundan yetişen bu oyuncunun, Beşiktaş'ın son yıllardaki başarılarında (iyi oynamadığı bir Samsun maçıyla unutulup bir kenara atılamayacak) büyük payı var.
* Sergen, kendisini mesleğine, futbola adayacak olursa, dünyanın en ünlü ve en çok para kazanan futbolcularından biri olabileceğinin ne yazık ki bilincinde değil. Onun için bu kriz, ne yazık ki "Sergen krizleri" nin ilki değildi; sonuncusu olmayabilir.
* Sergen'in bir "profesyonel gibi" davranmayışında kişisel özelliklerinin, çok erken yaşta üne kavuşmuş olmasının, sınırlı eğitiminin, medya tarafından sansasyon malzemesi yapılmasının elbette payı var. Belki üstün yeteneklerde görülen bir psikolojiden, "kendi kendini mahvetme dürtüsü" nden de söz edilebilir. ( Maradona 'yı hatırlayın.)
* Sergen'in "profesyonel gibi" davranmadığını kabul ediyoruz. Peki Beşiktaş yöneticileri "profesyonel gibi" davranıyorlar mı? Sergen'i ve takımı istikrar içinde oynatmayı sağlayacak mümkün olan her şeyi yaptılar mı? Beşiktaş yöneticilerinin hepsi nasıl konuşmak gerektiğini biliyor mu? Sergen, "Ben buraya kadar tırnaklarımla kazıya kazıya geldim. Beşiktaş'a çok şey verdim. Onurumla oynayamazlar!" diye konuştuğunda haksız mıdır? Sergen "satılacak" futbolcu mudur? Sergen yerine hangi "on futbolcu" bulunabilir?
Ve Beşiktaşlılar, elinizi vicdanınıza koyun: Biz Sergen'in Beşiktaş'ta oynaması ve Beşiktaş'ı yükseltmeye devam etmesi için, gerekirse Başkan Süleyman Seba hariç bütün yönetimi feda etmez miyiz? Ne de olsa biz profesyonel değiliz.

Yazara Emailalpay@milliyet.com.tr

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler